Zen yol demektir. Özümüze giden yol. Dinlerden, tanrılardan, ritüellerden, geleneklerden bağımsız her şart ve ortamda uygulanabilen bir yol. Hava gibi, su gibi. Bu yüzden batı dünyasında hızla yaygınlaşmıştır. Önemli bir disiplin gerektiren bu yolda bütün savaş EGO’muza karşı verilir.
Sen varsa Zen yok,
Zen varsa Sen yok.
Aslında kelimelerle anlatmak zen’i boş bir uğraştır. Ancak özümüzle kavrayabiliriz. Bir görü biçimidir, bir aydınlanma haline gidiştir zen. Hiç bitmeyen bir yoldur.
Uzakdoğu kökenli olan Zen Çin, Japonya’da çok yaygındır. Zen ile uğraşmak için her hangi bir dini inancınız veya ateist olmanız gerekmez. Meditasyon yoluyla zihni devredışı bırakmaya veya koanlar yardımıyla zihni kilitlemeye, ardından düşünceleri, şartlanmışlıkları, inançları bir kenara bırakıp olanı olduğu gibi görme hali aydınlanmadır. Koanlar cevabı olmayan, paradoksal sorulardır. İyi kötü yargısından kurtulup sorunun özüne inmeniz gerekir. Cevapları değişkendir.
Zen disiplinli bir yoldur. Bir şeyi neden yaptığınız önemli değil, nasıl yaptığınız önemlidir. Yaptığınız işe tüm benliğinizi, tüm dikkatinizi katmanız önemlidir. Zen bahçeleri buna en iyi örnektir. Günler aylar süren bahçe düzenlemelerini bir usta gelip bir kaç dakika içinde bozabilir. Önemli olan sizin yapım aşamasındaki dikkatinizdir.
Yöntem olarak zen sert yöntemler içerir. Nazik, şefkatli, sevecen değildir. Bunların yanı sıra tam bir samimiyet içindedir. Doğayla ve hayatla uyum içinde yaşama sanatıdır. Aslında zen tam olarak bir yaşam sanatıdır.