İlkokuldan beri “neden tek tanrıya inanıyoruz” sorusuna hep şu örnek verilirdi din hocaları tarafından. “Nasıl bir köyde iki muhtar olmazsa, bir ailede iki reis olmazsa veya bir ülkede iki başbakan olmazsa iki tanrı da olmaz. Çünkü bunların birinin dediğini diğeri onaylamayacak aralarında kavga edeceklerdir.”
Bu örneklerin ve buna inananların dayandığı iki temel var. Birincisi tek bir otoriteye bağlı olma isteği. İkincisi ise tanrıları insanlar gibi görmeleri. Yani buna inanan veya bunu savunan insanların tanrıları tıpkı insanlar gibi kavga edip, sorun çıkarabilen, (nasıl bir üstün bilinçse artık) öfkelenip küsebilen tanrılar hayal ediyor ki böyle bir şeye olasılık tanımıyor.
Düşünün mesela varsayın ki iki tanrı var. Ve bunların ikisi de geçmişi geleceği görebilen, üstün bilinçleri sayesinde her şeyi bilen varlıklar. Nasıl oluyor da bir insan bunların kavga edeceğini veya anlaşmazlığa düşeceğini düşünebiliyor?
Belki mitolojik öykülerde tanrıların birbiri ile kavga etmelerini okumak insanlarda “demek ki çok olunca kavga ediyorlar” şartlanması doğurmuş da olabilir.
Çok tanrı olabileceği gibi bu tanrılar arasındaki ilişkiler de tanrıların çok daha üstünde şeylere sebep olabilir. Bence mitoloji bu konuda daha sağduyulu tanrılar konusunda. Bütün güçlerin tek elde toplanması veya bir mücadele olmaması gelişim olmayacağı anlamına da gelir.