Hata

Muhteşem doğrulara ulaşma tarihinin gölgesinde tekrar tekrar muhteşem hatalar tarihi saklıdır. Yalnız hatalı olmak da değil, aynı zamanda pasaklı olmak da. Alexander Fleming’in penisilini bulması açıkta bıraktığı stafilokok kültürüne kenarda unuttuğu bir Sandviçin kokuşmuş peynirinden küf bulaşması sayesinde gerçekleşti. Louis du Guerse iyodlu gümüş plakalardaki görüntüyü alabilmek için yıllarını harcamıştı. Bir gece boş bir çabanın arkasından plakaları içi kimyasal dolu bir dolaba yerleştirdi. Ertesi sabah devrilmiş bir civa kavanozundan çıkan cıva buharlarının plakada kusursuz bir görüntü oluşturduğunu gördü. Modern fotoğrafçılığın öncüsü doğmuştu.

Hayvan psikoloğu Wilson Greatbach’ın tesadüfen sohbet ettiği cerrahlardan düzensiz kalp atışlarının tehlikelerini duydu. Greatbach’in gözünün önüne, yayın sinyallarini doğru şekilde alıp gönderemeyen bir radyo geldi. Modern elektronik tarihinin, iki cihaz arasında elektrik sinyallerinin çok düzenli ve mucizevi hassaslıkta geçirilmesine dayandığını biliyordu. Bu bilgi kalbe uygulanabilir miydi acaba? Bu düşünceyi beş yıl boyunca beyninin arka taraflarında sakladı. Kronik hastalıklar enstitüsünde çalışırken bir doktor kendisinden vakum tüp yerine yeni silikon transistörleri kullanan bir osilatör imal etmek için yardım istedi. Greatbach kazara yanlış transistörü osilatöre takınca kalp alışık olduğumuz ritimde atmaya başladı. Greatbach’ın hatası sayesinde cihaz kalp atışlarını kaydetmiyor stimüle ediyordu. Greatbach’ın kafası 5 yıl önce yapılan sohbete gitti. İşte düzensiz atan bir kalbin hatalı sinyallerini kalbi hassas aralıklarla şoklayarak düzene sokacak bir cihaz önünde duruyordu.

Greatbach-Chardack pacemaker cihazı (kalp pili) geliştirilmiş haliyle bugün milyonlarca kişinin ömrünü uzatmaktadır.

Bunun gibi yanlışın doğruya gittiği pek çok örnek vardır. Triod, radyografi vulkanize kauçuk ve plastik hep hatalar sonucu ortaya çıkmıştır. Hata deha yolunda katlanmak zorunda olduğunuz bir aşama değildir. Hata genellikle sizi alışık olduğunuz varsayımlardan kurtarır. Haklı olmak, sizi yerinizde tutar. Hatalı olmak yeni arayışlara yeni stratejilere yöneltir. Bitişik odaları açar. Ancak hata tek başına bir buluşa, bir çözüme ulaştırmaz. O konu üzerinde uzun süre kafa yormak, araştırma yürütmek şarttır. Hata çoğunlukla verilerin tekrar tekrar yanlış olmasıyla başlar. Ve ne yazık ki bazen araştırmacılar bunun yeni bir bakış açısı olduğunu fark etmeden deney yöntemindeki yanlışlıklara bağlarlar; kirlenme, arıza, yanlış okuma gibi. Oysa sonuçlara bakan dışardan biri doğru sonucun ne olması gerektiğini pek bilmediği ve farklı bakış açısı olduğu için hatanın bir doğruya işaret ettiğini daha kolay görür. En iyi innovasyon laboratuarları bir az kontamine olmuş ortamlardır.

Gezegenimizdeki organizmaların akıl almaz çeşitliliğinin doğuşu kısmen hatalar sonucudur. DNA, kodlamadaki mutasyon veya kopyalamadaki aktarma yanlışları şeklinde hata yapma eğilimindedir. Öyle olmasaydı kusursuz kopyalar çıkar, kusursuzluk değişime imkan vermediği için evrim gerçekleşmezdi. Evrim açısından “hata insana mahsusdur” lafı doğru değildir. Hata olmasaydı zaten insan olmazdı.

Tabii ki çok fazla hata ölümcüldür. O yüzden hücreler başarılı DNA ‘yı onarmak ve kodlama sürecinin son çekirdeğe kadar doğru olmasını sağlamak için gelişmiş mekanizmalarla donatılmıştır. Hiçbir ebeveyn kendi çocuğunda mutasyon görmek istemez fakat kabul etmeliyiz ki tür olarak bizler mutasyon sonucu ortaya çıktık.

Evrimin, daha karmaşık olduğu halde seksüel üremeden yana olduğunu görmüştük. Bunun bir sebebi yararlı innovasyonların nüfusa yayılması, ara sıra da diğer innovasyonlarla çarpışması ve güçlerini birleştirmesidir. Seks aynı zamanda hatanın yaratıcı gücünü benimser ve riskleri azaltır. Seks Bitişikteki Açılım’a kapıyı hafifçe aralayarak günümüzün değişen baskılarına ve fırsatlarına uyum sağlamamıza imkan verir. Fakat aralığı çok dar tutarak da mutasyon oranlarını kontrol altında tutar. Kısacası seks genlerimizin yanlışlarından ders almamızı sağlar.

Genetik, nöro kimyasal ve sosyal düzeyde bütünüyle hata ve kargaşadan ibaret bir dünya yaşanmaz olurdu. Fakat üretken hatalara ufacık yer bırakmak da önemlidir. İnnovatif ortamlar faydalı hatalardan feyz alır; kalite kontrol onları ortadan kaldırınca incinirler. Büyük kurumlar altı sigma, toplam kalite yönetimi gibi mükemmeliyetçi rejimleri izlemeyi severler; tüm sistemleri baştan sona hatayı ortadan kaldıracak şekilde düzenlenir. Böylece ara sıra hata yapmanın yeni innovasyonlara yol açma olasılığını da ortadan kaldırmış olurlar.

Bir yanıt yazın