Harlan kasabası başta olmak üzere Kentucky Eyaletinin Appalaş Dağlarındaki bölgede kan davaları çok yaygındır. Bunun sebebi yoğun ve çeşitli araştırmalara konu olmuş ve sonunda sosyologların ‘şeref kültürü’ adını verdiği bir tür töreye dayandığına karar verilmiştir. Şeref Kültürleri, Sicilya, Bask gibi dağlık ve toprakları çok az verimli bölgelerde kök salar. Kayalık bir yamaçta yaşıyorsanız tarım yapamadığınızdan keçi ve koyun beslemeye yönelirsiniz. Çobanlık (hayvan yetiştiriciliği) çevresinde gelişen kültür, tarım çevresinde gelişen kültürden çok farklıdır. Bir çiftçinin yaşaması, çevresindekilerle işbirliği ve yardımlaşma içinde olmasına bağlıdır. Fakat bir çoban kendi başınadır. Çiftçiler gece vakti tüm varlıklarının ellerinden alınacağı korkusunu yaşamazlar çünkü ekili ürünü toplamak kolay değildir. Oysa hayvan sahipleri her an mallarının çalınacağı korkusunu taşırlar. O yüzden sert olmaları gerekir: sözleri ve davranışlarıyla zayıf olmadığını kanıtlamalıdır. Şanına gelecek en ufak bir lafa karşı savaşmaya her an hazırdır. İşte şeref kültürü budur. Bu dağlık ve bereketsiz topraklarda şiddet çok yaygındır. Sert ve acımasız çevre koşullarına karşı çok sıkı aile bağları kurarak ve aşiret içinde yaşayarak kendilerini korurlar. Kan bağına sadakat her şeyden üstündür. Cinayet oranları tüm ülkeden yüksek olduğu halde hırsızlık ve kapkaç daha düşüktür.
Şeref Kültürü yalnızca doğduğunuz veya anne – babanızın doğduğu yerle sınırlı değildir. Dedelerimizin ve onların dedelerinin nerede ve nasıl büyüdüğüne kadar gider. O bölgede yaşamış biri, aile hayvancılığı çoktan terk etmiş, tahsil yapmış, çok para kazanmış olsa bile aynı davranışları sergiler. Kültürel miraslar şiddetli güçlerdir. Derin kökleri ve uzun ömürleri vardır. Onları yaşatan koşullar değişse bile nesiller, nesiller boyu tutum ve davranışları etkilemeyi sürdürür.
Outliers’da şimdiye kadar başarının ne zaman ve nerede doğduğunuz, ailenizin ne iş yaptığı, yetişme şartlarınız gibi pek çok avantajın birikiminden yükseldiğini gördük. İkinci kısımda, atalarımızdan tevarüs ettiğimiz gelenek ve tutumların aynı rolü oynayıp oynamadığını göreceğiz. Kültürel mirasları ciddiye almak suretiyle insanları yaptıkları işte daha iyi hale getirebilir miyiz?