Felsefe ya da bilim öğrencilerinin karşılaştığı sorunlardan biri, özel bir terminoloji kullanıldığında bunun genellikle gündelik yaşam diliyle uyuşmamasıdır.
Felsefe tarihindeki temel sorunlardan biri, özgürlük ve zorunluluk arasındaki ilişkidir. Nedensellik ve tesadüf, zorunluluk ve rastlantı, determinizm ve indeterminizm gibi farklı kılıklarda ortaya çıktığında da kolaylaşmayan karmaşık bir sorundur bu. Gündelik deneyimlerimizden zorunlulukla neyin kastedildiğini hepimiz biliriz. Bir şeyi yapmamız gerektiğinde, bunun anlamı başka tercihimizin olmamasıdır. Başka türlü yapamayız.
Sözlükler zorunluluğu, özellikle insan hayatı ve davranışlarından ayrıştırılamaz olan ve bunları yönlendiren bir evren yasasına ilişkin olarak, bir şeyi olmaya ya da yapılmaya zorlayan koşullar kümesi olarak tanımlıyor. Fiziksel zorunluluk düşüncesi zor ve baskı kavramını içerir. “Zorunluluğa boyun eğmek” gibi ifadelerle anlatılır. “Zorunluluk hiçbir yasa tanımaz” gibi atasözlerinde karşımıza çıkar.
Felsefi anlamda zorunluluk, nedensellikle, neden ve sonuç arasındaki ilişkiyle –verili bir eylem ya da olay zorunlu olarak özel bir sonucu doğurur– sıkı sıkıya bağıntılıdır. Örneğin, eğer bir saat boyunca nefes almazsam ölürüm, ya da iki ağaç parçasını birbirine sürtersem ısı üretirim. Sonsuz sayıda gözlem ve pratik deneyim tarafından doğrulanan neden ve sonuç arasındaki bu ilişki, bilimde merkezi bir rol oynar. Tersine, rastlantı, gevşek bir kaldırım taşına basıp sendelememiz ya da mutfakta bir kabı devirmemiz gibi durumlarda görünüşte bir neden olmaksızın gerçekleşen beklenmedik bir olay olarak değerlendirilir. Ne var ki, felsefede rastlantı, şeylerin, yalnızca tesadüfi bir niteliği, yani kendi öz doğasının parçası olmayan bir özelliğidir. Rastlantı, zorunluluktan varolmayan ve gerçekleştiği kadar gerçekleşmeyebilirdi de denilebilecek bir şeydir. Bir örnek verelim. Eğer iki parça kâğıdı havaya atarsam, bunlar yerçekimi yasası gereği normal olarak yere düşecektir. Bu, nedenselliğin, zorunluluğun bir örneğidir. Ama eğer ani bir hava akımı beklenmedik biçimde kağıdın uçmasına neden olursa, buna genellikle bir tesadüf olarak bakılır. Bu nedenle zorunluluk yasaların hükmü altındadır, bilimsel olarak ifade edilebilir ve öngörülebilir. Zorunluluktan kaynaklı olarak gerçekleşen şeyler başka türlü gerçekleşemeyecek olan şeylerdir. Diğer taraftan rastlantısal olaylar, tesadüfler, gerçekleşebilen ya da gerçekleşemeyen olaylardır; açıkça ifade edilebilecek hiçbir yasanın hükmü altında değildirler ve tam da kendi doğalarından ötürü öngörülemezler.
Devamını oku “Nedensellik ve Tesadüf”