“Büyük patlama teorisinden” tek başına bahsetmek aslında doğru değildir. Gerçekte, her biri başı dertten kurtulmayan en azından beş farklı teori vardır. Birincisi, görmüş olduğumuz gibi, 1927’de Lemaître tarafından ileri sürüldü. Bu teori, kısa sürede bir dizi farklı temelde çürütüldü: genel görelilik ve termodinamikten türetilen hatalı sonuçlar, kozmik ışınlar ve yıldızların evrimi hakkında yanlış teoriler vb. İtibarını kaybeden teori, İkinci Dünya Savaşından sonra yeni bir biçim altında George Gamow ve diğerleri tarafından yeniden canlandırıldı. Büyük patlamadan kaynaklanmış olabilecek çeşitli olguları –maddenin yoğunluğu, sıcaklık, radyasyon düzeyleri vb.– açıklamak için Gamow ve diğerleri tarafından birtakım (yeri gelmişken, bir parça bilimsel “yaratıcı muhasebecilikten” yoksun olmayan) hesaplar yapıldı. George Gamow’un parlak yazım tarzı, büyük patlamanın, popüler hayal gücünü ele geçirmesini sağladı. Teori bir kez daha, beklenmedik biçimde ciddi sorunlarla yüz yüze geldi. Sadece Gamow’un modelini değil, onun ardından gelen Robert Dicke ve diğerlerinin “salınan evren” modelini de geçersiz kılan birçok tutarsızlıklar bulunmuştu. Robert Dicke’in “salınan evren” modeli, evreni sonu olmayan bir döngüde salındırarak, büyük patlamadan önce ne olduğu sorununu halletmeye dönük bir girişimdi. Ancak Gamow önemli bir öngörüde bulunmuştu; böyle muazzam bir patlama, geride büyük patlamanın uzaydaki bir çeşit yankısı olarak “fon ışıması” şeklinde bir iz bırakmalıydı. Bu kehanet, birkaç yıl sonra teoriyi yeniden canlandırmak için kullanıldı.
Devamını oku “Büyük Patlama Teorisinin Geçmişi ve Sorunları”
Etiket: sorun
Dahilerin Sorunu
Birinci Dünya Savaşının ertesinde Stanford Üniversitesinde Psikoloji Profesörü Lewis Terman, tarihteki en ünlü psikolojik araştırmalardan birini başlattı.
Terman’ın uzmanlık alanı zeka testleriydi. Sonraki 50 yıl boyunca dünya çapında milyonlarca kişinin gireceği Stamford Binet IQ testi onun eseriydi. Terman üst üste IQ testlerine tabi tuttuğu 250.000 ilk öğretim ve lise öğrencileri arasından, IQ’ su 140-250 arası olan 1457 çocuğu seçti ve kalan hayatında bu dahileri anaç bir tavuk gibi kolladı, gözetti, testlere tabi tuttu ve iş, aile, sağlık, her yönden izledi. Tüm bulgularını ‘Dehanın genetik araştırması’ adını verdiği kalın kırmızı ciltlere kaydetti. Ahlak hariç, ‘Birey için hiçbir şey IQ’su kadar önemli değildir.’ diyordu Terman. Seçtiği kişilerin olağanüstü başarılı olacağına, Amerika’nın gelecekteki kaymak tabakasını oluşturacağına inanıyordu.
Bugün bile Terman’ın fikirleri başarı anlayışımızın merkezini teşkil eder. Okullar yetenekli çocuklar için ayrı programlar uygular. Üniversitelerin çoğu zeka testine göre öğrenci kabul eder. Google, Microsoft gibi şirketler adayların kişisel yeteneklerini ölçer. Hepimiz dahilere hayranızdır. Bir dahinin geride kalmasının imkansız olduğunu düşünürüz.
Fakat bu doğru mu?
Devamını oku “Dahilerin Sorunu”