Sonuç – Dördüncü Grup

İnnovasyon tarihinde son 600 yılda gerçekleşen en önemli 200 innovasyonu ve bilimsel buluşu dört ayrı grupta ve 200 er yıllık zaman dilimleri içinde inceleyebiliriz.

1. Grup: Bireylerin geliştirdiği, ticari

2. Grup: Şebeke halinde geliştirilen ve ticari

3. Grup: Bireylerin geliştirdiği, ticari olmayan

4. Grup: Şebeke halinde geliştirilen, ticari olmayan

Bireysel innovasyonlar bir kişi veya bir kurum içindeki birkaç kişilik takım tarafından gerçekleştirilenler, şebeke ise, aynı problem üzerinde çalışan çok sayıda grubun, birbiri üzerine inşa ederek ortaya çıkardığı innovasyonlardır. İcadının satışından veya üretim lisansından doğrudan doğruya kar etmeyi planlayan mucitler ticari gruba, fikirlerinin infosferde özgürce dolaşmasını arzulayanlar ticari olmayan gruba girmektedir. Şimdi de bu grupların, iki yüzer yıllık periyodlar halinde dağılımına bakalım.
Devamını oku “Sonuç – Dördüncü Grup”

Platformlar

Darwin İngilteresinde, okyanuslardaki atollerin nasıl oluştuğu tam bir merak konusuydu. Halka şeklindeki atolün çevresinin derinliğine bakarak üretilen en yaygın teori bunların denizin içinden yükselmiş volkanların tepesi olduğuydu. Darwin, tüm dünyada kara kitlelerin yükselip alçaldığını biliyordu fakat normalde denizin en derinliklerinden dağların en tepelerine kadar yükseklikleri farklı olan volkanlar nasıl oluyor da atollerde hepsi tam su seviyesinde kalıyorlar, yükselmeye veya alçalmaya devam etmiyorlardı?

Keeling adalarında yaptığı araştırmalar sonucunda bütün bilgi ve deneyimlerini birleştirerek şu sonuca vardı:

Atollerin üstündeki toprak değil Scleractinia adlı, mercan resifi yapan bir organizmaydı. Scleractinia canlı iken bir kaç mm uzunluğunda yumuşak bir poliptir. Muazzam büyüklükte koloniler halinde ürerler. Kalsiyum bazlı kabukları öldükten sonra Aroganite adlı bir minerale dönüşür. Neticede mercan resifi milyonlarca iskeletin bir araya gelerek oluşturduğu, yüzyıllarca sapa sağlam kalabilen labirentimsi bir yapıdır.
Devamını oku “Platformlar”

Exaptation

1440 civarında Almanya’nın Ren bölgesinden bir girişimci, şarap yapımında kullanılan üzüm presini geliştirmeye çalışırken baskı (Matbaa) makinasını icat etti. Aslında buna pek icat da denilemezdi. Çıkarılabilir harfler, mürekkep, pres, hepsi önceden de vardı fakat her biri daha başka alanlarda kullanılıyordu. Guttenberg’in dehası sıfırdan yeni teknoloji yaratma değil, çok farklı alanlarda kullanılan bu teknolojileri geliştirerek alakasız bir sorunu çözmekte yatıyordu. İnsanları sarhoş etmek için tasarlanmış bir makine, kitle iletişiminin motoru olmuştu.

Evrim biyologları bu tür ödünç almayı exaptation olarak adlandırır. Bir organizma belli bir kullanım için bir özellik geliştirir fakat bu özellik bambaşka bir işlev için kullanılmaya başlanır. Bunun klasik örneği kuş tüyleridir. Başlangıçta, uçmayan türden dinazorların vucut ısısını korumak için yaratılmış fakat sonraki kuşaklarda kanat haline gelmiştir. Oto lastiğinin sandal olarak kullanılması bile bir tür exaptation’dır.
Devamını oku “Exaptation”

Hata

Muhteşem doğrulara ulaşma tarihinin gölgesinde tekrar tekrar muhteşem hatalar tarihi saklıdır. Yalnız hatalı olmak da değil, aynı zamanda pasaklı olmak da. Alexander Fleming’in penisilini bulması açıkta bıraktığı stafilokok kültürüne kenarda unuttuğu bir Sandviçin kokuşmuş peynirinden küf bulaşması sayesinde gerçekleşti. Louis du Guerse iyodlu gümüş plakalardaki görüntüyü alabilmek için yıllarını harcamıştı. Bir gece boş bir çabanın arkasından plakaları içi kimyasal dolu bir dolaba yerleştirdi. Ertesi sabah devrilmiş bir civa kavanozundan çıkan cıva buharlarının plakada kusursuz bir görüntü oluşturduğunu gördü. Modern fotoğrafçılığın öncüsü doğmuştu.

Hayvan psikoloğu Wilson Greatbach’ın tesadüfen sohbet ettiği cerrahlardan düzensiz kalp atışlarının tehlikelerini duydu. Greatbach’in gözünün önüne, yayın sinyallarini doğru şekilde alıp gönderemeyen bir radyo geldi. Modern elektronik tarihinin, iki cihaz arasında elektrik sinyallerinin çok düzenli ve mucizevi hassaslıkta geçirilmesine dayandığını biliyordu. Bu bilgi kalbe uygulanabilir miydi acaba? Bu düşünceyi beş yıl boyunca beyninin arka taraflarında sakladı. Kronik hastalıklar enstitüsünde çalışırken bir doktor kendisinden vakum tüp yerine yeni silikon transistörleri kullanan bir osilatör imal etmek için yardım istedi. Greatbach kazara yanlış transistörü osilatöre takınca kalp alışık olduğumuz ritimde atmaya başladı. Greatbach’ın hatası sayesinde cihaz kalp atışlarını kaydetmiyor stimüle ediyordu. Greatbach’ın kafası 5 yıl önce yapılan sohbete gitti. İşte düzensiz atan bir kalbin hatalı sinyallerini kalbi hassas aralıklarla şoklayarak düzene sokacak bir cihaz önünde duruyordu.
Devamını oku “Hata”

Bir Jamaica Hikayesi

1784 te William Ford adlı bir Irlandalı Jamaica’ya ayakbastı. Bir kahve plantasyonu satın alan Ford, köle pazarında görüp beğendiği bir köleyi kendine cariye yaptı. Çiftin John adını verdikleri bir oğulları oldu.

O tarihte bir köle kolonisi olan Jamaica’da on siyaha karşı bir beyaz yaşadığından, beyaz-siyah birlikteliği çok yaygındı. Doğan melez çocukların kuşaklar ilerleyip renkleri açıldıkça toplum içindeki statüleri de o oranda artıyordu. İlk kuşakta kölelikten azad edilen melez, renk açıklık sıkalasında ilerledikçe doktor, avukat, vali veya meclis üyesi olabiliyordu. Ford soyunun ilk melezi John papaz, oğlu Charles gıda toptancısı oldu. Charles’ın iki oğlundan biri öğretmen biri fabrikatör oldu. Kızı Daisy de öğretmen oldu. Kendisi gibi bir öğretmenle evlenip Faith ve Joyce adında ikiz kız doğurdu.
Devamını oku “Bir Jamaica Hikayesi”