Etiket: Newton
Newton’ın Hareket Yasaları
Birinci yasa: Cisimler, hareketlerinin hızını ya da yönünü değiştirecek bir kuvvet uygulanmadıkça, sabit bir hızla dümdüze gider ya da oldukları yerde durmaya devam ederler.
İkinci yasa: Her kuvvet, uygulandığı cismin kütlesiyle orantılı bir ivme yaratır. (F=ma)
Üçüncü yasa: Her etki kuvveti, aynı büyüklükte ama ters yönde bir tepki kuvveti yaratır.
Mach İlkesi
Newton’un uzayı, tıpkı grafik kağıdı gibi ızgara şeklinde bir koordinat sistemi içeriyordu. O da bütün hareketleri bu sabit ızgara sistemine göre ifade ediyordu. Avusturyalı fizikçi ve düşünür Ernst Mach buna katılmıyor, hareketin bir ızgara sistemine göre değil, ancak başka bir nesneye göre ölçülmesinin anlamlı olduğunu ileri sürüyordu. Leibniz’in eski fikirlerinden etkilenen Mach, yalnızca göreli hareketin bir anlamı olduğunu düşünme konusunda Albert Einsten’in öncüsüydü.
Mach ilkesi, belirli bir bölgedeki hareketin başka bir referans noktasına göre hareketin belirlenmesi büyük ölçekteki madde dağılımına dayalı olduğunu belirtir.
Bilim Tarihinden Notlar
Tarih Öncesi
Bir süper nova patlamasının kalıntılarından 4.5 milyar yıl önce güneş sistemi oluştu.
3.8 milyar yıl önce basit hücreler oluştu.
2 milyar yıl önce karmaşık hücreler oluştu.
1 milyar yıl önce ilk çok hücreli yaşam gözüktü.
600 milyon yıl önce basit hayvanlar oluştu.
200 milyon yıl önce memeliler oluştu.
200 bin yıl önce modern insan oluştu.
Bulunan en eski insan fosili 130 bin yıl öncesine aittir ve Afrika’da bulunmuştur.
35 bin yıl öncesine ait Lebombo kemiği bulundu ve üzerinde takvim hesabına benzer matematiksel işaretler tespit edildi.
20 bin yıl öncesine ait Ishango kemiği bulundu. Bu kemiĝin üzerinde basit toplama işlemleri ile bazı asal sayılar bulunmaktadır.
Devamını oku “Bilim Tarihinden Notlar”
Doppler Etkisi
1915’te, Albert Einstein genel görelilik teorisini ileri sürdü. Bundan önce yaygın evren görüşü, Sir Isaac Newton tarafından 18. yüzyılda geliştirilen klasik mekanik modelden türetilmişti. Newton’a göre evren birtakım değişmez hareket yasalarına uyarak tıkır tıkır işleyen muazzam büyüklükte bir saat mekanizması gibiydi. Boyutları sonsuzdu, ama özde değişmeyen bir evrendi. Bu evren görüşü tüm diyalektik olmayan, mekanik teorilerin kusurlarından nasibini almıştı. Statikti. 1929’da Edwin Hubble yeni bir güçlü teleskop kullanarak, evrenin daha önce düşünüldüğünden çok daha büyük olduğunu gösterdi. Üstelik, daha önce gözlemlenmemiş bir olguyu da fark etti.
Devamını oku “Doppler Etkisi”
Görelilik ve Kara Delikler
Tüm maddeler sürekli bir değişim ve hareket halindedirler ve bu nedenle burada söylenen şey, eğer madde ve hareket yok edilirse, zamanın da yok olacağından başka bir şey değildir, ki bu tam bir totolojidir. Bu şunu söylemekten farksızdır; eğer madde yoksa madde yoktur, ya da eğer zaman yoksa zaman yoktur. Çünkü her iki ifade de tıpatıp aynı şeyi anlatır. Tuhaftır ama, görelilik teorisinde zamanın ve uzayın ne olduğuna dair bir tanım aramak boşunadır. Einstein şüphesiz bunu izah edilmesi zor bir şey olarak görmüştü. Ne var ki, kendi geometrisi ile klasik Öklid geometrisi arasındaki farkı izah ederken bu noktaya oldukça yaklaşmıştı. İçinde uzayın eğrilmediği bir evren hayal edilebileceğini, ama bunun bütünüyle maddeden yoksun olacağını söylemişti. Bu tastamam doğru bir yöne işaret eder. Kara delikler hakkındaki tüm yaygaralardan sonra, Einstein tarafından bu konuya hiç değinilmediğini keşfettiğinizde şaşırabilirsiniz. O, esasen çok karmaşık bir matematiğe dayalı dikkatli bir yaklaşıma bel bağlamış ve gözlem ve deneyle doğrulanabilecek öngörülerde bulunmuştu. Kara delik fiziği, açıkça saptanmış ampirik verilerin yokluğunda, son derece spekülatif bir karaktere sahiptir.
Devamını oku “Görelilik ve Kara Delikler”
Boltzmann ve Zaman
Devamını oku “Boltzmann ve Zaman”