Aşağıdaki resimler psikologlar tarafından ortaya çıkarılmış, defalarca test edilmiş, şekiller ve renkler değişerek bugünkü halini almış. Hangi resim size yakın geliyorsa seçin, dokuz ana karakterden hangisi size uyuyor bulun.
666 sayısı arapçada vav vav vav harflerinin karşılığıdır. Bu da günümüzde kullandığımız internet sitelerinde ki www harflerinin aslında 666 ile ilgili direk bağlantısını gösterir. Elbette internet şeytan icadıdır. Günümüzde insanların maneviyattan uzak internet ortamına takılıp kalmalarının sebebi, çok eğlenceli olması, insana hitap etmesi, içinde şiddet, cinsellik ve korku türü bir çok şey barındırması, yanlış bilgiler içermesi şeytanın eserinin olduğunun bir göstergesidir.
6 6 6 sayısı ile ilgili efsaneler çoktur. 06/06/06 tarihinde satanist bir grup toplu katliamlar yapmıştır. O gün kimse düğün yapmamaya çalışmış ve o gün doğan çocuklar lanetlenmiştir.
Yapılan bilgisayar programlarında üretilen sonuç 666 olursa o bilgisayar programının içinde şeytan olduğuna dair bir inanç vardır.
Matematikçiler sonucu 666 çıkacak işlemlerden kaçınırlar.
Ebru sanatçıları, suyun üstünde oluşan 666 sayısını gördüklerinde, o suyu döker ve o tekneyi 6 gün kullanmazlarmış.
Çocuklar ikinci yaşına girmeden 666. gününde tekrar kutsanır ve şarapla yıkanırmış.
Yazarlar uzun romanlarını yazarken 666. sayfasında şeytan ismini kullanmamaya son derece dikkat ederlermiş. Kullanan bir kaç yazar, 6 gün içinde olmadık felaketlerle karşılaşmaya başlarmış. Devamını oku “666 Sırrı”→
Plume öğle yemeğini yiyordu lokantada, tam o sırada yanına şef garson yaklaştı, yüzüne ters ters baktıktan sonra alçak ve gizemli bir sesle: “ O tabağınızdaki yemek listede yok” dedi.
Plume hemen özür diledi.
-Hani, işim acele olduğundan listeye bakamadım. Ne bileyim, pirzolaları vardır, yoksa da yakında bir yerlerden kolayca bulabilirler diye düşünmüş olacağım, işte öylesine bir pirzola söyleyiverdim, ama pirzolamız yok deselerdi başka bir şey de isteyebilirdim. Garsonun pek öyle şaşırmış gibi bir hali yoktu, gitti, az sonra da bunu getirdi, işte böyle…
Elbette parası neyse ödeyeceğim. Pirzola da güzelmiş hani, hiçbir diyeceğim yok. Parasından kaçacak değilim ya. Bilseydim, başka bir et seçerdim, niye olmasın? Ya da sadece bir yumurta, her neyse şimdi artık pek aç da değilim. Borcum neyse, size ödeyeyim hemen.
Gelgelelim şef garsonun kılı kıpırdamaz. Plume patlayacak derecede sıkıntılıdır. Aradan kısa bir süre geçtikten sonra gözlerini çevirince… hımmmm… şimdi de lokantanın sahibi karşısında durmuyor mudur?
Bir camı açık bir odaya 100 kadar tuğlayı belli bir şekilde dizili bırakın. Daha sonra odaya 2 veya 3 aday gonderin ve kapıyı kapatın. Onları kendi hallerinde bırakın ve 6 saat sonra odaya giderek durumu analiz edin.
Eğer tuğlalari sayıyorlarsa Muhasebe bölümüne yerleştirin. Eğer tuğlaları tekrardan sayıyorlarsa Denetçiler bölümüne yerleştirin.
Eğer odanın her yanına tuğla saçmışlarsa Mühendisliğe yerleştirin
Eğer tuğlaları garip bir düzende sıralamışlarsa Planlama bölümüne yerleştirin.
Eğer tuğlaları birbirlerine atıyorlarsa Operasyonlar bölümüne yerleştirin.
Eğer uyuyorlarsa Güvenlik bölümüne yerleştirin.
Eğer tuğlaları parçalara ayırmışlarsa Bilgi teknolojileri bölümüne yerleştirin.
Eğer boş boş oturuyorlarsa İnsan kaynakları bölümüne yerleştirin.
Eğer bir çok farklı kombinasyon denediklerini söylüyorlar ama bir tuğlayi bile yerinden kıpırdatmamişlarsa Satış bölümüne yerleştirin.
Eğer odada değillerse Pazarlama bölümüne yerleştirin.
Eğer camdan boş boş dışarı bakıyorlarsa Stratejik planlama bölümüne yerleştirin.
Ve son olarak;
Eğer biribirlerine bişeyler anlatıyorlarsa ve tek tuğla bile yerinden oynamamışsa,
Günün birinde, Internet’te, Federal Havacılık İdaresi’nin (FHİ) tüm yeni uçak motoru tasarımlarının geçmesini zorunlu kıldığı tuhaf bir test hakkında absürd bir öykü okuduğunuzu düşünün. Buna göre bir top aracılığıyla motorlara tavuklar fırlatılacaktır.
Böyle çılgınca bir Öykünün gerçek olmasının imkansız olduğunu bilseniz bile biraz araştırırsınız. Bu öykünün Internet üzerinde bir süredir dolaşmakta olduğu ortadadır. Sonunda hayal kırıklığı içinde araştırmaktan vazgeçer ve bu hikayenin palavra olduğuna kanaat getirirsiniz.
Ertesi akşam, televizyonun karşısına geçmiş zap yaparken, inanılmaz bir şekilde, bambaşka bir gerekçeyle, bir uçağın motoruna fırlatılan tavukları görüyorsunuz. Böyle bir şeyin gerçekten yapıldığını kanıtlayan bir görüntü kaydı.
Eh, hayat böyle tuhaf rastlantılarla dolu işte. Bu olay benim başıma geldi. Böylesine akıl almaz bir meselenin iki gün üst üste karşınıza çıkma olasılığı nedir ki?
Bu noktaya nasıl geldiğime dair girizgahı okuduktan sonra eminim ki Tavuk Fırlatıcısı işini merak ediyorsunuzdur.
Anlatmaya başlıyorum o halde…
Hiç yolda arabanızla giderken ön camınıza şanssız bir kuş tosladı mı?
Muhtemelen Michael Malloy’un ismini daha önce hiç duymamışsınızdır. Fazla önemli biri sayılmazdı. New York’ta, Bronx’ta yaşayan altmış yaşında işsiz bir itfaiyeciydi. Amerika’ya İrlanda’dan göç etmişti ama bunun anlatacağım öyküyle pek bir ilgisi yok. Bu adam hakkında bilmeniz gereken tek şey alkolik olduğudur. Bir kadeh içki için yapmayacağı şey yoktu. İşin aslına bakarsanız, Malloy’un başına dert açan da bu içki sorunu oldu. Kendisi, Amerikan tarihindeki en tuhaf cinayetlerden birine kurban gitti.
Şimdi saatlerimizi 1933 yılının Ocak ayına ayarlayalım ve Anthony ‘Tony’ Marino adlı bir adamın yasadışı içki sattığı mekanını ziyaret edelim. New York’a yolunuz düşerse eskiden bu içki dükkanının bulunduğu yeri mutlaka ziyaret edin. 3804, Üçüncü Cadde. Kime sorarsanız sorun buranın bir çöplük olduğunu söyleyecektir. Pis ve rutubetli olduğunu söylemem kafanızda canlandırmanız için yeterli olacaktır.
Yasadışı içki ticareti üzerindeki rekabetin en şiddetli olduğu dönemdi ve Marino ‘nün acele nakit paraya ihtiyacı vardı. Müşterisi olan, Francis ‘Frank’ Pasqua adlı, vaktinin çoğunu kendisini alkolle mumyalamaya adamış bir cenaze kaldırıcısı ile birlikte maddi sorunlarına mükemmel bir çözüm buldular. Herhangi biri adına hayat sigortası yaptırıp sonra da zavallı adamdan kurtulacaklardı.
Dükkanın arka tarafındaki kırık bir poker masasının kenarına tünemiş iki adam, büyük odaya geçtiler. Gözleri hemen Michael Malloy adlı müşteriye takıldı. Malloy mükemmel bir seçimdi çünkü çok az akrabası ve arkadaşı olan bir ayyaştı. Kimse yokluğunu hissetmezdi. Devamını oku “Michael Malloy”→