Zeka sorularından oluşan ve Türkiyenin en zeki kişilerinin toplanacağı adresimiz zeka küp zeka soruları yayına geçmiş bulunuyor. Sitemize üye olmak oldukça kolay. Google hesabınızla da giriş yapabilirsiniz. İçinde binlerce zeka sorusu, programlama sorusu olacak sitemizde siz de yerinizi alıp günde bir kaç soru çözüp zekanızı arttırabilirsiniz.
Öğrenciler artık daha mı zeki? Bir çok ülkede okul ve üniversite hedefleri sürekli yükselişte. Hükümetler eğitime daha çok yatırım ve imkan sağlarken kimileri de sınavların kolaylaşmasından ibaret olduğunu savunuyor. Tabii, yüksek sonuçlar öğrencilerin daha sıkı çalışmasına ve daha fazla görev bilinciyle hareket etmesine de bağlı olabilir. Yoksa gerçekten daha mı zeki bu çocuklar?
Gerçekten iyi, hassas ve adil bir zeka testi olduğunu hayal edelim. Bu test sizin toplam entelektüel yetenekleriniz ve kapasiteniz hakkında net ve özgül bir saptama yapmayı da garantilesin. Bu kuşaklar arasında bir fark olduğunu gösterir mi? Ebeveynlerden daha yüksek puan alınan ve gitgide zekileşen bir toplumu mu gösterir?
Bu alanda yapılan çalışmalar, insanların her yeni kuşakta yaklaşık 4-6 puan ilerleme olduğunu saptamaktadır. Her 10-15 yılda bir ulusal IQ düzeyinde bir sıçrama olduğunu görüyoruz.
Peki araştırmacılar böyle düşünüyor ama bu inancın aslı var mı? Bu “etki”ye adını veren kişi, Yeni Zelanda’da çalışmalarını sürdüren Amerikalı siyaset bilimci James Flynn dır. Flynn IQ testi kitaplarını ve sonuçlarını incelediğinde insanların zamanla daha iyi puan aldığını keşfetmiştir. Ya testler kolaylaşıyor ya da insanlar daha zekileşiyor olmalıydı.
Kontrol edilmesi gereken ilk şey, bu etkinin bir çok ülke ve bir çok test için geçerli olup olmadığıydı. 20 den fazla ülke incelendiğinde IQ oranlarında artış grafiği sürekli yükseliyordu.
Flynn’ın iddia ettiği “kitlesel IQ artışı” etkileyici bir şekilde kanıtlanmış görünüyordu. Ancak buradaki temel sorun bunun neden böyle olduğudur?
Gerçekten zekamız artıyor mu yoksa olası başka nedenler mi var? Örneğin testlerin uygulandığı kişiler, eğitim, beslenme, sosyal eğilimler, ebeveynlerin rolü, sosyal çevre gibi etmenler mi değişiyor.
Bazıları Flynn etkisinin gerçek olduğunu savunmaktadır. Nesilden nesile boylar uzuyorsa zekamız da gelişiyor olabilir. Ancak okullarda, nobel ödülü kurullarında, patent bürolarında zekanın artışına dair gerçek bir kanıt yoktur.
Kimileri gözümüze zeki, algısı keskin, parlak, göz kamaştırıcı, zehir gibi yetenekli, keskin zekalı ve hızlı görünürler. “Zeka, zeka testiyle ölçülen şeyden ibarettir” Çoğu insan zeka testlerinin kullanımına kuşkuyla bakmaktadır. Peki, bunda haklı olabilirler mi?
Zeki bir insanın problem çözmede iyi olduğu, mantıklı düşündüğü, bilgili ve bunların yanı sıra da, hem günlük hayatta hem de akademik alanda bu bilgiyi dengeleme ve zekasını sergileme kapasitesine sahip olduğu kabul edilir.
Birçok çalışmada, erkeklerin zeka, özellikle uzamsal ve matematiksel zeka konusunda kadınlardan daha yüksek puan alacaklarını tahmin ettikleri, duygusal zekayla ilgili tahminlerininse tam ters yönce olduğu gösterilmiştir. Ancak, genelde, insanlar aldıkları puanları tahmin etmekte o kadar da iyi değildir.
“Zeka kavrama çabukluğudur. Kavranan şey karşısında akıllıca hareket etmek anlamına gelen ‘yetenek’ten farklıdır. A. N. Whitehead, 1960
Duygusal zeka duyguları anlama, yönetme ve kullanmayla ilgili yetenekleri sınıflandırmaya yarayan tasnifleyici bir çerçevedir.
“Duygusal zeka” teriminin izi 40 yıl önceye dek sürebilse de, eseasen 1990’da yayımlanan etkili bir makaleye ve Daniel Goleman’ın 1995 tarihli popüler kitabı Emtional Intelligence’a [Duygusal Zeka] dayandırılır. Özellikle işinde başarı kazanmak isteyenleri ilgilendiren muazzam bir sanayi yaratmıştır. Bir çok kitapta, bilişsel yetenek ya da akademik başarının genel yaşam başarısına katkısı %20 iken kalan %80 i EI ye atfedileceğine dair bir çok iddiada bulunulmuştur.
Duygusal zekayı oluşturan özelliklerin, etmenlerin, yeteneklerin ve becerilerin neler olduğu konusunda bir fikir birliğinden söz edilemez. Bu konuyla ilgili piyasadaki testlerin ve kitapların sayısı arttıkça, durum iyileşeceğine kötüleşmektedir. Kuramların çoğunda duygusal farkındalık ve düzenlemeden söz edilmektedir.
Belli başlı Duygusal Zeka modellerinin ortak yönleri
Ortak yönler
Kendini bu özelliklere sahip gören yüksek puanlılar…
Uyumluluk
Esnek ve yeni koşullara uymaya istekli
İddiacılık
Açıksözlü, dürüst ve diğerlerinin hakkını koruyan
Duygunun ifadesi
Duygularını diğer insanlara aktarma yeteneğine sahip
Duygu yönetimi (diğerleri)
Diğerlerinin duygularını etkileme yeteneğine sahip
Duygu algısı (kendi ve diğerleri)
Kendi duygularından ve karşındakinin duygularından emin
Duygunun düzenlenmesi
Duygularını kontrol edebilme yeteneğine sahip
Düşünmeden hareket etme (düşük)
Düşünceli ve hemen telaşa kapılmayan
İlişki becerileri
Kişisel ilişkilerinin içini dordurma yeteneğine sahip
Özgüven
Başarılı ve kendinden emin
Kendini motive etme
Motive ve terslik çıktığında hemen pes etmeyen
Sosyal yetenek
Mükemmel sosyal becerileri olan başarılı ağ kurucular
Stres yönetimi
Baskıya dayanıklı ve stres yönetme yeteneğine sahip
Empati özelliği
Başkasının gözünden bakma yeteneğine sahip
Mutluluk özelliği
Neşeli ve yaşamından memnun
İyimserlik özelliği
Kendine güvenli ve “bardağın dolu tarafını” görmeye eğilimli
EI sıklıkla duygusal zeka katsayısıyla (EQ) ölçülür. Kişinin kendi bildirimlerine dayalı ölçüm, EI nin esas olarak bir kişilik özelliği olduğu fikrini doğurur. Potansiyel maksimum performans ölçütü ise, EI yı bilişsel bir yetenek olarka gören fikirlere yol açar.
Üzerinde tartışılan daha temel bir konu, EI nin bilişsel yetenek testleriyle gerçekten ölçülüp ölçülemediğidir. Yani, duygusal düzenleme gibi EI kavramları, duygusal deneyimin özelliği nedeniyle, nesnel yetenek testleriyle güvenilir ve geçerli bir biçimde asla ölçülemez.
Üstün zekalı ve üstün yetenekli bir çocuğa sahip olmak pek çok ebeveynin hayalidir. Ancak üstün zekalı ve üstün yetenekli çocuğunuzun olması demek pek çok sorumluluğu da beraberinde getirmesi demektir. Üstün zeka ve üstün yetenek alanında yapılan son bir asırlık bilimsel araştırmalar üstün yetenek ile ilgili bakışaçımızı da değiştirmiştir. Yıllar önce üstün zeka yalnızca yüksek IQ olarak görülür ve bu nedenle yalnızca IQ testleri ile ölçülürdü. Bilimsel araştırmalar bu tür konservatif bir yaklaşımın ne denli sınırlı olduğunu ve bu nedenle üstün yetenekli çocukların önemli bir kısmını tanılayamadığını ortaya koymuştur. Nitekim 4 yaşında kendi kendine okumaya başlayan bir çocuğun IQ testinde yüksek puan alması pek de önem taşımamaktadır. Bu çocuk erken yaşlarda gösterdiği akademik beceri ile üstün yetenekli olduğunu bir dereceye kadar kanıtlamıştır. Uğur Sak (2011, üstün yeteneği “insanlık yaşamı için temel değeri olan alanlarda gösterilen olağanüstü başarı veya performans” olarak tanımlamıştır. Bu hümanistik tanım, Anabilim üstün yetenekliler programlarının da benimsediği bir tanımdır. Devamını oku “Üstün Zekalı ve Üstün Yetenekli Çocuklar”→
Her kenarı 100 metre olan kare biçimi bir toprağın dört köşesinde birer kaplumbağa yaşıyor. Bunlar buluşup toplantı yapmaya karar veriyorlar. Aynı anda birinci kaplumbağa ikinciye, ikinci üçüncüye, üçüncü dördüncüye ve dördüncü birinciye doğru yürümeye başlıyor. Her birinin hızı dakikada 1 m.
Kaplumbağalar nerede ve ne zaman sonra buluşur?
Solucan ve Araba
Elimizde 1 metre boyunda olan ve sonsuza dek gerip uzatabileceğimiz özdeş bir lastik ip var. Bu ipin A ucunu bir duvara bağlıyoruz. B ucunu da bir arabaya bağlıyoruz. A ucuna bir solucan yerleştiriyoruz. Solucan ipin B ucuna doğru gidiyor. Saniyede 1 milimetre yol alıyor.
Solucan 1 saniye süreyle gidince duruyor. Solucan durunca araba lastik ipi çekerek B ucunu 1 metre ileriye götürüyor ve duruyor. Araba durunca solucan yine 1 saniye süreyle gidiyor ve duruyor. Solucan durunca araba lastik ipin B ucunu yine 1 metre ileriye götürüyor ve duruyor. Ve bu olay hiç durmadan böyle tekrarlanıyor.
Solucan lastik ipin B ucunu yakalayabilir mi?
Yakalayamazsa neden?
Yakalarsa ne zaman yakalar.
Azanyum ve Sazanyum
Evrenin gizemli bir yerinde Diven diye bir gezegende Azanyum ve Sazanyum adlı iki türlü yaratık yaşıyordu. Her yılın son günü her Azanyum, bir sazanyum ve bir azanyum yaratacak şekilde bölünüyordu. Bir sazanyum ise bir azanyum iki sazanyuma bölünmekteydi. Bu gezegende hayatın tek bir azanyum ile başladığı bilinmekteydi.
İncemeler şunu gösterdiki Sazanyum/Azanyum oranı 5/3 ü aştığında bu gezegende yaşam son bulacak. Sizce Diven gezegeninde yaşam bir gün son bulur mu?
(Bu arada bölünen Azanyum ve Sazanyumlar yaşamaya devam ediyor)
Bu yazıda yine bir kaç tane güzel zeka sorusu soracağım. Cevaplarını yorum olarak ekleyebilirsiniz. Her zamanki gibi cevapları söylemeyeceğim. Zamanla tartışıldıkça bulunacaktır doğru cevaplar.
Soru 1: Bir gölün içinde kayıktasınız. Ve suya bir evrak çantası atıyorsunuz. Göl seviyesinde ne gibi bir değişme olur? Soru 2: İki kişilik bir oyun oynuyorsunuz. Kare bir masa ve elinizde demir 1 liralıklar var. Sırayla bozuk paraları masanın üstünde bir yere koyuyorsunuz. Tek kural hiç bir paraya değmemesi. En son parayı koyabilen kazanıyor.
Nasıl bir taktik izlerdiniz, ilk parayı kimin koymasını isterdiniz?
Soru 3: Bir okuldaki 100 kapalı dolabın önünde birer öğrenci duracak şekilde yerleşirler.
1. düdük çaldığında 1 in katları olan tüm dolap kapakları açılır.
2. düdük çaldığında 2 nin katları olan dolaplar açıksa kapanır kapalıysa açılır,
3. düdük çaldığında 3 ün katları olan dolaplar yine aynı şekilde kapanır veya açılır,
. . .
Bu böylece 100. düdük çalana kadar devam eder. 100. düdük çaldığında sadece 100. dolap kapağı açıksa kapanır kapalıysa açılır.