Sözdebilim

Sözdebilim veya sahte bilim (İngilizce pseudoscience) bilimsel olarak tanımlanmakla birlikte bilimsel çalışmaların gerektirdiği standartları taşımayan veya yeterli bilimsel araştırma ile desteklenmeyen bilgi, metodoloji, inanç ve pratikler bütününe verilen addır.

Terimin Doğuşu

Sözdebilim anlamına gelen batı dillerindeki pseudoscience ifadesi Yunanca’da sahte, sözde anlamına gelen pseudo köküyle Latince’deki bilgi veya bilgi alanı anlamına gelen scientia teriminin biraraya getirilmesiyle türetilmiştir. İlk kez 1843 yılında kullanılmıştır. Kelime genellikle negatif bir bağlamda kullanılmaktadır ve bilim olarak etiketlendiği halde bilim alanına girdiği düşünülmeyen şeylerle ilgili küçümseyici bir yan anlamı da içermektedir. Sözdebilim yapmakla eleştirilen kişiler, doğal olarak bu sınıflandırmayı kabul etmemektedirler.

Belirli bir bilgi, metodoloji, araştırma ve uygulama alanının gerçekten bilimsel olup olmadığıyla ilgili standartlar araştırma alanına göre değişkenlik göstermekle birlikte yeniden üretilirlik (reproducibility) ve farklı özneler tarafından doğrulanabilirlik (intersubjective verifiability) gibi temel prensipler aynı kalmaya devam etmektedir. Bu ilkeler belirli bir fenomenle ilişkili hipotez veya teorilerin başkaları tarafından da geçerli ve güvenilir olup olmadığını tespit etmek için daha ileri araştırmalara imkân veren ölçülebilirlik veya yeniden üretilebilirliği sağlamaktadırlar. Bu ön şartlar bir araştırmaya doğrudan veya dolaylı olarak önyargıların hakim olmasını önlemektedir.
Devamını oku “Sözdebilim”

Teleolojik Aklın Eleştirisi

On sekizinci yüzyıl İngiliz Teologu William Paley’in, dönemini çok etkilemiş ve günümüzde de sıklıkla başvurulan bir tezi mevcut: ” Doğada yürürken bir saat bulursanız bu saatin kendi kendine oluştuğunu düşünmezsiniz. Tasarımcısının olduğunu bilirsiniz. Çünkü işleyişinde bir düzen vardır. Doğal işleyişte de bir düzen olduğuna göre evrenin de bir tasarımcısı olması gerekir. ”

Tezin kendisi bu. Tartışmaya geçmeden önce biyoloji sahasından kısa bir not düşmek istiyorum. Herkese hararetle tavsiye edebileceğim “Kör Saatçi” adlı seçkin yapıtında Richard Dawkins; Doğadaki biyolojik işleyişin, bir sonraki adımını görmekten aciz bir yapbozcunun çalışma tarzından farksız olduğunun altını çizmektedir. Bu nedenle türlerin adaptasyonuna hizmet eden doğal seçilimin her zaman başarılı sonuçlar vermeyerek bedensel yapıları pek de akıllıca olmayan bir sürü ucube ya da “teknik donanımı yetersiz” canlının ortaya çıkamasına neden olduğunu ve bu tür canlıları hâlâ suda, karada ve havada hayatlarını sürdürdüklerini kanıtlarıyla açıklamaktadır. Stephen Jay Gould Üstad’ın, “Darwin ve Sonrası” adlı çalışması ile birlikte okunmasında fayda var. Gerçekten heyecan verici!

Ama benim itirazım felsefî açıdan olacak. Yine de biyolojik kanıtlar, aslolandır.
Devamını oku “Teleolojik Aklın Eleştirisi”