Uyum ve Uyumsuzluk

Bazen sadece akışta kalmak yeterlidir; olabilecek her şeyin olmasına izin vermek anlamına gelir biraz da bu. Aslına bakarsanız zaten evrende hep bir akış ve uyum söz konusudur. Bu akışa uyamayan “ego” muzla akıntıya karşı yüzen “o uyumsuz” bizleriz aslında. Uyumsuzluk çok göreceli bir kavrama dönüşüyor işte tam da bu noktada benim açımdan en azından.

Toplumsal kurallara ve düzene uymamak da bir çeşit uyumsuzluktur. Ya da genel geçer herkesin kabul ettiği herkesin doğru bulduğu fikirlere-olgulara katılmamak da uyumsuzluktur. Benim biraz önce bahsettiğim uyumsuzluğun bütün bunlarla bir ilgisi yok. Elbette ki uyumlu olmak adına her şeye boyun eğip önümüze gelen her şeyi kabul etmemeliyiz. Ancak bazen belirlediğimiz hedeflerin ya da edindiğimiz amaçların sırf biz istediğimiz için ille de olması gerektiği düşüncesinden kurtulmamız lazım. Çünkü isteklerimiz-amaçlarımız ya da hedeflerimiz tinin planıyla uyumlu olduğu ölçüde ulaşılabilir oluyor.

Bu durumda taktiksel olarak ve tabiki enerjimizi korumak adına tinin planına uymak ve evrendeki akışın uyumlu bir parçası olmak yapılabilecek en iyi şey sanırım. Çocukça inatlaşmaların son bulduğu yer, belki bütün bunları kabul ettiğimiz zamandır. Belki de büyümeye başlamışızdır. Büyümeyen ve inatla akıntıya karşı yüzen öfkeli uyumsuz çocukların sonu boğulmaktan başka bir şey olmuyor. Yani kendilerine zarar vermekten başka bir şey elde edemiyorlar. Bu durumda hoşunuza gitmese bile içgüdüsel olarak yaşamak için mecburen bir uyumun içinde akarken bulursunuz kendinizi. Evet şimdi sıra hoşumuza gidip gitmemesi meselesine geliyor. Çok önemli bir şey değil mi bu… olagelen bir şeyin sizin hoşunuza gitmesi gerekir. Çünkü söz konusu olan “siz” siniz “ego” nuz ve nihayetinde “kendinizi önemsemeniz”. Hayatınız ne kadar size ait ya da yaşamsal enerjiniz sadece size mi ait? Kaç kişi besleniyor enerjinizden kim bilir ve sonuç olarak olagelen şey sizin hoşunuza gitmiyor gibi geliyorken gerçekte size öğretilen doğrulara uymuyor demektir.

Yani söylenecek yazacak çok şey var bu konuda ki sürekli dile getiriliyordur belki yüzyıllardır herkes yazmıştır farklı dillerde ve farklı şekillerde. Önemli olansa bunları ne yazmak, ne okumak ne de öğrenmek sadece uygulamaktır. Aynı zamanda kabullenmektir bunun diğer adı. Sonuçta son sözüm şu oluyor: Akışta kal ve senin tek başına bir varlık olmadığını aslında çok muntazam bir enerji akışının içinde var olduğunu ve bu akışa uyum sağlaman gerektiğini kabullen.

İyi Pazarlar 🙂