Dehâyı anlamak, tarihsel şartların, kültürel ortamın ve başka unsurların farkında olmayı gerektirse de dehâ her zaman bireyseldir. Yine de onu kolayca tanımlayıp, sözcüklerle formüle edemeyiz. Fakat gördüğümüz ve ya hissettiğimiz zaman dehayı tanıyabilir ve hayal gücümüzü kullanarak onun anlaşılması güç niteliğini kavrayabiliriz.
Devamını oku “Dahilerin Özellikleri”
Etiket: dahi
Nicola Tesla
1856 yılı 9 Haziran gece yarısı, bugünkü Hırvatistan’ın Smiljan kasabasında doğan Nikola Tesla, teknolojiyi ve yaşamlarımızı etkileyen buluşlarıyla tüm zamanların en önemli mucitlerdendir. Tesla aynı zamanda gelmiş geçmiş en büyük dehalardandır. Bugün pek de tanınmayan bu dehanın yaşamını ve çalışmalarını araştırdığımızda şaşırmamak, felsefenin desteği ile bile oldukça güçtür. Günümüzde kullanılan ve nispeten hâkim olduğumuz yüzlerce önemli icadının yanı sıra, bazı önemli teorileri ve çalışmaları vardır ki, bugün için bile anlaşılamamıştır ve hala büyük gizemini korumaktadır. Bunlardan bazıları; savaşlara son verecek bir süper savunma kalkanı, elektriğin ve enerjinin kablosuz aktarımı -iyonosfer tabakası kullanılarak tüm dünyanın aydınlatılabilmesi, dolayısıyla neredeyse bedava elektrik- atmosferde sokak lambaları ve meteorolojik koşulların kontrolü, insan bedeninin enerjisi ile çalışabilen araçlar -örneğin otomobiller.
Tesla, teknoloji adına Modern Çağ’ın temellerini atmıştır. Hiç evlenmemiştir. Buluşları ile insanlara servet ve şöhret kazandırıp, parayı ve şöhreti reddeden Tesla fakir ve yalnız bir şekilde hayatına veda etmiştir. Fikirleri ve yaşam şekli ile sanki başka bir dönemden gelmiş gibidir. Hiç yorulmamış ve çalışmalarından vazgeçmemiştir. Döneminde anlaşılmadığına, buluşlarının bir devrim niteliğinde olduğuna -ikinci endüstri devrimi- günümüz bilim insanlarına ve süper devletlerine nasıl ilham kaynağı olduğuna baktığımızda, Tesla’nın çağının çok ötesinde bir bilim insanı olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Döneminde neredeyse bilinmez olan elektriğin gizemlerini çözüp geniş alanlara taşıyarak elektrik ve elektronik çağını başlatmıştır. Yüzlerce icadının yanı sıra bugün bile tam olarak hâkim olunamayan yeni bilimsel alanlar açmıştır. Alternatif akım ve motorları, radyo, radar, flüoresan, x-ışını, uzaktan kumanda, kablosuz iletişim Tesla’nın akla ilk gelen icatlarındandır. Tesla olmadan alternatif akımın ve buna uygun çalışan motorların, televizyonun, MR’ın (Manyetik Rezonans Görüntüleme), robotların, faks makinesinin ve daha birçok buluşun mümkün olamayacağını söyleyebiliriz. 800’ü patentli yaklaşık 1000’e yakın icadı olmasına rağmen bu deha günümüzde pek tanınmamaktadır. Yaşamı boyunca birçok engel ile karşılaşan Tesla’nın en büyük ve sürekli çabalarından biri, çalışmalarını sürdürebilmek için finansal kaynak bulabilmek olmuştur. Belki de döneminin çok ötesinde olduğu için anlaşılamayan, çoğu zaman yalnız ve maddi sıkıntılar içinde olan bu deha, son yıllarını geçirdiği New York’taki bir otel odasında 7 Ocak 1943’te yaşama veda etmiştir.
Bir Jamaica Hikayesi
1784 te William Ford adlı bir Irlandalı Jamaica’ya ayakbastı. Bir kahve plantasyonu satın alan Ford, köle pazarında görüp beğendiği bir köleyi kendine cariye yaptı. Çiftin John adını verdikleri bir oğulları oldu.
O tarihte bir köle kolonisi olan Jamaica’da on siyaha karşı bir beyaz yaşadığından, beyaz-siyah birlikteliği çok yaygındı. Doğan melez çocukların kuşaklar ilerleyip renkleri açıldıkça toplum içindeki statüleri de o oranda artıyordu. İlk kuşakta kölelikten azad edilen melez, renk açıklık sıkalasında ilerledikçe doktor, avukat, vali veya meclis üyesi olabiliyordu. Ford soyunun ilk melezi John papaz, oğlu Charles gıda toptancısı oldu. Charles’ın iki oğlundan biri öğretmen biri fabrikatör oldu. Kızı Daisy de öğretmen oldu. Kendisi gibi bir öğretmenle evlenip Faith ve Joyce adında ikiz kız doğurdu.
Devamını oku “Bir Jamaica Hikayesi”
Yaz Tatili ve Başarı
Amerika’nın kuruluş yıllarında her topluluğun, kasabanın, köyün kendi başına üstlendiği eğitim düzenine 19.yy da çeki düzen verilmek üzere girişim başlatıldı. İnsanlar genelde ancak yeni fikirlere şekil verirler ve çıkış noktamız hep mevcut durumdur: bildiğimizden yola çıkıp bilmediğimize ulaşırız. O zamanki reformcuların bildiği, tarım mevsimlerinin düzeniydi. O yüzden okul takvimi ekim – hasat – dinlenme dönemlerine göre ayarlandı. Toprağın fazla işlenmesiyle tükendiği ve nadasa bırakılması gerektiği gibi, zihinlerin de fazla çalışma ve öğrenmeyle sulanacağına inanılıyordu. Bunu önlemek için uzun bir yaz tatili gerekliydi.
Yaz tatillerinin eğitim üzerindeki etkisi pek az dile getirilir, vazgeçilmez bir olgu olarak görülür. Ancak öğrencilere okul yılının başında ve sonunda yapılan testler nasıl çocukların yıl içinde ne kadar öğrendiklerini gösteriyorsa, yaz tatilinin başında ve sonunda yapılan testler de çocuğun tatil döneminde ne kadar öğrendiğini veya unuttuğunu gösterir. Bu testlerde varlıklı çocukların tatil döneminde bilgi ve görgülerinin daha da arttığını, yoksul çocukların ise aksine azaldığını görmekteyiz. Bunun başlıca sebebi, daha önce de sözünü ettiğimiz yetiştirme farkıdır. Varlıklı aileler yazın da çocuklarının kamplarla, kitaplarla öğrenimini sürdürmesini sağlarken, yoksul çocukların tek seçeneği televizyondur.
Devamını oku “Yaz Tatili ve Başarı”
Pirinç Tarlaları ve Matematik Testleri
Güney Çin’de bugün Sanayi bölgesi olan İnci Nehri deltası ve Guang Zhou bir zamanlar tamamen pirinç tarlalarından ibaretti. Bugün bile Nan Ling dağlarına yaslanmış dalgalı tepeler Çin’in önemli pirinç yetiştirme bölgelerinden biridir.
Pirinç Çin’de binlerce yıldır üretilmektedir. Japonya’dan Singapur’a kadar doğu Asya’ da pirinç yetiştirme teknikleri Çin’den yayılmıştır.
Pirinç tarlaları buğday tarlası gibi topraktaki bitki, taş vs temizlenerek ekime açılmaz, inşa edilir. Pirinç tarlaları ya girift teras dizileri halinde yamaçlara oyulur, yahut da bataklıklarda veya nehir çevresindeki ovalarda büyük emek sarf ederek inşa edilir. Sulanması gerektiğinden etrafı setle örülür. En yakın kaynaktan su kanalları kazılır. Setlere, bitki belli bir seviyeye kadar su altında kalacak şekilde su akışını ayarlayan delikler açılır. Suyun süzülüp gitmesini önlemek için tarla tabanının kil olması gerekir fakat pirinç fideleri sert kile ekilemeyeceğinden kilin üstü yumuşak çamurla kaplanır. Kil çanağı adı verilen bu toprak parçası adeta bir mühendislikle öyle ayarlanır ki hem bitki optimum seviyede su altında kalsın, hem de fazlası akıp gitsin. Gübreleme de ayrı bir hünerdir. Başta insan dışkısı, çeşitli maddelerden oluşan gübrenin verilme miktarı ve zamanı doğru ayarlanmazsa faydadan çok zarar getirir.
Devamını oku “Pirinç Tarlaları ve Matematik Testleri”
Uçak Kazalarının Etnik Teorisi
Kore Hava Yolları 20. Yy’ın ortalarından sonuna kadar geçen sürede çok ciddi kazalar yaptı. Öyle ki, uçak düşme oranı iyi havayollarının 17 katına çıktı. Fakat 2000’den bu yana Korean Air’in güvenlik kaydı lekesizdir. Bugün herhangi bir hava yolu kadar güvenlidir. Şirket bu başarıyı ancak kültürel mirasın önemini kabul ettikten ve ona göre önlem aldıktan sonra elde edebildi.
Uçak kazaları gerçek hayatta filmlerdeki gibi pek ani olmaz. Motorun bir parçası bir arızadan dolayı patlayıp alev almaz. Tipik bir ticari uçak evinizdeki ekmek ısıtıcı kadar güvenlidir. Uçak kazaları daha ziyade küçük zorlukların ve görünüşte önemsiz arızaların birikimi sonucudur; tıpkı bütün sanayi kazaları gibi.
Devamını oku “Uçak Kazalarının Etnik Teorisi”
Harlan, Kentucky
Harlan kasabası başta olmak üzere Kentucky Eyaletinin Appalaş Dağlarındaki bölgede kan davaları çok yaygındır. Bunun sebebi yoğun ve çeşitli araştırmalara konu olmuş ve sonunda sosyologların ‘şeref kültürü’ adını verdiği bir tür töreye dayandığına karar verilmiştir. Şeref Kültürleri, Sicilya, Bask gibi dağlık ve toprakları çok az verimli bölgelerde kök salar. Kayalık bir yamaçta yaşıyorsanız tarım yapamadığınızdan keçi ve koyun beslemeye yönelirsiniz. Çobanlık (hayvan yetiştiriciliği) çevresinde gelişen kültür, tarım çevresinde gelişen kültürden çok farklıdır. Bir çiftçinin yaşaması, çevresindekilerle işbirliği ve yardımlaşma içinde olmasına bağlıdır. Fakat bir çoban kendi başınadır. Çiftçiler gece vakti tüm varlıklarının ellerinden alınacağı korkusunu yaşamazlar çünkü ekili ürünü toplamak kolay değildir. Oysa hayvan sahipleri her an mallarının çalınacağı korkusunu taşırlar. O yüzden sert olmaları gerekir: sözleri ve davranışlarıyla zayıf olmadığını kanıtlamalıdır. Şanına gelecek en ufak bir lafa karşı savaşmaya her an hazırdır. İşte şeref kültürü budur. Bu dağlık ve bereketsiz topraklarda şiddet çok yaygındır. Sert ve acımasız çevre koşullarına karşı çok sıkı aile bağları kurarak ve aşiret içinde yaşayarak kendilerini korurlar. Kan bağına sadakat her şeyden üstündür. Cinayet oranları tüm ülkeden yüksek olduğu halde hırsızlık ve kapkaç daha düşüktür.
Şeref Kültürü yalnızca doğduğunuz veya anne – babanızın doğduğu yerle sınırlı değildir. Dedelerimizin ve onların dedelerinin nerede ve nasıl büyüdüğüne kadar gider. O bölgede yaşamış biri, aile hayvancılığı çoktan terk etmiş, tahsil yapmış, çok para kazanmış olsa bile aynı davranışları sergiler. Kültürel miraslar şiddetli güçlerdir. Derin kökleri ve uzun ömürleri vardır. Onları yaşatan koşullar değişse bile nesiller, nesiller boyu tutum ve davranışları etkilemeyi sürdürür.
Outliers’da şimdiye kadar başarının ne zaman ve nerede doğduğunuz, ailenizin ne iş yaptığı, yetişme şartlarınız gibi pek çok avantajın birikiminden yükseldiğini gördük. İkinci kısımda, atalarımızdan tevarüs ettiğimiz gelenek ve tutumların aynı rolü oynayıp oynamadığını göreceğiz. Kültürel mirasları ciddiye almak suretiyle insanları yaptıkları işte daha iyi hale getirebilir miyiz?