Çoklu Zeka

Zeka “tek bir şey” midir, yoksa farklı zekalardan mı oluşur? 1920’den beri psikologlar akademik becerilerden çok sosyal becerilerle ilgili “sosyal zekalar”dan söz etmektedir.

Bu açıdan psikologlar iki kısma ayrılır. Bir kısmı bireylere bir dizi farklı yetenek testi (sözel akıl yürütme, uzamsal zeka, bellek) verildiğinde, bunlarda genellikle birbirine yakın puanlar aldıklarını düşündüren kanıtlara dikkat çekerler diğerleri ise bir alanda müthiş yeteneği olup diğerlerinde yeteneksiz olan çok sayıda kişiyi örnek gösterir.

IQ testleri pek çok boyut içerse de ve büyük çeşitlilik sağlasa da bir testten iyi alan genel olarak diğer bütün testlerden de iyi puan alma eğilimindedir.

Howard Gardner (1983) zekayı “sorun çözme ya da tek veya birden çok kültürel ortamlarda geçerli ürünler yaratmak” olarak tanımlayıp yedi zeka türü ileri sürdüğünden beri, çoklu zeka kavramı hayatımıza girmiştir.

Eğitsel ortamlarda en geçerli olanları sözel ve matematiksel zekadır. Zeka testlerinde de ağırlık bu iki zeka türünedir.

Diğer üç çoklu zeka ise sanat temellidir. Bunlar müzik zekası, bedensel kinestetik zeka ve uzamsal zekadır.

İki kişisel zeka türü daha bulunmaktadır. Kişiler arası zeka ve öze dönük zeka.

Gardner daha sonra 3 zeka türü adayından daha bahsetmiştir. Bunlar ise doğa zekası, spritüel ve varoluşşsal zekadır. Fakat diğer ikisi reddedilip sadece doğa zekası çoklu zekaya eklenmiş böylece sekiz çeşit zeka türü olmuştur.

Robert Strenberg’e göre ise insan zekasını bileşensel, deneyimsel ve bağlamsal olmak üzere üç türe ayırmaktadır. Bağlamsal zeka pratik zekaya karşılık gelirken, bileşensel yeni şeyler öğrenme, analitik düşünme ve sorun çözmeye , deneyimsel zeka ise yaratıcılık ve benzersiz, özgün düşünme şekli ile açıklanır.

Bunların dışında yine ortaya atılan bir sürü zeka türü vardır. Örneğin cinsel zeka da bunlardan biridir.

Bu zeka türlerinin birbirine bağımlı veya birbirinden bağımsız oluşu ise hala araştırma konusudur.

Üstün Zeka ve Üstün Yetenek

ustun-zekaHerhangi bir şeyi yapabilme becerisi anlamına gelen “yetenek” sözcüğü Türkçede belli bir alanı ima etmeyen geniş ve kapsayıcı bir sözcüktür. Türkçe, yaygınlaşan bu anlayışı kolayca kavramaya izin verse de, diğer diller için aynı durum geçerli değildir. Örneğin İngilizcede yetenek alanına bağlı olarak kullanılan iki ayrı terim (gifted/talented) vardır.

“Üstün zekâlı” ve “üstün yetenekli” kavramlarını açıklayan çok sayıda tanım vardır. Bu tanımlar geleneksel olanlar ve çağdaş olanlar olarak gruplandırılabilir. Geleneksel tanım sadece tek bir kritere bağlıdır, bu kriter de zekâyla ilişkili olarak yüksek IQ puanına karşılık gelmektedir. Oysa çağdaş tanım çok daha fazla sayıda kriteri içermektedir.

İlk zamanlar en kolay gözlenebilir sınırlı sayıda özelliğin basit sınıflaması olarak tanımlanan üstün yetenek; giderek daha çok sayıda boyutu içeren, daha geniş bir kapsama yayılan ve zamanı da bir değişken olarak kullanan esnek ve dinamik bir tanımlamaya dönüşmüştür. Bu anlayışa göre “üstün zekâlı ve üstün yetenekli” kavramları çok sayıda farklı özelliği kapsamaktadır. Bugün artık üstün ve yetenekli kelimelerinin sadece zekâ ile ilişkisi olmadığı kabul görmektedir.
Devamını oku “Üstün Zeka ve Üstün Yetenek”