“Işıl adında genç bir kız vardı
Hızı ışığı aşan;
Bir gün yola çıktı
Göreli bir biçimde
Ve önceki gece evine döndü.”
(A. Buller, Punch, 19 Aralık 1923)
Kuantum mekaniği gibi, görelilik de bilime mistisizmi bulaştırmak isteyenlerce ele geçirildi.
“Görelilik”, evreni gerçekte bilemeyeceğimiz anlamında ele alınıyor. J. D. Bernal’ın açıkladığı gibi: Ne var ki, Einstein’ın çalışmalarının uygulanabileceği dar uzmanlık alanlarının dışındaki etkisinin genel mistifikasyonun bir parçası olduğu da aynı ölçüde doğrudur. Onun çalışmaları, Birinci Dünya Savaşından sonra hayal kırıklığına uğramış entelektüeller tarafından, gerçeklerle yüzleşmeyi reddetmekte kendilerine yardımcı olması amacıyla hevesle sahiplenildi. Yalnızca “görelilik” sözcüğünü kullanma ve “her şey görelidir” ya da “ne kastettiğinize bağlı” deme ihtiyacındaydılar. Einstein’ın düşüncelerinin tümüyle yanlış bir yorumudur bu. Aslında, tam da “görelilik” sözcüğü yanlış bir kavramdır. Einstein’ın kendisi değişmezlik teorisi adını tercih etmişti ve bu ad kastettiği düşünceyi –görelilik teorisinin vulger kavranışının tam zıddını– çok daha iyi ifade etmekteydi. Einstein’e göre, “her şey görelidir” demek kesinlikle doğru değildir. Daha en başta, durgun enerji (yani madde ve enerjinin birliği) görelilik teorisinin mutlaklarından biridir. Bir diğer mutlaklık da ışık hızının oluşturduğu sınırdır. Bir düşüncenin en az bir başkası kadar doğru olduğunu ve “bütünüyle ona nasıl baktığınıza bağlı” olduğunu ifade eden gerçekliğin keyfi ve öznel yorumundan çok farklı olarak, Einstein “bağıl hareketlerin ya da kütleçekimin oluşturduğu göze batan kafa karışıklığına, yanılsamalara ve çelişkilere rağmen neyin «mutlak» ve güvenilir olduğunu keşfetmişti.”
Devamını oku “Görelilik Üzerine İdealist Yorumlar”