Yeni Sonsuz Us
Sayfalar: 1 - 2 - 3 - 4 - 5 - 6 - 7 - 8 - 9 - 10 - 11 - 12 - 13 - 14 - 15 - 16 - 17 - 18 - 19 - 20 - 21 -

Sosyonomi, Kitlesel Çöküş, Çılgınlık ve Çöküş

delete


bugün insanlığın durumunu ne tanımlar bilmiyorum
"çılgınlık ve çöküş" ve istensizlik (istenç karmaşası- dönüm noktası, ağ dönümü-gün dönümü )
ne yapacağını bilememe/isteyeme (özkeşfir) -tıkanma
bi şeyler arayan irade
umut arayan irade
karşı koyamama
bilincin farkındalık arayışları ve kitlesel bilincin arayışları gibi bir ifade var kasyopya da
(bunların bazıların serbest karşılıklar yani iç doğumlu ilk gelen önermeler ve ifadelerdi- bazıları ama, araya karıştırdıklarımda var olmalı)

son yılları ve bu travmayı gözlemliyoruz, içinde de olarak ve çökerek; evet kendimizde çökerek ve (büzülerek/şerek hatta-düşerek ve çıkarakta duyguyoğunla ve akımla da) bu çılgınlığı gözlemliyoruz/deneyimliyoruz da;

bazen soruyoruz bizi bir çökmüş mü? çözüm mü? -çözümler bize kriz mi gerek,

insanlar arıyor, 2012 ciler var -peydah oldu
2012 gibi akımlar,tutku arayışları, yeni yoğun; yeni yapışlar ya da (yapısal arayışlar ve başka insan/dünya arayışları metaforu çoğu) ; ırklar ve aşklar da adına bu
ve new age zırvalıklar çağı akımı yeni bir dünya arayışı ve -yeni dünya arayışı-ları -kalıplarıya da dolu ortada da
bi çöküş girdabı bu -olmalı -bilmiyorum ben ama öyle çıkamıyorum bu düğümceden ve finansadan da
bir akıl parlatması -görüntü girdap ve ipucu vermiyor gibi de
-yaşam aşkına üzüldük/yorulduk-kaybolduk-kırıldık-bezdik te biz ve yokuz artık -ykluyuz; "yoklu" köyünden bu artık , yoklu da yaşam var ve yaşamda tat ve yaşamsızlı ktadı da var -olmalı
-araya karışık varolma (tadı) da var

şunu örneklemeyi denedik, bi küresel afet olur ve isanlar acıları hatırlar ve birleşir
bir deprem olur birleşir;
insanalr umutsuzluklarını bu alanlara mı yansıtıyor artık
yapamayışlarını ve çaresizliklerini, değişim dönüşüm inancını ve değişim dönemeç görememeyi de küresel felaket beklemeye yönler-yükler olduk
manipüleciler türedi
hani biz demiştikçiler-diyordukçular/biliyordukçular -(demiştikçiler! demiştikçiler!-diyogene) ve haklıcılar ikilemi bu

kimilerimzi bi doğa felaketi bekliyor (gizli grup yorumları-vardır da evet) evet doğa bile çıldırmış durumda,
yılalrdır gözünü dikmiş doğa felaketi bekleyenleri izliyoruz,
astronomik şeyler türetenleri ve gizli grupları ve örgütlenmeleri ve (doğa yönetimsizliğini ve) dünyayı yönetenleri suçlayanları ve suç atanları- fiil-fail ikilimi bu!

aynı şeyi sosyal sistemler ve piyasalar içinde üretenler var
bak bu dünya işlemiyor çöküyor görmüyor musun?
neyi kaçırıyoruz biz
bir travma mı bu? bir çöküş mü? bir çöküş öncesi ya da tıkanma-tıkanç ve bir karmaşa ve kaos (ekseni) gözleme ve ekseni-düğüm noktası yada
,
bir tür ataleti çözecek bir düğüm mü arıyoruz-bir tür değişim ve umutsuzluk yumakları

,
aslında bana aşağıdaki yazının hatırlattıkları ya da ön ekleyeceklerim bu, oku/n/ması dileğiyle

"Acaba bu eğlenceli öykü, tarihin çok özel bir bölümüne ait sıradışı bir olayı mı anlatıyor, yoksa tarih aslında buna benzer öykülerin bir toplamı mı?

Sadece ürkü ve korkuya kapıldığında değil, aynı zamanda gündelik yaşamın sıradan alışkanlıkları ile hareket ederken de kalabalıkların davranışlarını güdüleyen nedir? Alışveriş merkezlerini doldurup boşaltan, futbol stadyumlarında takımlarını destekleyen, politikacıları protesto eden, pop müzik konserlerinde söylenen şarkılara coşku ile katılan, trafikte birbirini takip eden araç konvoyları oluşturan, savaşmak için ordular kuran, borsalarda hisse senedi alıp satan insanları bu şekilde davranmaya iten nedir?

http://sosyonomi.org/?page_id=305"



Ne olduğunu bilmiyorum ama kendi gözlemim bunu ancak bir iklem çöküş felaket toplar
bi sıkışam bu insanlığın durumu-bi anomali ya da içe çöküş ve kapanış-dağılma ya da travmatik olgular

---

"Leonardo’nun Robotu

İnsan uygarlığı tarihsel bir yükseliş dalgasının eşiğinde; ancak önümüzde, dalganın son geri çekilme dönemi var.

Bu dönem, toplumlar, uluslar, devletler için bir var olma/yok olma dönemidir; sağduyusunu koruyamayanın, barbarca yöntemlerle güç elde etmeye çalışanın, hırsını, açgözlülüğünü dizginleyemeyenlerin, kısacası insanlık tarihindeki bütün inanç ve ahlak sistemlerinin reddettiği aşırılıklara savrulanların yok olacağı, yeni dünyayı insanlığın yüksek değerlerini koruyanların kuracağı bir dönem…

Sosyonomi, günümüzde henüz emekleme aşamasında olan bir büyük bilimsel devrimin en temel yaklaşım yöntemidir.

http://sosyonomi.org/?page_id=302"


---
xxx

"Geçmişe ve Geleceğe Sosyonomik Bakış, sadece bir sosyonomik tarih şeması oluşturmaya değil, aynı zamanda “yeni-insan çağı” öncesinde yaşanan aşırılıkları tarihsel bir zemine oturtmaya yönelik entelektüel bir çabadır. Bu çaba geleceğin sosyonomlarının sabırlı araştırmalarıyla daha da zenginleşecek, “yeni-insan” çağında toplum bilimlerinin temelini oluşturacaktır.

http://sosyonomi.org/?page_id=302"

--

"Yüzyıllardır yükselen dalganın hiç değişmeyen tek bir spekülatif unsuru var; o da paranın kendisi. Bugüne kadar hep gözden kaçan asıl spekülatif unsur bu. Tarihin farklı dönemlerinde şu veya bu “yatırım enstrümanı” değerlendi ya da çöktü. Ancak bir tek spekülatif unsur hiç değişmeden hep gündemde kaldı: Para. Herkes onu kontrol etmek istedi. Herkes ona sahip olmak istedi. Bugün öyle bir noktaya geldik ki, artık devletler neredeyse asli işlevlerini terk edip parasal sistemleri çevirme rolünü üstlenen aygıtlara dönüştü. Artık ne çevresel faktörlerin önemi kaldı, ne enerji kaynaklarının, ne hayvancılığın, ne tarımın, ne de insan yaşamının sürdürülebilir olmasının. Sürdürülebilir olması arzulanan tek bir şey var bugün: Para-kredi sisteminin devamlılığı.

Bunun adı mülksüzleşmedir.

Bir yol ayrımına yaklaşıyoruz. Seçeceğimiz yol bizi ya yıldızlara götürecek, ya da aynı döngüler içinde her yaptığımızı yeniden yıkarak bu dünyaya hapsolacağız.

http://sosyonomi.org/?page_id=432
"

---

"Ralph Nelson Elliott o yıl kaleme aldığı The Wave Principle’da şöyle diyordu:

“İnsan etkinlikleri olarak isimlendirilebilecek konularla ilgili kapsamlı araştırmalar, sosyal-ekonomik süreçlerimizin sonucu olan tüm gelişmelerin, gerçekte bu süreçlerin sürekli kendilerini tekrar etmesine neden olan bir yasayı izlediğini ve belirli sayı ve kalıpta, sabit bir şekilde yinelenen dalga ya da itki serileriyle kendilerini tekrarladığını göstermektedir. Benzer biçimde görülmektedir ki bu dalga veya itkilerin şiddeti, birbirleriyle zamanın akışı içinde tutarlı bir ilişki içindedir. Bu olguyu en iyi şekilde göstermek ve açıklamak üzere, insan etkinlikleri içinde güvenilir bir veri alanını temel almak gerekir ki, bu amaca hisse senedi borsalarından daha iyi hizmet edecek bir alan yoktur.”

http://sosyonomi.org/?page_id=305"


"Elliott, kitlesel yönelişlerin dinamiğinin nasıl işlediğini tarif eden Dalga Prensibi’ni duyurduğu The Wave Principle’ı yazdıktan 2 sene sonra kaleme aldığı bir makalede şöyle diyordu:

“Uygarlık değişime dayanır. Bu değişim, kökeni ve karakteristiği gereği çevrimseldir. Aşırı değişimlerin ritmik serisi bir çevrimi oluşturur. Bu çevrim tamamlandığında başka bir çevrim başlar. Süresi ve uzunluğu değişse de, yeni çevrimin ritmi kendisinden önceki çevrimle aynı olacaktır. Çevrim, hareketin doğal yasalarına uygun olarak ilerler.”

“Bu çevrimsel değişimlerin nedenleri açıkça, insan davranışlarının farklı ruh hallerini de içeren her şeyi yöneten değişmez doğa yasalarından kaynaklanır. Sonuç olarak nedenler çevrimin uzun vadeli gelişimi içinde göreceli olarak daha önemsiz hale gelirler. Bu temel yasa, statülerle ve kısıtlamalarla tersine çevrilemez, ya da bir kenara itilemez. Gündemi oluşturan haberler ve siyasal gelişmeler, sadece anlık öneme haizdirler; kısa zamanda unutulacaklardır. Piyasa trendlerine yaptıkları varsayılan etkiler, çoğunlukla inanıldığı kadar ağırlıklı değildir.

Doğanın yasaları kaçınılmazdır ve gezegenlerin hareketlerini ve gelgitleri bu yasalar denetler. Haklı olarak söylendiği üzere, değişimler “yaşamdaki tek kaçınılmaz” olgulardır. Doğal bir olgu olarak, göreceli olarak daha durağan bilimler olan biyoloji ve botanikte olduğu gibi tüm insan etkinliklerini de yönetirler. Ritmin bu yasasının uygulamasına, saatlik en küçük birimden on yıllar, yüz yıllar, bin yıllar süren zaman aralıkları boyunca zaman ve matematik de eşlik eder. Bu nedenle çevrimlerin davranışlarının ölçülmesi, nedenlerden bağımsız olarak değişimlerin tahmin edilmesinde güvenilir bir araçtır.”

http://sosyonomi.org/?page_id=305"


"Prechter 2000’lerde Socionomics: The Science of History and Social Prediction isimli kitabını yayımladı. Bu kitabın önsözünde Prechter şöyle diyordu:

“İnsanlar, binlerce yıldır sosyal olayları tahmin etmeye çalışıyorlar. Sosyal kestirimlerin uzun tarihi boyunca büyük hatalara neden olan kronik eğilim doğrusal düşünmekten, başka bir ifadeyle, mevcut trendleri geleceğe ötelemekten kaynaklanmıştır. Sık rastlanan yaklaşım, bilardo topunun davranışını yöneten yasaların insan davranışlarına da uygulanabileceği varsayımının sonucudur. Ekonomistler ve sosyal mekanistler de dâhil olmak üzere pek çok insan, piyasaların ya da toplumların, dışsal bir etki, yani bir güç ya da engelle durdurulana kadar ölçülebilir bir yörüngede hareket eden ve ancak bu güçle karşılaştığında yörünge değiştiren, hareket halindeki bir cismin özelliklerini taşıdığına inanırlar.

Sosyal güçler “dışsal etkiler” olamazlar; çünkü insanın toplumsal deneyimlerinin içinde ve bütün unsurlarıyla ilişkidedirler. Yine de, geleceğin önemli olduğu pek çok alanla ilgili insanlar, tahmin etmeyi umdukları trendlerin potansiyel “nedenleri” üzerinde saatlerce tartışır ve bu tuhaf dışsal neden-sonuç ilişkisi varsayımını sürdürürler. Sonuçta, genellikle güvenilir bir şekilde tahminde bulunmanın olanaksız olduğuna karar verir, gene de bu denemelerde ısrar ederler. Oysa insan davranışlarındaki değişimleri tahmin etmek mümkündür; ancak dışsal kuvvetleri tahmin etmeye çalışarak değil, içsel kuvvetlerin neler olduğunu bilerek.” (Pioneering Studies in Socionomics, Robert R. Prechter Jr)

Bu sözleriyle Prechter, 1940’larda Elliott’ın dikkat çektiği doğa yasalarının işleyişini daha geniş bir çerçevede ele alıyor, insan kitlelerinin davranış dinamiğinin analizinde ve bu dinamiğin sonucu ortaya çıkacak süreçlerin tahmininde “dışsal etkilerin” değil, “içsel kuvvetlerin” incelenmesi gerektiğine işaret ediyordu.

http://sosyonomi.org/?page_id=305"


"Prechter’a göre, insanları sürü davranışlarına uymaya iten, insan zihninin ikili yapısıydı. Bu yapılardan ilki insan beyninin rasyonal düşünceyi yöneten merkezi, ikincisi ise sürü davranışlarına uymaya zorlayan, ilkinden daha önce evrimleşmiş duygusal düşünce merkeziydi. Duygusal düşünce itkisel davranışları tetikliyor ve bireyi sürüye uymaya zorluyordu. Böylece insan, diğer bireylerden gelecek sinyalleri arıyor ve bu sinyallerle yönlendirilmiş davranışlarında kendisini güvende hissediyordu. Bu şekilde itkisel olarak güdülenen kitleler doğanın büyüme ve daralma süreçlerini yöneten yasalar doğrultusunda, belli matematik modellerle belirlenmiş dalgalar halinde hareket ediyordu. Prechter bu dinamiği şu sözlerle anlatıyor:

“Tüm ekonomik, politik ve kültürel gelişmeler, insanın toplumsal davranışlarının Dalga Prensibi’ne bağlı olarak şekillenir ve yönlendirilir. Popüler hevesler ve modadan, tarihi yaratan kolektif eyleme kadar tüm olayların itici motoru budur. Çünkü kitlesel ruh hali dinamiği doğada büyüme ve çökme, genişleme ve daralma, ilerleme ve gerileme gibi pek çok sürecin temeli olan phi’ye (Fibonacci oranı, ya da altın oran) bağlı bir prensibe dayanır. İnsanlığın toplumsal deneyimlerinin genel olarak yaşamın ve evrenin süreçlerinin temel özelliğini yansıttığını görebiliriz.”(a.g.e.)

Böylece, Elliott Dalga Prensibi’nin temel kalıplarını model olarak alan yeni bir bilim doğuyordu: Sosyonomi.

http://sosyonomi.org/?page_id=305"

arkadaşlar sunum yeteneksizliğimi tartışmayalım

"“Toplumsal ruh hali değişimlerinin temelinde yatan dinamiği anladığınız anda sosyonomik anlayışa yaklaşıyorsunuz demektir.

Sosyonomik yaklaşıma göre, sosyal neden-sonuç ilişkilerine yönelik geleneksel varsayımlar sadece yanlış değildir, aynı zamanda gerçekte tam tersi doğrudur. Yaygın olarak kabul edildiği gibi, sosyal olaylar kitlesel ruh halini değiştirmez, tam tersine kitlesel ruh hali kalıpları ve sosyal olayları değiştirir. Örneğin, kitlesel ruh halinin temelini ekonominin durumu oluşturmaz, ekonominin temelini kitlesel ruh hali oluşturur. Uygulanan politikalar kitlesel ruh halini etkilemez, kitlesel ruh hali uygulanan politikaları etkiler. Toplumsal istatistikler hisse senedi trendlerini belirlemez, hisse senedi trendlerini de belirleyen kitlesel ruh hali toplumsal istatistikleri belirler. Yükselen borsa kitlelerin ruh halini iyileştirmez, insanların iyileşen ruh hali borsaları yükseltir. Popüler sanat ve eğlence modaları kitlesel ruh haline etkide bulunmaz, kitlesel ruh hali muhtelif sanat ve eğlence modalarını belirler. Savaş borsaları etkilemez, borsaları yöneten kitlesel ruh hali savaşma yönelimlerini belirler. Sosyonomik hipoteze göre, toplumsal davranışlardaki aşırılık, kitlesel ruh hali ritimlerindeki aşırılıkla doğrudan orantılıdır. Gerçekte durum budur. Güçlenen pozitif ruh halinin bir göstergesi olarak hisse senedi yükselişleri uzadıkça ve daha yükseklere gittikçe ekonomi de sürekli bir şekilde genişler, vatandaşlar oylarını “rotada kal” doğrultusunda kullanır ve daha çok çocuk yaparlar. Negatif ruh halinin bir göstergesi olarak borsa düşüşleri yaygınlaştıkça da, ekonomi daha derin bir şekilde daralır, daha fazla insan “bu aylakları silkeleyin” oyu kullanır, daha az çocuk yapılır, sonuç olarak toplumsal gerginlik ve çatışma artar.”"

"
“Toplum bilimlerinin bugün bulunduğu aşama, fizik bilimlerinin yüzyıllar önce bulunduğu aşamadır: Bir devrimin hemen öncesinde!” "

Sonsuz Us yorumlar yükleniyor...


Yeni Sonsuz Us
Sayfalar: 1 - 2 - 3 - 4 - 5 - 6 - 7 - 8 - 9 - 10 - 11 - 12 - 13 - 14 - 15 - 16 - 17 - 18 - 19 - 20 - 21 -