Yazımlarım sadece denemeler ve düşünmeler, fikir yürütmeler olacaklar; Ve muhtemelen sesli sinemayı icat etmek için bi gramofonu söküp borusuna kablo bağlayıp plak üzerine kayıt yapmayı deneyerek başlayan mucit gibi hissederek başlıyorum yazmaya;
Varoluş özden önce gelir sorgusuna ihtiyaç yoktur; var mıdır? yok mudur?
Zaten varolduğum tek gerçekse ve gerçek gözlemse daha önemli sorular mı sormalıyım?
Varoluşuma bir amaç aramalı mıyım;?
Uçan martılar gibi öylece uçarak deneyimlemelimiyim bu hayatı, Ama ya kanatlarım kırık ve acılar içindeysem, Ya cevaplara ihtiyacım varsa, Dünyada bilinmeyenler ve acılar varsa, Dünyada bi bilgi ve fikir karmaşası varsa, Savaşlar varsa, Umut yoksa, Bilim yoksa, İnsanların cevaplara ve özgürlüğe ve birleşmişliğe, ortak akla ve akıllara ihtiyacı varsa, Ama bu ihtiyaçları ben belirledim, Onların buna ve bunlara ihtiyacı var mı? Onlar bunu istiyorlar mı? Onlara sordum mu? Yoksa mutlu ve mesut gün mü geçiriyorlar, Yoksa onlar madde içinde gününü gülistan edip mutlu mesut ve sonrasızca yaşamak mı istiyorlar, Bunu mu seçiyorlar yani, Neden düşünceye, akla ve bilime ve edebiyata ve sanata önem vermiyorlar ki, Cevaplar kimde, Ben bunu anlayamıyorum,, O zaman bende bi sorun var, olmalı, Neden bu kadar umursuyor ve aldırıyorum tüm bunlara, Neden bu kadar sorular soruyorum ve yanıtlar istiyorum, Ve yanıtların matematiksel kesinliklerle donamışçasına berrak ve bilir olmasını istiyorum, Evet öğrenmeyi seviyorum da ben ama fazlası var, Çözümleyemediğim acılarım var benim, Arkasını ve kökenini bilemediğim ve hesaplayamadığım kabuslarım var benim, Bu dünyada mutlu olamazlığım var, Bedensel yetilerimin yetmezliği var, Zor yaşamak var ve belki kendim için bi yaşanabilirlirlik özgürlük ve rahatlık arıyorum da ben tüm dünyayı değiştirmem ve düzeltmem gerektiği sonucuna vardım bunun için, Cevap bu mu? İnsanların öğrenmesi için kurgulanmış bi dersse örneğin hayat ve gerçeklik neyin doğru, gerekli ve ihtiyaç olduğuna ben karar veremem, Herkes kendi iradesi ile özgürce deneyimlemeli, Ne yani ben susup oturmalımıyım öyle eylemsizce, NE yapmalıyım ben;
Ben ne yapabilirim, Ne yapmalıyım, Varlığımı, varoluşumu ve doğamı keşfetmeyemi yönelmeliyim, İnsanlığın ve bilimin hizmetinemi adamalıyım kendimi, Benim onlara yardım etmem ve bunu düşünmeme aslında kendime yardım etmeyi düşünmem mi, Kendi cevapsızlığım ve korkularım mı? Heyy onlar yardım istemiyorlar, Cevaplara ihtiyaçları yokki Sadece deneyimliyorlar ve öğreniyorlar, Özgürce deneyimlemeye ve öğrenmeye ihtiyaçları var; O halde bene neden kendimi bu kadar bulantı ya da sorumluluk içinde hissediyorum, Neden cevaplarım olmadığı için muzdairbim; Bu benim yanılgım mı? Çıkıp, aksak penguenler gibi düşünmeden özgürce yaşamak istemez miyim ben;
Bir insan ömrünü neye vermeli, Savrulup gidiyor ömür dediğin; - Zülfü Livaneli
Varlığı çözümlemem önemli mi benim bu dünya da, Özüme, tözüme ilişkin bilgim ve kavrayışım olsa ne olur, olmasa ne olur, Ne değişir, Ne kazanır ya da ne kaybederim ben, Küçük çocuklara ne demeliyim ben, Bana sorular soruyorlar, Onlara nasıl anlatmalıyım varolumu, Çocuğum bende cevap yok büyü sende sorgula mı? Bi düş dünyasında olup olmadığını bilmeyen çocuklar var burda, Ölümden sonra ne olacağını bile kimse bilmiyor, Kimse hiç bi şey hakkında hemfikir ya da uzlaşmış değil burda, Burası bi ayrık fikirler geliştirme atölyesi midir nedir ben anlamadım, Sanki bilgi ulaşılmasın ve özgür olsun, yanıtlar ve kanıtlar olmasın diye kurulmuş bi dünya burası, Burası bi bilgisizlik ve kanıtsızlık dünyası mı? Fikirler ve düşünceler özgürce devinsin, insan sorgulamayı öğrensin, Çok sonuçlu düşünüşler ve sınamalar yapsın dünyası mı? Her şeyden şüphe edilip, her şey yargısızca sorgulansın dünyası mı? Ama kimse böyle kullanmıyor ki burayı, Matematiksel istatistikler lazım bana, Şu anda dünyada kaç kişi neyi düşünüyor, Muhtemelen biliyorum ben bu sorunun cevabını, Neden herkes onu düşünüyor; Kurulmuş maddi bi cennete benziyor burası, Fizik bedenleri tokuşturuyorlar ve adına orgazm diyorlar, Herkes seviyor bunu bu dünyada ve herkes bunun peşinde, Bunun peşinde dünyasında başka soruya ve yanıta ihtiyaç var mı? Birileri tokuşsun, diğerleri çalışsın onlara yanıt, bilim ve enerji mi sağlasın yani, Herkes çalışsın, herkes düşünsün, Herkes kendi yanıtlarını arasın ve öğrensin, Herkes kendi öğrensin, Kimse kimsenin işini yapmasın; Burası nasıl bi dünya ve geçeklik, yıllar yıllar geçti hala uzlaşılmış bi gerçeklik fikri olan insanlar bütünlüğüne rastlamadım, Benzer düşünceleri savlayanlar bile kendi içinde ve kendi dünyasında anlatamamazlıklar içinde, Neler olduğunu anlamıyorum, Bi varlık çözümleme dünyası olsa ya da bunu arasam burada olmazdım, Burada madde, arzu ya da özgürce bedensel, fiziksel deneyimi mi keşfetmeliyiz; Varlığın bizim tarafımızdan bilinmeye ihtiyacı var mı? Biz varlık içinde varlıksak bile, Her nasıl özgür irade yada bölümsel hafıza ve biliş kazanmışsak bile ayrıysak ya da değilsek bile bunlar önemli mi? Ne bizi en ileri götürür? Ne bizi en sonuca götürür; Ne yapmalı, ne etmeli, Düşünememi durduracak bi şey var mı? Dünya hiç duruyor mu?
Varoluşsuz öz, saf ya da salt niteliktir ve potansiyeldir; bu doğru mu? Bu ifade nasıl düzeltilmeli
sanalmanik-2.1.14-dünya
http://www.felsefe.net/felsefe/74036-varolus-sorunu-ve-varolusculuk.html
sanalmanik -- 02.06.2015 - 10:31
Ne yani Satre tüm yanıtları bulsaydı ve insanlığa sunsaydı, Einstein teorisinden bomba yapılması gibi yatan bi insanlık hazır sonuçlara ulaşacaktı ve emeksiz bilgi ve öğrenmemi sağlayacaktı diyorsun, Ya da başkalarının öğrenmesinden öğrenmeyelim mi, öğrenilemez mi diyorsunz, Hiç bir şey ya da tek kaynak ya da tüm cevapları ve doğruları barındırmaz mı? Tüm hayatı ve herşeyi hatta herkesi objektif ve olgusalca ve önyargısızca incelemelimiyiz sadece, ama temel iletişim ve etkileşim tavrımız ne olacak, Nasıl bi hayat bu? Nasıl sorgulamalıyız? Nasıl sorgulamalıyız bu hayatı? Nereden başlamalıyız?, En başa dönelim, Hiç bi şeyim yok benim, Yıllarca yaşanmışlık, Kafama yığdığım çürük bilgi yığınları, Oysa bilgi taze derilip dalından mı tüketilmeli, Düşünce de meyve bahçeleri ve avlaklar mı olmalı, Bazen gidip bi daldan tatlı bi meyve gibi, hoş bi şiir sedası gibi yeni bi düşünce bulunmalı, Ama bazen av peşinde koşar gibi düşünce içinde keşif avları yapılmalı, Ne yani düşünmek zahmetli iştir çocuğum mu diyorsun, Hem sen kimsin ki, kim oluyorsun ki bunları söylüyorsun, Neden soruyorsun tüm bunları, Nereye varacaksın, Neyi değiştireceksin, Kim için ne yapabilirsin ki, Bilimsel sonuçlar değil bunlar düşünsel sonuçlar, Bunlardan atom bombaları yapılmaz, Kimse ilgilenmez bununla; Bunlardan ses ve düşünce bombaları yapılır çocuğum, Gerçek düşünsel formüllerin etkisi dşüncedeki patlamaları dünyadaki patlamlarla kıyasla, Öyle olur; İyi ve saf düşünce, arınmış düşünce; Yığınları yıkabilir ve yığınların hayatına son verebilir, Tüm bilgi, anlayış ve inanç sistemi çökümüş bi insanlık düşünüyor musun? Bunu yaratmak mı istiyorsun, Böyle bi gücün ve bilimin olsa bile kullanma bırak, bırak özgürce öldürsünler birbirlerini, Kan ve pembe-mor diziler içinde yaşasınlar, Bırak sahte cennetelerini yaşasınlar bırak, Uyandıklarında ve bilgi aramaya başlasıklarında aç ve susuz kurtlar gibi önüne gelen tüm sürüleri kıracaklardır nasıl olsa, Hem sen nasıl söylüyorsun ki bunları, bunlardan bana ne, Hem sen demiyor muydun, Onlar gibi uyuyor olsamda farkında olmasam, bu bulantılar ve acılar olmasa yaşamımda, İndra efsanesinde domuz kral gibi hayat, Uykulu bi hayatta neden uyanık ve farkında yaşanır ki, İşte bu hata, Bu hata olmalı ama ben imkanlar içinde bi cennet hayatı seçmemişim gibi görünüyor, Emin misin? Sence böyle mi? Nerelere götürebilirsin bu hayatı, Elindeki ve yaşamındaki farklı yönleri ve fırsatları ve persektifleri değerlendir, İyi bak hayatına, Bİlgi eşindemi koşuyorsun çocuk, bu dünyada bilgi geçmez, bu dünyada bilgi alınıp satılmaz çocuk, Emeksiz ve karşılıksız dağıtırsın, Karşılıksız ve emeksiz dağıttığını özgünce karşılıklayana vermelisin hem; Bilim ne analr bilgiden, tutar ondan bilgi yapar, Hem her neyse ki felsesefeyi keşfetmemişler, Düşünceden bomba yapılabileceğini ve düşüncenini ve düşünmenin dünyayı değiştirebileceğini bilmiyorlar, Kiş ibu dünyadadır, Bu dünyada bi fizik bedendedir, Oysa algısı hiç burada değildir, Düş maviliklerinde uçmaktadır algı, Nereye konacağı belli değil; İyi de niye yazıyorsun bunlardan kime ne; Nereye varır bu hikaye; Bi, varoluşçuluk sorgulaması işte bunalr, değil mi? Bi insanın iç sesisnini gerçek sesleri değil mi? Neredeyse hiç değiştirilmeden bozulmadan, düşünce ne düşündüyse ne geçtiyse aktıysa yazıldı, Tanıklık edildi devinen tüm düşünceye,
İnsanlık birlik mi olmalı diyosun sen? bunu mu görmüyorlar?
İnsanlık ne istiyorsa o olmalı; Ben durulmalıyım ve kendimi durdurmalıyım, Kendimi düşünmekten ve bi şey sanmaktan, dünyayı değiştirebileceğimi düşünmekten ve sanmaktan alıkoymalıyım, Bırakmalıyım bunu, Bi gün dünyayı kurtaracak süperkahraman değlim ben, Süper egomun uçamadığını ve kendini bile zor taşıdığını görmeliyim;
Ner yani iyi ve güzel bi dünya için bi şeyler yapmayalım mı? Savaşmayalım mı?
Biz umutlarımız ve ideallerimiz için savaşıyoruz, Ama umutlarımız ve ideallerimiz ne zaman atandı, En son ne zaman baktık onlara; Ne zaman yeniledik onları, Umut klasörünün hard diski bad sektorlerle dolu; Umudu gökyüzüne ve tüm insanlığın zihnine yedeklemeliyiz; Açınca her yerden umut çıkmalı, İnsanlar selamlarını bile değiştirmeliler, Bi hafta umut, bi hafta barış diye selam vermeliler birbirlerine, Biz unuttuğumuz tüm güzel şeyler iyeniden hatırlamalıyız;
Abi sen ne saçmalıyosun ya, Bu kafayı nerde yaptın?
Ciddiyet hastalıktır ve bulaşıcıdır, İnsan ciddiyet işini ciddiye almamalı, Bozguncu bi hayat yaşayabilir insan, Başkaldıran bi hayat, Kötü olabilir insan, Karmaşık ve bulanık ruhlu olabilir, Kendini özgürce tanımlamalı, Bi insanın en son dönüşmesi gereken şey bi süper kahraman olmak ya da ona dönüşmek, İnsanlığın en son ihtiyacı olan şey bu; Neyzen ya da Diyojen ol, Bireyselleşmiş bilinçler bi araya gelerek büyük bilinçler ve büyük ortaklıklar geliştiremeyi öğremelilier,
İyi de bunlar bu sorunun ceva bı mı?
Asimetrik girdiler bunlar, Varoluşçuluk, Tüm yaşam varolan boşlukları doldurur, Boşluk olamsa, sorulacak olamz, Düşünülecek olmaz, Çıkarımsanacak olmaz, Sonuç olmaz, buluntu olmaz, Arama olmaz, Sorma, arama, düşünme yoksa benim işim ne ki; Başka işleri becremem ben;
Ha işte, doğru yere geldik;
Evet benim işim boşluklarla, Daha çok boşluk olmalı, Daha çok cevapsızlık ve yanıtsızlık olmalı, Sorulacak daha çok soru, DÜşünülecek daha çok şey, Çıkarımsanacak ve üzerinde uzlaşılamayacak daha çok fikir ve düşünce çeşitliliği olmalı, Dünyadaki ot ve bitki çeşitliliği gibi olmalı bu, Çok tür, Çok düşünce, Ayrık düşünceler tarlası olmalı dünya;
sanalmanik -- 02.06.2015 - 10:31
Ne yani, Bilim bi bomba yapıcısı mı demek istiyorsunuz?
Ne yani öyle değil mi? Ve bomba yapıcılara güvenmem ben; Bilimin yaptığı şeyleri tartışalım isterseniz, İlaç tröstlerinin daha fazla kazanması için ilaç üretmek mi örneğin? Ya da anlaşılamayan bi uzayı anlamak için çabalayıp durmak mı? Neden insanlık barışı ya da umudu için büyük fonlar ve projeler tüketilmez bilimde, İyi de bunun ve bunların varoluşçulukla ne alakası var; Bir roman yazmıyoruz insanlık konumuza dönelim,
Varoluş sorunu?
Varoluş bi sorun mudur? Öyleyse yokoluş kendi yokluğunu seçmek ve kendini gidermek ve yoketmek mümkün müdür? Deli Dumrul hikayesi gibi bi durum olsa kim yokoluşu seçerdi, Yokoluşu seçer mi insan? İnsan ölmek için enden bekler? Neden topluca intihar etmez, Buyur Tanrı hoşgeldik; Cehennemin nerde diye sormaz,
Varoluşçuluk; Varolmacılık, var olurkene;
Var olurkene bi yoldalık ve henüz var olmamışlık, Ham bi elmada örneğin vardır ama olmaıştır henüz yenmez, Ama en kötüsü onun henüz yenmemesi değildir, Onun çekirdekleri gelcek nesillere yaşam taşıyacak kadar olgunlaşmamıştır henüz; Gelecek nesiller etohumalr ve çekirdekler bırakacak kadar olgunlaşmış ve doygunlaşmış düşünce çekirdekleri hasadı, bunu düşünebiliyor musunuz? İnsanlık başka bi insanlığın, geçmiş b insanlığın bıraktığı mirası ve düşünü okuyu duruyor, Yazmak için çatlamış çıldırmış insanların uykusuz ve sabahsız gecelerde döktüğü satırları okuyor, Satre'ı ve Camus'u okuyor örneğin insanlık ve nice diğerlerini, Ne arıyor onalrda, Neden bi dağ başında temiz havayı solumuyor ya da bi deniz kenarında martı sesi dinleyip, çocuklarla neşeli oyunlar oynayarak geçirmiyor zamanını, Nedir bu insanlığın varoluş sorgusu, Henüz yeterli ve nitelikli bi cevap üretemediği için mi? Ürettiği cevaalrda uzlaşamadığı için mi? Örneğin düşünün, İnsanlığın başına hiç bir felaket gelemdiği bi tarih çizgisi, bugünün dünyası bin yıllar yaşıyor ve muazzam bi edebiyat ve felsefe birikimi, Trilyonlarca ton kita ve veri, bunları kim okur ve değerlendirir, tutunamamış ve cevalar arayan insanlar, düşünme kapanına kısılmış insanların yazıntıları, şiire dönüşmüş insanların yazıntıları, utbol izleyerek eğlenen bi tolum var dışarıda, B ugerçek gülmeyin, Futbol izleyerek eğlenebiliyorlar, Benim kafam karışıyor ya da tuhaf geliyor bana örneğin; Sartre onarla ne verdi, Ben ne verdim o ayrı bi soru, Ben Sartre'dan az verdim evette belki Sartre elma verdi onalrada cennetten kovuldular, Hikayenin böyle olduğun usanıyorum ama;
Varolurken varolmak;
Akmak için bi çaba harcamaz su; Ve olmak için elma; Ağacın çabası vardır evet, Doğma çabası, taşlara kök salma çabası, Su bulma çabası, Büyüme çabası, Güneş arama çabası, Güneşe yön dönme çabası, Tüm bunları çabasızca doğal olumlar olarak izleriz; Sessiz bi insanlık filmi düşünüyorum, Dünyadışında gelmiş bi zeka sessizce insanlığı izliyor, Bu tıpkı maymunları ya da diğer insanları izleyen belgesel yapımcıları gibi, Ne yaptıklarını, Neyi neden yaptıklarını anlayabilir mi bilmiyorum, Uzun süre çalışması gerekir, Dünyanın tüm seslerini kısın, Tüm düşünceleri kapatın ve insanlığı izleyin, Oradan oraya koşuşturuyorlar, Eğer bi belgesel yaımcısı insanlığı gözlemleseydi çıkan ilk sonuçlardan biri şu olurdu, Patron dedikleri insanlar için sabahtan akşama kadar çalışıp, yorgunca evlerine dönüyolar ve kavga edip küskün ve yalnız kırılmış çocuklar ve ezilmiş umutlar bırakarak arkalarında uyuyorlar her gece, Öylece uyuyorlar, Günde sekiz saatlerini uyuyarak geçiriyorlar, Bu eski bi alışkanlı kve gelenek olmalı, Heey birisi uyumadan dinlenme makinası ya da ilacı icat etmelii Çok para var bu işte, Hazır sektör, Hemen birileri el atmalı; İyi de varoluşçuluk bunun neresinde;
Bi İnsana bi şey söylenmeliyse en çok ne söylenmeli,
Heey kardeşim gel Birlikte bi arada yaşamanın bi yolunu, formülünü bulalım ama hemen bulalım başkası bulmadan çok para var bu işte;
Hemen yarın, hiç bir insanın bu dünyadaki yaşam özgürlüğünden ve lüksünden ve diğer şeylerinden hatta arzularından vazgeçmediği ama daha çok insanın bi arada mutlu özgür ve özgün yaşam deneyimlediği bi dünya kurulamaz mı? bunun gibi sorualr çoğaltılaiblir, Matematik var, Bilim var, Bilim adamı var, DÜşünce insanı var, Uzaya araç gönderen teknoloji var ama mutluluk yok, Bi arada özgürce yaşama yok; DÜşünsenize biri bana uzaya insan gönderecek araç tasarla dese bu imkansız der kaldırıp atarım ama bana da yarın tüm insanların mutluluğu ve barışı o kadar kolay gözüküyor ki, Ama bu bilim dünyası denilen paralele dünyaya bu çok uzak ve imkansız gözüküyor olamlı, Atom parçalamak kolay ama insanlık barışı zor; Milyarlarca dolar barışa ve savaşsızlığa harcansa ne olur; Tüm dünya ekilse dikilse, hayvan çeşitliliği atrıtılsa, kırk milyarı barış uyum ve huzur içinde besleyemez mi dünya neyi paylaşamıyoruz, Varoluşçuluğu soran herkes bu soruların yanıtlarını arıyor, İnsanlığa öyle bi düşünce getirecekler ki bi gün, Evet işte bu diyecek insanlık;
Herkesin oyun oynadığı bi dünyada herkes öğrenir ve herkes eğlenir, Çocuklar hiç bir kitap okumaz dil öğrenmek için; İşleri güçleri oyundur ama her şeyi ve tüm olan biteni öğrenirler ve öğrenmeye de devam ederler, Organik malzemeleri bırakmış, toğrağı bbırakmış çizgi filmlerle oynayan ve bilgisayar ekranlarıyla büyüyen bir nesilden söz ediyorum, Filozoflar çıkaracak; Sartre oyun uzmanı olacak; Camus internetin kitabını yazacak; Varoluş ve yaşam, Tüm boşlukları dolduran şey; Elimizde var ve farkındayız ve bilinmezimiz, Birileri yaşatmıyor sanki onu bize, Birileri onu bize çileye dönüştürmüş ve tutup hesap soramıyoruz ona, Yaşamımızı ve özgürlüğümüzü geri alamıyoruz elinden onun, ERşimli bi çağ, Tuutp internete hey millet yarın tüm dünya ayağa kalkalım, iş bırakalım dünyay ıdurduralım hadi barış yaalım demeyi deneyin; Sosyla medya hatta ya da site yapın; Duyarsız, kör ve sağır olan kim? Neden? Neden beş milyar kulağa giden ve ulaşan bi sesi myo kbenim, kim kısar sesimi, Dünyanın tüm meydanlarında neden barış şarkılar ısöyleyemem, Nedne barış nidaları atamam ben, Neden barış için savaşmak iradem bile küllenmeden kırılmış, doğmadan yamultulmuş;
Varoluşumu bunları yanıtladıktan sonra mı sorgulamalıyım önce mi?
Hayır hepsi bi arada, ortaya karışık;
sanalmanik -- 02.06.2015 - 10:32
i boşluk gördüğümde doldurmayı seviyorum ben;
Boşluktaki o şey silindiğinde, boşluk yeniden boşalabilir ve boş kalabilir;
Daha büyük boşluklara mı ihtiyacımız var bizim,
Boşluklarımız bize yetmiyor mu?
boşluklarımızın büyüklüğü bize yetmiyor mu?
İyi bi resim çizmek için yeterince iyi bi tuvalimiz yok mu?
Bizden öncekinden daha iyisini yazmadıysak bi kita yazalım, Dört yüz sayfalık her sayfası boş bi kitap ve ilk sayfasına şunu yazalım, ben Sartre okusum sizde okuyu ve aydınlanın, bunu basalım, Ve Sartre'ı onurlandıralım, ona bi selam söyleyelim, Henüz Sartre'dan iyi söyleyecek bi şeyim yok; Siz neler okuyorsunuz, DÜnya antolojisi fikir antolojisi bi ömürle okunmaya yetmez, En iyileri sağaltalım; Onalrı birbirimize salık verelim, ama hepimiz yazmalıyız ve okumalıyız;
Bi mimar bilir, çağın ve çağların en iyi mimarlarını onarın eserlerini nceleyebilir ve öğrenebilir onalrdan, Eğer çağındaysa ve yaşıyorsa gidip ondan da öğrenebilir, ama bi mimar öldükten sonra binalar yaamaz, Her çağın devrin iyi mimarları olmalı; Bende iyi tasarlayan varsa gidip ona tasarlatmalıyım, Hatta tasarladığım bi şey varsa gidip ona sormalıyım, usta bu nasıl olmuş bi baksana; Her devrin ustaları; Söz ustaları, saz ustaları, caz ustaları;
Boşlukları doldurmayı seviyorum ben; Boşluğa, üç boyutlu boşluğa kimsenin görmediği düşler resimler çiziyorum, Üç boyutlu oyuncaklar çizebilirim çocuklar için ama onalr görmezler hiç bunu, Bİlmezler benim onalra, onlar için boşlua oyuncaklar çizdiğimi,
Boşlukları doldurmayı seviyorum ben, Bi boşluk dolu olmalı dolulukla ama yine de boş olmalı, Hava gibi yer kaplamaya nama hayati olan şeyler, doldurulmalı yaşama, Nefes aldırmalı, Nefes alınmıyor bu dünyada, Şimdi dışarı çıkacaüım, Neşeli çocuklar dünyası değil bu, Nedne çıakyım dışarı, İçeride düşüncelere gömülmeliyim, Kara kara düşünmeliyim, Oyun oynayarak aşılmaz bu işler, Hem dünyada büyükler oyun oynamak istemiyorlar, BÜyük parkları yok hiç; BÜyüklerin birlikte oyun oynayabildiği hiç bir park var mı bu dünyada? bu büyükler hiç bunalmaz, sıkılmaz mı? Evde oturmaktan patlamaz mı bunlar; Evde nereye koşturacağını, nereye sığacağını bilmeyen uyumlanmamış çocuk kalmış bi büyük yok mu? Herkes büyüklüğü uyumlanmış, Büyüklüğü inisiye olmuş, NE hastalık bu büyüklük, Büyüklük hastalığı bu, Çağın ve çağların vebası, Vebadan fazla insan öldürdü bu hastalık, DÜşünceleri kararttı, köreltti;
Boşlukları doldurmayı seviyorum ben, Hele de yukarıda varoluş sorunu ve varoluşçuluk yazıyorsa onun altı dopdolu hatta domdolu olmalı, Yaşamak olmalı orda, Yaşamak fışkırmalı oradan; Dopdolu felsefe, düşün, tartışma olmalı, Duyan gelmeli, Heey bi forumda varoluşçuluk başlığı var had itartışalım, gelişelim öğrenelimi Nerdee; Ben olsam varoluşun adını oyun yaardım hemen yarın, oyun akrışması ndiye ona başka bi isim bulurdum örneğin varoluş, Çocuklar oyuna varoluş derdi ama yinede sıkılmaz bırakmazdı onlar bu işi, Hadi varoluş oynamaya gidiyoruz, Heey bize hadi oyun felsefesi tartışmaya gidiyoruz, Oyun sorunu tartışılıyor oarada; Hemen yarın hemen Bakanlar Kuruluna önerge verilip bu dünyada varoluş adı oyun felan yapılmalı, gerçek adı saklambaç felan olmalı, Nerede ey düşünen beyinler, Kaç teori üretti insanlık içindüşünsel, Kaç oyun türetti, Ciddiyet hastalığından muzdari insanlık, Büyüklük hastalığından muzdarip insanlık;
Kuzuların ağılına kurt sokulmaz, Varoluşun bilgisi bu ağıla nasıl insin, Nasıl girsin;
Varoluşçuluk; Varolmacılık Oyunu;
Oynayan, Oyuncular, kimler ve herkes, eğlenen sıfır;
sanalmanik -- 02.06.2015 - 10:32
Varoluşçuluk;
Olduğunda tadından şüphe etmediğin meyve gibi kendi varlığının olmuşluğundan, varolmuşluğundan olgunluk ve doygunluk, mutluluk ve onur duymak hali arayışı; Hem de bu dünyada arıyor insanlar bunu, Önce çıkıp güzel bi dünya yapmalılar; Savaş parkları vermişler çocuklara oyun bahçesi diye, Bilgi bahçesi diye kan ve gözyaşı bahçeleri ekiyorlar, Öğün diye kan ekmeği yutuyorlar, kin suyu içiyorlar; Kim nasıl uyur, Kim nasıl rahat ve huzurlu uyur bu dünyada, Kabuslar boğuyor adamın aklını, Ama kabuslarını unutmuş;
Varoluşçuluk;
Varoluşun tüm sorularının tüm cevaplarının listesi;
İşte burada bi liste olsun, bunlar koşulsuz doğrular olsun, Şimdi buradan bilinmeyenle dünyayı aydınlatma, kurtarma ve barışa ve refaha eriştirme hızını hesapla;
Barış koşulsuz doğru;
İyilik koşulsuz doğru;
Mutlluluk ve neşe koşulsuz doğru;
Oyun oynayan çocuklar, koşulsuz doğru;
İşte yazdım reçeteyi insanlık, Git kullan sabaha akşaşam bi şeyin kalamzi Bİ hafta yat dinlen evinde istirahat et, Kalkınca ilk iş barış duşu al; Barışla yıkan, Öğününe ekmeğine barış ve emek kat,
İşte yazdım reçeteyi insanlık, Ah bi barış kardeşlik yap, Ne varoluş bilgisi ki ne varoluş bilgisi, Göğün yere inmedik bilgisi kalmaz; Acı yapmaya bilgi bağışlayan gökyüzü, Doluluk yapmaya boşluk bağışlayan hiçyüzü;
Varoluşçuluk; Çocuğun oyun oynaması, ARtı mutluluğu bi çocuğun yeryüzünde, Ağlayacak bi çocuğun o ağlayışının gerçekleşmemsi, Üzülecek bi çocuğun gözyaşının önceden hesaplanabilerek durduracak koruma kalkanı kurulması;
Savaştan bombalar yeryüzü, Aklım düşüncem kanyüzü kangölüyüzü, İnsan kanı bu; İnsan kanı içinde boğluyorum ben; Mutsuzluğunuzun denizinde düşüncelerim, Ama bakıyorumda mutlu görünüyorsunuz;
Varoluşçuluk; Kaç asker sordu bunu, Kaç asker siperde bunu düşündü, Başına mermiler yağan kaç insan varoluşçuluk sorguladı; Kaç çocuk oyun oynadı bombalardan kaçarken, Bombalardan kaçmaca oyunu; Yeryüzü insan kimsin bilmiyorum, Acımı dindirecek durduracak bi şey yap; Bana yardım et; Nasıl canın yanmadan, aklın uyuşuk bunları görerek yaşayabildiğini nasıl bunun içinde varolabildiğini ve varkalabildiğini bana da anlat; Nasıl yediğin içitiğin her lokma kanmışçasına yemden yutmadan yiyebildiğini içebildiğini bnaa da anlar, Bana da öğret,
Varoluşçuluk; Yitmiş akıllar senfonisi; Varoluşçuluk dağına tırmanan akıllar, GÜney yamacında denenecek; Zirveye erişilip bayra dikilecek, resim çekilecek; Yalnı tırmanılacak oraya, Dönüşte manzara insanlar anlatıalcak, Ama insanlar bilecek ki varoluşçuluk buzullarına tırmanıldı; DÜşüncesinde tımandığı bi dağın resmini çekti Varoluşçu, DÜşüncesinde boğuştuğu bi kaplanın izleniminin resmini çekti, Ama resim düşüncesinde kaldı, Dışarıya baskı yapmıyor düşünce; Düşünceden resim çıktısı alınamıyor; İnsanlar varoluşçunun tırmandığı dağın fotoğraflarını görmek istiyor;
Varoluş Sorunu mu önce gelir bu dünya sorunu mu?
Varoluş sorununun çözüm yolları?
Varoluş sorun-u, bilini gibi sorun-u, sorunuzun sorun u, emir kipi olarak sorun ifadesi;
Çözümü yanıtlarda olmalı ama yanıtlar almak için önce sorular üretmek gerekiyor, kim düşünecek şimdi, Aman canım işin mi yok;
Varoluşçuluk dağı/platosu;
Karlı bi kış gününde, İki ülke orduları burada cenge tutuştu; Yüzbinlerce akıl donarak öldü;
sanalmanik -- 02.06.2015 - 14:29
,
arkadaşlar ben yukarda ağ günlüğü girdileri düzenlenbiliyor-düzenlenebilecek notu gördüm
ondan burda paylaşıyorum bunları ama yok cevapladan başka buton hala görmüyorum da
redaksiyon yapmadım -ikinci başlık mı açayım
sonsuz -- 02.06.2015 - 16:29
Konu başlığının hemen altında Düzenle sekmesi olması lazım.
sanalmanik -- 03.06.2015 - 15:11
teşekkür ederim evet ilk yazımı düzenliyor bunu görmemiştim ama sanırım işime yaramıyor bu birden çok post girdiğim için her neyse öğrenmiş oldum