* Rahatsız olma ve müdahale etme hakkım vardır.
* Rahatsız olma ve bunu söylemeye hakkım vardır.
* Rahatsız olabilirim ama ne müdahale ne de söylemeye hakkım vardır.
* Rahatsız olmaya hakkım yoktur.
* Benim hakkım toplum kuralları içinde belirlenir, benim öyle bir hak belirmeye gücüm yoktur.
* Bu konu hakkında söylemek istediğim şeyler var ve yazıyorum.
xenix -- 02.09.2013 - 12:58
İşbu anket Meral Tamer'in şort üzerine üflemelerinden esinlenerek açılmıştır.
-- 02.09.2013 - 18:36
Akp'nin NAZİ yöntemleri...
Barbaros Şansal ile röportaj:
- Görüşleriniz nedeniyle saldırıya uğradınız... Bir de alıkonulma olayı var. Biraz anlatır mısınız?
O gün Kadir Gecesi'ydi. "1 milyon Gezi'ye" diye bir sahte çağrı yapılmıştı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nden bir arkadaşım bana telefon açtı, şöyle dedi: "Barbaros, bu sahte çağrı. Sen bu konuda kuvvetlisin. Aman bunu durdur." Twitter'a yazdım, Halk Tv'ye ve Ulusal Kanal'a bağlandım. O gün de defilemiz için Tarabya Oteli bize bir teklif sunmuştu, balo salonunu görmeye gittik Yıldırım Bey'le. Otelden ısrar ettiler "Burada iftar yapın" diye, Yıldırım Bey oruçlu... Saat 22.00 oldu. Eve gittim. CNNTürk'ü açtım. Ahmet Hakan'ın hint keneviriyle ilgili programını izlerken çok sinirlendim. Halk Tv'ye bağlandım. Hayri Kozakçıoğlu'nun esrarengiz ölümünü, Doğu'daki uyuşturucu trafiğinin nasıl döndüğünü anlattım. Yayın bittikten sonra Halk Tv spikeri Lale'yle telefonda konuşurken garaj kapısı çaldı. Bahçeden duydum. "Kim o?" dedim. "İfadenizi almak üzere geldik" dediler. Birden SIM kartım hata verdi. Bilgisayara gittim, internet yok. "Sanırım gözaltına alınıyorum. Kapıda jammer var. İletişim zorluğu yaşıyorum" diye Lale'ye mesaj attım. Gitmedi. Telefonu kapatıp açtım. Lale'den "Aaa" diye bir mesaj geldi. Daha sonra kapıda şık giyimli 50 yaşlarında bir adam gördüm. "Bizimle geliyorsunuz" dedi. Gözaltına alınmaya o kadar hazırım ki; "Tamam" diyerek arabaya bindim. Telefonumu aldılar. Kapıyı zorladım, çocuk kilidi var... Hiçbir şey söylemediler. Orman yolunda ilerlemeye başladık. "Polis de olmayabilir" diye acayip bir paranoyaya girdim. Ertesi gün gittiğimde gördüm, o yol bir buçuk saat sürüyormuş. O parkurda sadece 2 tane mobese kamerası var. Pirinçli Köyü'nden geçtik. Bir villaya geldik.
'Gittiğim barları bile kaydetmişler'
Ev görünce neler hissettiniz?
En azından evde işkence yapamazlar, kan lekesi kalır diye düşündüm. O anda çok hızlı düşünüyorsunuz. Eve girince telsizleri ve silahları olmadığını fark ettim.
- Evde neler yaşandı?
İşkence ve taciz asla olmadı. Bütün seyahatlerimi, okuduğum okulları anlatmaya başladılar. Akşamları gittiğim barı söylediler. MİT ya da kontrgerilla diye düşündüm. Örgüt olmadığını anladım. Örgüt öyle davranmaz.
"Neden beni aldınız?" diye soruyorum. "Senin renkli bir hayatın var, neden oralarda takılmıyorsun da gidip Gezi'nin revirinde çalışıyorsun?" diye sordular. "Neden insanları evine aldın?" dediler. Güneş doğarken çıktık. Benim eve doğru gitmeye başladık. "Evde olmadığım fark edildiyse polis gelmiştir, bunları yakalarlar" diye düşünmeye başladım. Gelince bir de baktım ki polis falan yok. Bilgisayarı açtım, baktım ki ortalık ayağa kalkmış. "Evimde güvendeyim" diye tweet attım. İşin garip tarafı, ortalık bu kadar ayağa kalkmışken, polis ne benim Sarıyer'deki evime, ne de Taksim'deki evime uğramıyor. Böyle bir şey olabilir mi? Orada benim soru işaretlerim polise kaydı. Daha sonra Tarabya Oteli'ne kayıtları almaya gittiğimizde öğreniyorum ki; otelin dışında kayıt alan hiçbir kamera yok. Hepsi iç mekan. Daha önce otelin karşısında bir kamera varmış, o da otel açılmadan kaldırtılmış. Otel Başbakan'ın damadının olduğu için artık nasıl bir amaç güdüldü bilemiyorum. Ben o gün Lale'yle konuşmuyor olsaydım, bugün belki de bu sohbeti yapamayacaktık.
- Alıkonulduğunuz 11 saat içinde aklınızda ne vardı?
Benim başıma bir şey gelirse, zaten bu süreçte çok öndeyim, benim yüzümden çatışma çıkacak, insanlar vurulacak, gözü çıkacak diye düşündüm. Bence kaçırıldığım an olay bu kadar patlayınca beni bıraktılar. Alınmayı gerçekten bekliyordum.
Not: Nazi (Hitlerin partisi, Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi (Almanca: Nationalsozialistische Deutsche Arbeiterpartei), Weimar Cumhuriyeti Döneminde kurulmuş bir Alman siyasî partisiydi. Yirminci yüzyılın ilk yarısında Alman siyasetinde önemli bir yere sahip olmuş partinin programı ve ideolojisi (nasyonal sosyalizm) radikal antisemitizm ve etnik milliyetçiliğe dayanan anti-Marksist bir görüşteydi. 1921 senesinden itibaren parti başkanlığını sürdürmüş Adolf Hitler'in 1933 senesinde şansölye olmasının ardından 1945 senesine kadar Nasyonal Sosyalizm Döneminde Almanya'nın tek yasal partisi olmuştur. Kısaca Nazi Partisi olarak bilinir.)
Naziler veya parti mensupları, kollarına taktıkları kolluklarla istedikleri eve girebilir istedikleri kişileri belirsiz yerlere götürebilirdi. Onların hikmetini kimse sorgulayamazdı.
Barbaros Şansal'ın başına gelen aynı olaydır. Ne mit ne polis bir hukuk devletinde birini alarak karakol veya herhangi bir emniyet noktası dışında belirsiz yerlere götürüp sorgulayamaz. Onu götürenler AKP nin nazi birlikleridir.
NAZİ DÖNEMİ BAŞLAMIŞTIR.
Stalker -- 03.09.2013 - 08:37
Rahatsız da olmam umurumda da olmaz şıkkı , ha güzel ve bakılası kadın vücudu parçalarına da utanmadan bakarım . Bakışlarımla rahatsız edersem de özür dilerim icabında .
NiLLL -- 18.07.2014 - 07:50
bireyin özgürlüğü , başka bireylerin ozgurluğünü ihlal etmediği sürece sonuna kadar kullanılmalı