Yeni Sonsuz Us
Sayfalar: 1 - 2 - 3 - 4 - 5 - 6 - 7 - 8 - 9 - 10 - 11 - 12 - 13 - 14 - 15 - 16 - 17 - 18 - 19 - 20 - 21 -

Aşk'a diyalektik bir yorum

delete

Aşk’a diyalektik bir yorum

Çalışma masamda bir işle uğraş halindeyken birdenbire aşk konusunda fikirler akmaya başladı zihnimden. Ben de hemen elime bir kâğıt alıp o anda zihnimden neler geçtiyse birkaç cümlecikle -sonra tekrardan geri dönmek koşuluyla- özetlemeye çalıştım. Kâğıda yazdıklarımı aynen aktarıyorum:

“Aşk denilen şey, aslında gördüğümüz şeylerin, bilincimize o ilk görünen halleriyle yerleşmesi ve bu şeylerin zamanla orada katılaşmasıyla olgunlaşan/gelişen bir şey değil mi?”

Gerçekten de ben aşk’ı, insanın bilincine yerleşen şeylerin, orada “donmuş” halde yer etmesiyle gelişen ve tek varlık sebebini de buna borçlu olan bir şey olduğunu düşünüyorum.
Aşk, hiçbir şekilde değişimden hoşlanmaz. O, donmuş bir dünyaya, değişimin olmadığı bir yere aittir. Bu yönüyle idealist felsefeyle aynı kaynaktan beslenir.
Bizler hep “ilk görüşte aşk” denilen şeyleri, işte bu zihinsel fotoğraf çekmeler sonucunda ve bu fotoğrafı zamanla eskimeye yüz tutmaya bırakmak suretiyle, bilinçlerimizde, adeta en değerli şeylerin saklandığı bir çekmece içinde, değişimden olabildiğince uzaklaştırarak bizzat kendimiz oluşturmuş olmuyor muyuz?

“..Aşk, ulaşamayacağın birini abartarak, onun kafandaki ideal kişi olduğunu sanarak, tutkuyla bağlanmaktır. Aradaki engeller ne kadar artarsa bu yanılsama o kadar tutkulu olacaktır..”
[Ahmet Ümit, Patasana]

Aşk’a hayat vermek ile hayatın tek gerçeği olan değişimin kendisine direnmek birbirine ters işleyen süreçler gibi geliyor bana. Tam tersi olması daha “sağlıklı” olurdu sanki.
Neden aşk’ı hayatın akışından kaçırmak, onu değişimden uzak tutmak gibi bir tavır içersindeyiz?
“Zamanla aşk biter” ya da bir ara bestseller listelerinden inmeyen şu Aşkın Ömrü Üç Yıldır romanındaki gibi, aşkın zamanla niye bitiyor olması sorusuna cevabımız tam da bu yazıda vurgulamak istediğimiz şey, yani değişim!
Evet, anahtar kelime: Değişim!
Bizler aşk’ı değişimin dışında tuttuğumuz için ya da onu hep bu şekliyle bilinçlerimizde kurguladığımız için, o’nun zamanla eski alevini kaybetmiş olmasına; hayal kırıklıkları, üzüntü, ağlama, sızlanma vs. ile tepki gösteriyoruz. Son derece doğal olan bir şeye karşı bu direnç diye?

“Her şey değişir ve değişmeyen tek şey değişimin kendisidir.”

Bu söz hayatımızın bir düsturu olmalı bence.
Her şeyi -ve aşkı da tabi- değişimin mantığı içerisinde anlamaya, kavramaya çalışmak daha mantıklı gibi değil mi?
“Şeyler”in değişmezliğinde ısrarcı olmak, onları bilinçlerimize ilk yansıdıkları halleriyle yerleştirmek bizleri puta tapınmacılığa kadar götürebilir.
Felsefede bir şeyi tanımlamak, onu diğerlerinden ayırmak suretiyle ona bir sınır çizmektir. Bir başka ifadeyle bu aslında bir “dondurma/sabitleme” faaliyetidir. Tapınmacılığın, inançların vs. kökeninde de bu temel şey yatıyor.
Aslında aşk, bir yönüyle tapınmacılık değil mi?

Aşk, bıkmadan usanmadan mantığın şu ilkesiyle hareket eder: A=A.
Oysa diyalektik mantık, hiçbir şeyin değişimin dışında kalamayacağı temelinden hareketle A=B der ve meseleyi “evrensel bir zorunluluğa” bağlar.
Heraklietos’un çok sevdiğim şu sözlerini burada bir kez daha anmak istiyorum:

“Evrensel akış evrensel bir zorunluluğa uyar. Evrensel olanı izlemek gerekir. İnsan olmak durmadan değişen bir gerçekliğin içinde olmaktır.
Aynı ırmağa girenler her an yeni bir suda yıkanırlar. Bir ırmağa gireriz ve girmeyiz, az önce girdiğimiz ırmak o ırmak değildir, biz de az önceki biz değiliz. ‘Güneş her gün yenilenir.’ Güneş her zaman, her an yenidir, sonsuz olarak yenidir. İçinde bulunduğumuz akış karşıtlıklarla gerçekleşir. Karşıtlar uyuşurlar, uyumsuzluk en güzel uyumu yaratır: oluş tümüyle bir kavgadır.”

Bizim dışımızdaki bir “algı nesnesi” olarak bizde uyandırdığı bir “hissiyat” ise aşk, o halde evrensel bir zorunluluğun içinde akıp gitmekte olan algı nesnelerinin değişmesini ve bununla beraber, tabii olarak, o algı nesnelerinin bizde uyandırdığı hissiyatın da değişmesi doğal değil mi?

21.04.2011


Doğal tabii de, bunu gel de

Nibelunga -- 24.04.2011 - 21:30

Doğal tabii de, bunu gel de maşuğa anlat. Aşk değişir elbette. İlk zamanlarda rüyalarına girdiğimiz adamın, artık korkulu rüyası olmaya başlamışsak tabii ki aşk olduğu gibi kalır diyemeyiz. Bence değişmesi değil, değişimin hangi yönde olduğu önemli. Olumlu ise iyi de, tersi olursa?!


Değişimden kasıt nedir?

Toruk Makto -- 24.04.2011 - 23:13

Değişimden kasıt nedir? Aşk ve sevgi sözcüklerini biz üretiyor olabilir miyiz? O ilk başlardaki heyecanı kaybetmiş olansevgiye sevgi, diğerine de aşk diyoruz. Sonra aşk bitti deyip yeni bir aşkın peşine düşüyoruz. Buna da değişim diyoruz. Heyecanlı olan, tutkulu olan aşk, diğeri sevgi. O halde aşk sevgiden daha yüce bir şeydir. Ya onu yaşatmak için elimizden gelen çabayı göstermeliyizdir, ya da yeni bir aşka yelken açmalıyızdır. Bu ne berbat bir algılamadır. Hatta dilim varmıyor ama ne iğrençtir. Size deli gibi aşık olan bir kadın ya da erkek üç ay sonra heyecanı bittiğinde şöyle der; Sana aşık olup olmadığımı bilmiyorum. Sana aşık oldum diyemem, olmadım da diyemem. Ama şu anda aşık olmadığımı biliyorum, ve aşk herşeyden öndedir benim için. O nedenle seni terk ediyorum. Seni lanet olası, iğrenç algılarınla seni başbaşa bırakıyorum deyip söylenebilecek en sert sözler eşliğinde uğurlamak geliyor insanın içinden. Buna değişim diyenleri de aynı sertlikte kınamak geliyor... Sevmeyi bilmeyenlerin eline verilmiş pahalı bir oyuncaktan başka bir şey değildir aşk...


Guzeldir...

G Milat -- 25.04.2011 - 05:25

Bir gun, bir saat, bir saniye bile surse ask guzeldir. Degisimin kacinilmazligi bile aski cirkinlestirmeye yetmez. Taraflar birbirlerinden bikabilirler, birbirlerini anlayamayabilirler zamanla, birbirlerinden nefret bile edebilirler; bunlarin hic birisi muhim degil. Onemli olan asktan biktiginiz anda geldiginiz noktadir ki bence o nokta sizin acinasi bir yere geldiginize isaret eder.

Ask her daim, her yasta, her an g u z e l d i r :)

*G Milat*


A dan sonra B gelir en

Misafir -- 25.04.2011 - 05:43

A dan sonra B gelir en sonunda Z gelir.


İlişkilerde işin içine

Masal -- 03.05.2011 - 13:00

İlişkilerde işin içine neden romantizm ve aşk katmak zorunda kalıyoruz ? Neden insanoğlu bu bahaneye, yani ''aşk'' ve ''duygusallık-romantizm'' bahanesine tutunmaya bu kadar meğilli..?


İnsan olduğu için olabilir mi?

Toruk Makto -- 03.05.2011 - 23:20

Peki neden öyle olmasın? Aşk, duygusallık ve romantizm neden bahane olsun? Neyin bahanesi? Ne anlatmaya çalıştığını anlayamadım!


Aşk ne yapabildiğin

HoLa -- 03.05.2011 - 23:50



Aşk ne yapabildiğin değil, ne yapamadığın ya da artık ne yapamadığındır.

Madem diyalektik, öyleyse diyalektik.

Sanatçının sanat aşkı, sanatçının değil sanatı seven ama yapamayanın dile getirdiğidir. Aslında onun aşkıdır.

Meslek aşkı keza...

...mesleğime aşığım demez kimse.

Mesleğime aşıktım der...belli ki artık yapmıyor ya da yapamıyor...yapamamıştır.

Birisinin, zaten beraber olduğu birisi için "aşığım ona" demesinin altında illa bir çapanoğlu vardır.

Siz hiç zaten birlikte olan bir çift için aşk nameleri, romanları, hikayeleri anlatıldığını duydunuz mu? Ya hiç kavuşamamıştır ya da kavuşmak için sürekli patinaj halindedir.

Tırmalarsan aşk olur...



"Aşk olmazdan yana

Toruk Makto -- 04.05.2011 - 12:21

"Aşk olmazdan yana ilerler." Bu doğru ama olmaza gereksinimi yoktur. Olmaz olmazsa aşk olmaz demek yanlıştır...


doğamız gereği desem.. :)

gencer -- 04.05.2011 - 20:12

doğamız gereği desem.. :)


Ask degismez. Degisirse

Neva -- 09.05.2011 - 08:26



Ask degismez. Degisirse evrensel olmaz. Degisen sadece insanlarin hissiyat yogunlugudur, ya sevgiye donusur olgunlasir veya bitisle sonuclanir.

Degismeyen tek gercek ise, insanoglunun ask'a asik olusudur.


Merhaba sayın Neva. şu

gencer -- 09.05.2011 - 19:09

Merhaba sayın Neva. şu yorumumuza harfiyen katılıyorum: "Degisen sadece insanlarin hissiyat yogunlugudur."
ben de makalemde tam da buna değinmek istemiştim aslında. tabi bu görüşümü temellendirirken "madde" ve onun olmazsa olmaz bir başka yüzü olan "hareket" ekseninden yola çıkarak, dilimin döndüğünce konuya materyalist bir taraftan yaklaşmaya çalıştım.
insanların değişen hissiyatını, bilhassa onların sürekli değişen varlıklar olmasına ve bu yüzden de değişen "şey"ler karşısında o "şey"ler hakkında bizde uyanan hissiyatın da doğal olarak değişebileceğine vurgu yapmak istedim. :)

Sonsuz Us yorumlar yükleniyor...


Yeni Sonsuz Us
Sayfalar: 1 - 2 - 3 - 4 - 5 - 6 - 7 - 8 - 9 - 10 - 11 - 12 - 13 - 14 - 15 - 16 - 17 - 18 - 19 - 20 - 21 -