arabesk müzik tarzı toplumun varoş/alt kesmine mi hizmet etmekte? bir varoş müziği midir gerçekten? şayet böyleyse bu müzik tarzının bu kesme aktardıkları ne olabilir? bu müzik tarzı tükenmişlikten beslenen kaderci bir içeriğe sahip olması bir neden olarak görülebilir mi?
ferdi,müslüm orhan.....hangi kültürden beslenmekteler?
toplumda bu müziğe tapanlarıyla nefret edenleri arasındaki bu uçurum olduğunu sezinleyebilmek güç değil, peki bir uçurumun nedenleri neler olabilir? müzik evrensel olduğu kadar yerel düzeyde toplumsal yaşamın kalıplarını ,toplulukların ruh halini, sınıfsal ayrımlarını da sunabilecek güçte midir?
Gamaro -- 29.07.2010 - 12:08
Üniversite yıllarımı ve politik/deneysel müzik tartışmalarımızı hatırladım bir an.. Çok güzel bir konu açmışsınız marmaramus, elinize sağlık.
xenix -- 29.07.2010 - 18:34
Acıdan beslenen, devamlı şikayet halinde olan, halinden memnun olmayan, suçu hep başkalarına, kaderine, tanrıya, yönetime, ideolojilere atan, ailesinden, komşusundan, insanlardan memnun olmayan ve bu şekilde yaşayan insanların en büyük sebebi bundan enerji almalarıdır. Bu enerji alımı öyle bir noktaya gelir ki artık bu şekilde yaşamaya başlar insan farkında bile olmadan.
Üstelik bulaşıcıdır. İki komşu kadın bir araya geldiğinde biri moral olarak iyi diğeri ise dertlerinden muzdarip bir şekilde bahsetmeye başladığında ilk kadında bir müddet sonra moralini kaybedip kendi dertlerini şikayetlerini sıralamaya başlayacaktır. İkisi de birbirinden enerji çalmaya başlayacaklardır.
Bu müzik türü de yaşlısından gencine, zengininden fakirine aynı şekilde hitap ediyor.
"Bu dünyada kimseye aklı yetersiz gelmez, talihi yeterli gelmez."
xenix
marmaramus -- 29.07.2010 - 20:15
kaderci bir anlayışla, çözümsüzlüğe, bahtsızlığa, acıya, kedere dem vuran arabesk müzik, bu bağlamıyla sanırım folklorik birçok öge taşıyor,kırsalda sazla yakılan ağıtları türküleri arabesk müziğin bu elem dolu sözleriyle bir temas kurabilmek sanırım mümkün, aynı zamanda kullanılan enstrümanlara bakıldığında keman piyano ise kent müziğinin elemanları... bir bütünleşme söz konusu arabesk müzikte; kent ile kırın bileşimi....
arabesk müzik zannımca 60 sonrası kırsaldan kente göç eden ve kır yaşamını sürdüremeyen varoşların sahip oldukları köylü kültürünün içine nufuz edip yayılan kent müziği ile köylü müziğini birleştiren eklektik bir müzik türü... kentte yaşayan kırsaldaki kesim, ne köy yaşantısını devam ettirerek folklorik unsurları kente taşıyabiliyor ne de kent yaşamının kendisine yabancı müziğine kendine adapte edebiliyor, örneklersek ne bağlamasını çalabildi ne de keman sesine kendini alıştırabildi kentli varoşlar,üstelik birlikte yaşadığı farklı unsurlarla ( lazı- kürd -türk ) anlaşabilmenin ortak bir beğeni alanıyla aynı potada yoğrulabilmenin imkanları da sınırlıydı, sonucunda her bağlamda yepyeni bir kültürü yarattı tüm bu sorunlar...bu kültürün ögelerinden biri de arabesk müzik...bu müziğin türkiye'de belli bir dönem furya halinde yayılması bir tesadüften öte ülkemdeki farklı kültürlerin varoşta birbirini beslemesi sonucunda ortaya cıkmasından kaynaklı sanırım...
ancak yıllar ilerledikçe doğuşu sonrasında kent yaşamına uyum süreciyle birlikte arabesk müzikte ortadan kalktı-kalkmak üzere...bugün ne ferdi, ne müslüm'ün o melodramik jiletlenesi parçaları dinleniyor, cünkü varoşlar geçen yıllarla birlikte yabancılaştığı kentli yaşama ayak uydurmaya başladı ve kent yaşamına ayak uyduran varoşların isteklerine paralel arabesk parçaların coğunun coverları yapılmaya başlandı, yeniden yorumlanarak pop'a ya da rock müziğe adapte edilmeye başlandı, kentli yaşama adaptasyon sürecinde kitlelere seslenmekte-tutunabilmekteki tek cıkar yolu buydu cünkü...
angelyasam -- 30.07.2010 - 02:45
Sanki diğerleri farksız..... :)
Toruk Makto -- 30.07.2010 - 03:44
Sunabilecek güçtedir.
Uçurumun nedenleri, sınıfsal ayrımların nedenleriyle hemen hemen aynı. İnsani olarak üst sınıftan insanlar da aşk acısı çekip "zalim" sevgilileri tarafından süründürülürler. Nakit sorunu hariç diğer konularda benzerdirler. Buna rağmen üst sınıftan birisnin arabesk dinediği az görülür. Çünkü müziğin kendisiyle ilgili bir beğenmeden/beğenmemeden ziyade müziği dinleyen kesimi beğenip/beğenmeme meselesi vardır...
marmaramus -- 01.08.2010 - 11:52
diğer müzik türlerini mi kastettiniz sayın angelyaşam?
zensen -- 13.11.2011 - 16:30
arabesk;
sadece müzik türü değildir.arabesk bir yaşam biçimidir.
bizde de,batıda da,hıristiyan kültüründe de,doğulu kültür dünyalarında da hayata belirli bir bakış biçiminin dile getirildiği "motiftir".
ortaçağın karanlık dünyasında,açlık kıtlık ve veba salgınlarının kol gezdiği sıkıntılı günlerde batılı insanın inşa ettiği katedrallerin süslemelerinde de "arabesk"vardır.
aynı çaresizliği,değişik ve yeni sözlere dönüştürememenin neden olduğu acizliği dile getiren arabesk süslemeler vardır.
yani arabesk,yinelemecilik,tekrarcılık,çaresizlik ve değişmezliğin motifidir.
sound olarak arabesk'i ele alırsak,kimimiz için düşük beğeni örneği,kimimiz için hayatın dış gerçekliğini farketmemizi önlemeye çalışan "bilinç endüstrisinin"yeni araçlarından biri...
arabesk lümpen kültür olarak geçiştirilemez ancak kültürel bir semptomdur da.
insanın hayata dair umut ve beklentilerini,arzularını hayallerini ifade etmekte kullandığı müziksel söylem biçimleri o insanın edindiği felsefeyle orantılı.
işte tam bu noktada arabesk'in de maddi yapının bir ürünü olduğunu söylemek zorundayız.
tabii iyice açmak gerekir.şimdilik bu kadar yazalım :)
HoLa -- 13.11.2011 - 17:55
Arabesk mimari ya da motif var olmasına da...
"Arabesk Müzik" adı altında piyasaya sürülen yapıtlara baktığımız zaman öncelikle oldukça basit bir melodilerden oluşan yapıtlar görmekteyiz.
Üzerine yazılan güfteler ise, kolayca akılda kalan, bilindik ve beylik sözlerden ihtiva...
...bezgin, bıkkın, tembel, yol yordam bilgisinden mahrum ve de çaresiz kalmış kişilerin yaşamlarından alınan kesitlere hitap eden ifadeler var.
Arabesk müziğin kendine bu denli yer bulan topluluklara baktığımızda bu çaresizlikler ve bezginlikler anında ortak paydada birleşmekteler.
Bir sıpanın bile kolayca ezberleyebileceği melodiler, sözler ile bu uyuşuk ve çaresizliği kendinden menkul kalabalıklar birbirleri ile kolaylıkla bağlantı kurmaktalar.
Enstrumanların çalma şekli ise ayrı bir ayağı oluşturmakta...
"Gliss" ya da "Glissando" adı verilen çalma tekniği ile enstrumanlardan çıkan sesler daha bir ezilmekte, tınılar daha bir yayvan hale gelmekte. Bu teknikle çalınan bir keman, ud ya da piyanodan çıkan sesler daha bir ezgiseldir. Bu tekniği google ya da youtube aramasında bulabilir, demek istediğim konusunda bilgi sahibi olabilirsiniz. Yazarak zor anlatılmakta...ancak bazı gitaristlerin parmaklarına taktıkları sert ve silindirik bir aparatı kullanarak gitar çaldıkları zaman çıkan melodiler de bu teknikle özdeş tınılar yaratır.(bazılarında gitar kanun gibi kucaklarındadır)
Genel olarak aklı, zekası ve yaşam biçimi sağlıklı...özgür, öğretim ve eğitimi sorunsuz olanın, yol yordam bilerek kendi hayatında kendi başının çaresine bakabilenin dönüp de arabesk müzik denilen bu ucube yapıtlara bulaşmamasının nedeni de budur zaten.
zensen -- 14.11.2011 - 18:48
sn hola,
tespitleriniz doğru fakat eklemek istediklerim var:
toplumun değişik kesimleri ile bu kesimlerin yeğlediği müzikler arasındaki fark,bugün için,söz konusu demokratik paylaşımın kendi içinde görülüyor.değişik kesimler arabeski dinliyor.
ne var ki "işleri iyice olanlar"ile,"işleri ters gidenler"arasında,arabesk türünün kendi içinde bir farklılaşma görülüyor.
dış ülkelerden "türkiye'nin sesi"radyosuna gelen istek mektuplarının içerik çözümlemesine dayanan bir araştırma böyle bir varsayımı doğruluyor.dörtbin kadar mektuptaki isteklerin dökümü yapıldığında birincilerin gencebay'dan,ikincilerin ise ferdi tayfur'dan daha çok hoşlandıkları anlaşılıyor.
ikisi arasındaki fark,gencebay'ın daha bir "resmi terbiye"içinde ferdi tayfur'un ise daha bir "sokaktan"çıkıp gelen bir türde olması gibi görünüyor.
yabancı ülkelerdeki ya da ülkemizdeki insanlarımızın hayat karşısında,hayatın güçlükleri karşısında bu müziklerde birşey aradıkları belli.hayatın sorunları karşısında kendilerini çok fazla güçsüz hissedenler gencebay'ı da aşıp ferdi tayfur'un müziğine yöneliyor.
bütün iş,yaban ellere düşmüş hepimizin kendi yaşamımızın felsefesini yapabileceğimiz duruma gelmemiz...bunun içinde hayatı "dolaylı"yaşayabilmek gerekiyor.
ayrıca teknik gelişmelerin yaşandığı,hayatın maddi sorunlarının çözümlendiği gelişmiş ülkelerde de arabesk görülebilmekte.bunun sebebini de sonra yazalım sn hola :)
HoLa -- 15.11.2011 - 15:39
Gelişmiş ülkelerde de arabesk var elbette. Ancak oldukça minör bir kesime hitap etmekte. Bugün Serdar Ortaç, Demet Akalın, hatta Tarkan ın şarkıları da arabesktir...tek farkı içindeki soundların daha batı kökenli olmaları.
Ağdalı güney müziği...çoğumuzun country diye adlandırdığı melodiler ve sözlerden ihtiva şarkıların arabeskten hiç bir farkları yok.
Arabeskin şekil değiştirmiş halleri olan Tarkan, Serdar Ortaç ya da ne bileyim bir alay dımtıstak şarkıcı yellozunun söyledikleri misali...
Bu durum rock and roll un temelinde yatanın country müzik olmasından farksızdır.
Diğer bir deyişle Arabesk aslında sanat müziğinden fışkırır. Bayağılaşmış halidir yani. Bugün Türk popu dediğimiz de zaten arabeskten fışkırma.
Eğer anadolu ezgileri temeline dayalı bir yeni müzik füzyonu olursa...ki daha olmadı (Neden bilmiyorum ama sanki bunu Erkan Oğur yapacakmış ya da yapabilirmiş gibi gelmektebana) (bu arada belirteyim, gitarı elektro saz gibi çalıp fışkırtılan anadolu rock zırvasını saymıyorum bile) ileride kaliteli yapıtlar beeeeelki dinleriz.
Yabancı -- 15.11.2011 - 15:47
Arabesk müzik ve sisli bir hava birbirine çok benzer.
Yabancı -- 15.11.2011 - 15:54
Anadolu ezgilerini yeni bir form ve yorumla ferahlatan adam Erkan Oğur dur. Bunu yapabiliyor. Sololarının çoğunda bunu yansıtır. Onun sololarını dinlediğimde geleneğin sisli puslu aktarımından öte bir üretimi hissedebiliyorum.
Ne arabesk var ne yozlaşmış Türkü ne de popüler zırvalık kokuyor. Ne metalik bir soğukluk ne histerik bir duygu patlaması ne de cazır cuzur zıpırlık. :)
oik0s -- 15.11.2011 - 18:46
Arabesk müziği sevmem, nedeni aynı tınılarla, aynı acılı adananın tekrar tekrar pişirilip önümüze sunulmasıdır.
Hola'nın dediği gibi pop veya rock müzik de bu arabesk ezgi ve sözlerle doludur. Mesela son günlerin yeni sesi MODEL şarkıları tamamen arabesktir.
Türk hafif müziğinin arabeskten uzaklaştığı tek dönem ARANJMAN dönemidir. (Yabancı menşeli parçanın türkçe sözlerle yorumlanması)
zensen -- 15.11.2011 - 18:53
sn hola,
"""Gelişmiş ülkelerde de arabesk var elbette. Ancak oldukça minör bir kesime hitap etmekte."""
ileri,sanayileşmiş ülkelerde yaşayan insanlar,"insan"ın birey olarak kendi yaşamına kendisinin biçim verebilme olanaklarından,bolluk içinde yaşadıkları halde,tecrit ediliyorlar.zengini içinde bu böyle,işçisi emekçisi içinde..
işlikler,üretim süreçleri nasıl binbir bölüme ayrılmış,basitleştirilmiş işlemlerle parçalanmışsa,üretimde çalışan insanın da ne ürettiğini,nasıl ürettiğini anlaması,yaptığı işin bütünlüğünü kavraması olanaksızlaşmış bulunuyor.işiliklerin dışındaki hayatı da böyle.çalışma dışı saatlerinde de,tv başındayken de.
bölük pörçük yaşamaktadır;baba olarak başka türlü değerlere bağlıdır,koca olarak başka,zenci olarak başka,mühendis olarak başka,seçmen üyesi olarak başka,kurul üyesi olarak başka...
toplumsal yaşam gitgide rasyonelleştirilmekte,gitgide uzaktan yönetilen kurumsal düzenlemelerin eline bırakılmaktadır.
en yukarıdaki insanda,en altta ki insanda,modern toplum sisteminin "canavarlaşan"bu yeni yüzü karşısında,ya james bond ookuyarak kendine tapınmakta,ya kubrick'in uzay macerasındaki gibi,kendi kaderini sisteme(tanrıya) terkederek yeniden ana rahmine dönme felsefesine yönelmekte ya da şiddetin ve ölümün yüceltildiği romanlara,filmlere merak sarmaktadır...arabesk motiftir bu.
zensen -- 15.11.2011 - 19:07
sevgili oikos
ben de pek sevdiğimi söyleyemem bu müzik türünü."kurtulmak gerekli"diyorum ben de.fakat arabesk'ten kurtulmak hayatın maddi koşullarını değiştirmekten geçer.
yabancı'nın yazdıkları da çok doğru.
türk toplumu'nda arabesk kültür'ün oluşumunu can dündar'ın aynalar-ibrahim tatlıses belgeselinde çok net izleyebilirsiniz.
sunan can dündar'dır fakat kamera arkası sevgili hocam ünsal oskay'dır.
hem gündemle de alakalı...güneydoğu'da ki feodal yapı ve kente göç sürecinde uyumlanma sorunu yaşayan aileler,
şehirlerde birkaç kuşak ayrı ayrı oluşan arabesk kültür...güneydoğu'da ağa'dan kurtulup ta batı'ya gelen insanlarımızın büyük şehirlerde de "ağaların sadece kılık kıyafeti değişik buralarda"şeklinde serzenişleri...
izlemeye değer.
https://www.facebook.com/photo.php?v=136397779763821
bwallace4ever -- 15.11.2011 - 19:36
Yav herkeste bir başkaldırı var arabeske anlamış değilim. Arabesk yavşaklığını duyup da coşan sizler için murat boz da serdar ortaç da ne güzel aklanır değil mi. Bu tipleri Orhan Gencabayla da İbrahim Tatlısesle de karıştırmayalım lütfen. Hatta Kibariyeyle bile.
Arabesk bir insan edimi ve ifadesidir. Sabah jazz dinlerken pekala akşam arabesk dinleyip rakımı da içerim.Bu yüzden hem jazz'ı yapan hem arabeski yapana bakıcaksın adam gibi yapmışlar mı diye.
Kurtulmak gerekli denmiş, maddi koşular düzeltilmeden arabesk de yok olmaz denmiş.
Alt tabaka veya üst tabakaya ait olsun, siz nasıl kültürel bir ifadeyi hiyerarşide altlarda görebiliyorsunuz. Ya da asıl soru şu kültürel edimlerde nasıl bir hiyerarşi görebiliyorsunuz.
Toplu halde zırvalamışsınız.
HoLa -- 15.11.2011 - 21:06
Şimdi o tavsiye ettiğiniz videoyu izledim.
İbraaam Tatlıses i İbraaam Tatlıses yapan ne Yılmaz Güney in otomobilinin arkasından koşmaktır...
...ne de onu örnek almaktır.
Hikaye.
İbraaam ı İbraaam yapan, sokakta gördüğün kişilerdir. Yani bunun ürettiği müziğin peşinde koşandır.
Bu adam kadınları dövüyor...bacaklarına sıktırıyor...adam tutup tehdit ettiriyor...
...kadınlar matinesi FULL.
Bu adam çete kuruyor, hakaret ediyor, tehditler savuruyor...
...hastane önü FULL.
Aslında özetle demem o ki...
...Arabesk eşşek ya da ne bile sıpa ya da öküz müziğidir.
O da bizde ziyadesiylen boldir, çok da wardir.
Hüseyin AKTAŞ -- 16.11.2011 - 00:52
Arabeski eleştiren arkadaşlar "blues" ve "caz" için ne düşünüyorlar?
Sanırım bir çoğunuz "aaa, blues ve caz başkadır ama" diyecektir...
Kırk yıldır bağlama çalarım. Yanı sıra flüt ve bir kaç müzik aleti denediğim de oldu. "Birini çalanın hepsini çalabileceğini" anladıktan sonra, bağlamada karar kılıp orada eyleşiyorum...
Geçenlerde satranç öğrencilerimin annelerinin ısrarı ile bağlama kursuna da başladım ve öğrencilerimin anneleri, gençliğinde içinde ukde olarak kalmış bağlamayı üç seanslık ders sonunda çalmaya başladılar. Ben türkü söylemeyi bilen birine bir hafta içinde bağlama çalmayı öğretirim.
Söylemek istediğim şu ki; ben müzik ile kendini ifade etmenin ne demek olduğunu bilirim. Bağlamayı "ağlatacak, güldürecek, oynatacak ve uyutacak" denli çalarım...
Bunca yıldır arabeskin eleştirilerinde gördüğüm en dişe dokunur eleştiri, "bu müziğin çok sesli olmadığı" eleştirisidir. Ancak çok sesli müzik nedir derseniz o iş de karışık. Bizimkilerin çok seslilik anlayışı da arabesk aslında; çok sesli ile çok enstrümanlı birbirine karıştırılır... Yani onlara göre kavalı ile koyunları yöneten çobanın müziği çok sesli değildir. Ama bana göre çok seslidir...
Başka ne var bu müziğin eleştirisinde?
- Kaderci...
E, seninki materyalist mi?
Başka?
- Ağlıyor...
Seninki anti-deprasan mı içiriyor?
Başka?
- Vıcık vıcık böğürüyor...
Seninkiler arya yaparken ne yapıyor?
Başka?
- İnsanları umutsuzluğa sevk ediyor...
Seninki insanların tüm özlemlerini, umutlarını evine ve eline teslim mi ediyor?
İşin özü; arabeski eleştirenler, arabeski doğuran koşullar ile -ki bunlar yoksulluk, işsizlik, açlık, kimsesizlik, eğitimsizlik olarak sayılabilir- en kötü koşulda bile kendisini ifade edebilmeyi birbirine karıştırıyorlar. Ne mutlu ki o insana bir şekilde acısını seslendirme yolunu bulmuş. Bunun yerine gaspa yönelebilirdi. Senin malına göz dikebilirdi. Hırsızlık yapabilirdi. Bunları yapayım derken cinayet işleyebilirdi. Kaldı ki arabeskin doğduğu yaşam alanlarından bunlar da doğmaktadır aynı zamanda. Ama bizim adam ne yapmış? Şarkı söylemiş, türkü söylemiş, yaşadığını müziğe çevirmiş...
Padişah uşağına sormuş; Tavuğun en tatlı yeri neresidir?
"Kanadıdır efendim" demiş... Çünkü zavallı adam yaşamı boyunca tavuğun kanadından başka bir yerini görmemiş ki bir başka yerinin daha tatlı ya da tatsız olduğunu bilsin... (Gerçi şimdilerde kanat tavuğun en pahalı yeri ama o zamanlar kanat kısımları değersiz görüldüğü için uşaklara verilirmiş.)
Marks ne demiş; "İnsanlar yaşadıkları gibi düşünür"...
İnsanlar yaşadıkları gibi müzik yapar!
Sen şimdi arabeski eleştirirken onların yaşadıkları dünyadaki, yoksulluk, işsizlik, açlık, kimsesizlik, eğitimsizlik ile malül olan yaşama ne diyorsun?
"Batsın bu dünya" demez misin?
Dersin.
E o da onu demiş işte; "batsın bu dünya / bitsin bu rüya"
Hakikaten ne demişti Orhan Gencebay;
"Yazıklar olsun, yazıklar olsun
Kaderin böylesine, yazıklar olsun
Herşey karanlık, nerde insanlık
Kula kulluk edene yazıklar olsun.
Batsın bu dünya, bitsin bu rüya
Ağlatıp da gülene, yazıklar olsun
Dolmamış çileler, yaşanmamış dertler
Hasret çeken gönül, benim mi olsun..
Ben ne yaptım, kader sana
Mahkum etti, beni bana
Her nefeste, bin sitem var
Şikayetim yaradana, şikayetim yaradana."
Yaradanı sorgulamaya başlamış işte. İlk şikayet dilekçesini yazmış. Yanıt gelmeyeceği açık. Yanıt alamayınca ne yapacak? Ha işte o zaman klasik müzik yapacak:))
Arabeski yaratan koşulları eleştirmeden arabeski eleştirmek olmaz.
Evet, buram buram bağlamamın yanında arabeskin beni kesmeyen bir müzik türü olduğunu söyleyebilirim. Ben de sevmiyorum. Hoşlanmıyorum. Ancak son tahlilde insanların kendilerini ifade ediş yoludur. Bu da düşünce özgürlüğünün başlangıç noktasıdır...
Siz daha iyi bir hayatı örgütleyin, bakın o zaman her şey nasıl değişiyor...
Sahi, blues ve caz kimin müziği idi ve nasıl doğmuştu ve nasıl büyüdü?...
oik0s -- 16.11.2011 - 03:25
Yahu bana ne arabeski yaratan koşullardan, Ben şahsen sevmiyorum hepsi bu...
Hani kırmızıyı yaratan koşulları bilmeden maviyi nasıl seversin gibisinden bi laf seninki, bütün bir klasik müzik saçmalığını seviyorum mu dedim ? Bütün caz külliyatını sevmek zorunda mıyım veya bütün türküleri sevip dinlemeliyim; "Manda söğüt dalına yuva" yapmamıştır bi kere, yapsa yapsa ibraamın kafasına yapmıştır.
Daha iyi hayat örgütlemek... Bak işte burası ilginç; gidip patagonya kralı olim:)
oik0s -- 16.11.2011 - 03:31
Ne mutlu ki o insana bir şekilde acısını seslendirme yolunu bulmuş. Bunun yerine gaspa yönelebilirdi. Senin malına göz dikebilirdi. Hırsızlık yapabilirdi. Bunları yapayım derken cinayet işleyebilirdi. Kaldı ki arabeskin doğduğu yaşam alanlarından bunlar da doğmaktadır aynı zamanda. Ama bizim adam ne yapmış? Şarkı söylemiş, türkü söylemiş, yaşadığını müziğe çevirmiş...
E yuh yani :)
Klasik müzik dinleyen de dinlemeyen de, arabesk dinleyip kendini çizen de yukarıdaki hukuk dışılığın içinde olabilir. Ne alaka yahu...
Hüseyin AKTAŞ -- 16.11.2011 - 03:35
Gerçekten oikOs, ne alaka yahu?
Ben ne diyorum, sen ne diyorsun?
"Yuh" mu?
Peki, "Yuh" olsun!
Hüseyin AKTAŞ -- 16.11.2011 - 03:51
Kaplu kaplu bağalar
Kanatlanmış uçmağa
Kertenkele derilmiş
Diler kırım geçmeğe
Kelebek ok yay almış
Ava şikara çıkmış
Tonuzları korkudur
Ayuları kaçmağa
Kazzaza balta koydum
Çervişin deremezem
Çuval çayırda gezer
Seğirdüben kaçmağa
Ergene'nin köprüsü
Susuzluktan bunalmış
Edirne minaresi
Eğilmiş su içmeğe
Allah'ımın dağında
Üç bin balık kışlamış
Susuzluktan bunalmış
Kanlı ister göçmeğe
Leylek koduk doğurmuş
Ovada zurna çalar
Balık kavağa çıkmış
Söğüt dalın biçmeğe
Kelebek buğday ekmiş
Manisa ovasına
Sivrisinek derilmiş
Irgad olup biçmeğe
Bir sinek bir devenin
Çekmiş budun koparmış
Salınıban seğirdir
Bir yar ister koçmağa
Bir aksacık karınca
Kırk batman tuz yüklemiş
Gah yorgalar gah seker
Şehre gider satmağa
Tonuz düğün eylemiş
Ayuya kızın vermiş
Maymun sındı getirmiş
Kaftan gönlek biçmeğe
Deve hamama girmiş
Dana dellaklik eder
Susığrı natır olmuş
Nöbet ister çıkmağa
Kaygusuz'un sözleri
Hindistan'ın kozları
Bunca yalan söyledin
Girer misin uçmağa (Kaygusuz Abdal)
"manda yuva yapmış söğüt dalına" sözü, Kaygusuz'un bu dizelerinden devşirilen bir türküdür. Kaygusuz'un bu dizeleri ise olmayacak işler yapan padişahın eleştirisidir. Kültürümüz içerisinde dönüşerek, dal budak salarak taşınmaktadır bu eleştiri. Demekki taşıyanlar yeterince yorulmamışlar... (taşıdığı cazibe nedeni ile hala kullanılmaktadır.)
Senin bir bu söz kadar taşınacak bir hatıran var mı bu dünyada oikOs?
oik0s -- 16.11.2011 - 03:52
Burada söz konusu olan tek olgu : SANAT ve sanatın yaratıcı gücüdür.
Eğer müziği bir sanat eseri olarak ele alabiliyorsanız, ezgi ve sözlerindeki yaratıcı güdümü sorgulamalısınız. Sorun sadece buradadır. Zaten ben konuyu sosyal bir platforma indirgemeden sadece arabeski değil, yaratıcılıktan yoksun türk müziğini TOPTAN eleştirdim.
Üstelik ben arabesk ölsün bitsin veya ortadan kaldıralım demedim ki, diyen sensin... Hatta ben kalsın diyorum. Ben dinlemem olur biter.
Yuh çünkü, bir dinleti çeşidini sosyal ve toplumsal çıkış ve varış noktası olarak gösterip sonra da sosyal bir evrimden bahsedip ilerlemenin yolunu! gösteren sensin. Gerçekten bu makaleni sorgulaman yerinde olur.
Hüseyin AKTAŞ -- 16.11.2011 - 04:05
Kıpırdama oikOs, daha fazla batma.
Yazdıklarım ve yazdıkların orada. Dön de sen sorgula!
Bir eleştirin varsa da yaparsın. "Yuh" çekecek hangi görüş ve davranış var benim yazımda?!
Ve sen bana nasıl yuh çekersin?!...
Bu davranışını sana yakıştıramadım. Ama sen yakıştırıyorsan devam et!...
Hüseyin AKTAŞ -- 16.11.2011 - 04:06
"Arabesk" mi demiştiniz?
Buyrun!...
Yabancı -- 16.11.2011 - 04:11
Bence de yuh yani.
Arabesk'den Kaygusuz Abdal'a nasıl geçtin anlayamadım. Anlatırmısın?
Ayrıca arabesk konusunda söylemiş oldukların arabesk'in taşıdığı toplumsal gerileme faktörlerini temize çıkarmıyor. Zaten arabesk adam da kendini geliştirecek kadar kafası çalışmayan bir mankafa demek ki. Öyle anlatıyorsun ki zihnimde canlanan şu oluyor; ARABESK: Bir adamı bağlamışlar ve kaçamıyor hatta hareket edemiyor o sadece ''maruz'' kalıyor.
Ayrıca arabesk ve Kaygusuz Abdal sahiden yakışsız olmuş. E bi daha yuh.
Hüseyin AKTAŞ -- 16.11.2011 - 04:21
Tartışacaksanız önce doğru okuyun, sonra da adabınızı takının gelin!
bwallace4ever -- 16.11.2011 - 04:34
'Burada söz konusu olan tek olgu : SANAT ve sanatın yaratıcı gücüdür.' 0kios söylemiş.
Sadece bu değildir 0kios. Yaratıcılık kadar tutkunun da önemi vardır müzikte. Sözlerin gücünün yanı sıra söylenişteki vurgu, sitem ve isyan gibi unsurları iyi yansıtan sanatçıları da onurlandırmak lazım. Ahmet Kaya gibi Teoman da aynı tutkuyla söyler Ebru Gündeş de, Kibariye de, Sezen Aksu da. Bunlardan bir kısmı daha az yaratıcı olabildiği gibi daha tutkulu da olabilir.
oik0s -- 16.11.2011 - 04:38
Söylediğin şey müzikteki bir teknik olabilir. Elbette bir müzik eserinde eğer bu şarkıysa, şan tekniği gibi şartlar aranır. Tutku olup olamayacağı ise sadece dinleyicinin farazi bir yorumudur.
Not: Bir de adımı doğru yazsan diyorum.
Yabancı -- 16.11.2011 - 05:10
Doğru okumasam neden ''yuh'' diyeyim? Siz hiç doğruya ''yuh'' dediniz mi? Ben demem.
Elinize geçeni sosyalizmin, Marksizmin içine atmaktan vazgeçin. İşte adab gerektiren yer.
Karacaoğlan sosyalist değildir, arabesk hiç değildir.
Kaygusuz Abdal da öyledir.
Kazak Abdal da.
Pir Sultan Abdal da.
Ayıptır yahu.
Arabesk dediğimiz ucubelik nereee Anadolu sufi geleneğindeki öte algılar nere? Nere götürüsen ora değil ama.
bwallace4ever -- 16.11.2011 - 05:13
Sen isme takılma bana kısaca wallace diyenler de oluyor.
Müziği sevip sevmemek ayrı bir yorum. Pekala klasik müziği sevmemen için de geçerli sebepler olabilir.
Müziğe belirli şartlar koşup da tutkuyu perspektife bağlaman ilginç. Sonuçta burada perspektifler tartışılır değil mi?
Arabesk müzikten hazetmemen ve buna istinaden bunu ortadan kaldırmaya çalışman da bir perspektif değil yoksayma meselesidir. Arabeske kültürel bir edim değil, kültürel bir yanlış olarak bakmak yoksayıcılık değil de nedir?
Yabancı -- 16.11.2011 - 05:20
" Arabeske kültürel bir edim değil, kültürel bir yanlış olarak bakmak yoksayıcılık değil de nedir?"
Hüseyin AKTAŞ -- 16.11.2011 - 06:16
Bana bak Yabancı,
Ben arabeski övmedim.
Kaygusuz'a Karacaoğlan'a, Pir Sultan'a sosyalist de demedim.
Kaygusuz ile arabeski yan yana getiren de ben değilim.
"manda yuva yapmış söğüt dalına" sözünü arabesk olarak yansıtan oikOs'a bu sözün kaynağını göstermek için Kaygusuz'un şiirini oraya koydum. Şimdi sana da bir koyacağım okkalısından, uzanacaksın yer ile yeksen...
Sabah sabah sinir bozmak için özel mi kiraladılar sizi? Yoksa başka zaman düzgün çalışan aklınızı kiraya mı verdiniz?
Türkü söyleyen insandan zarar gelmez!
Şarkı söyleyenden de!
Müzik yapandan da!
Arabesk de olsa insanların müziğe yönelimi onların kendi içindeki dönüşümün olumlu tarafıdır. Arabesk de olsa bir şarkıyı söylemeye başlayan bir insan, kendisi için iyi bir eylemi eylemektedir. Vurgu yaptığım yer burasıdır, BİİİR!
İkincisi; bir çok yerde arabeskin karşısına çıkarılan müzik türlerinin kökeninin de arabesk gibi cıscıvık alanlardan geldiğini söylemek istedim. Blues ve caz nereden geliyor, bir zahmet araştırıver... Afrikalıların köle olarak gittikleri pamuk tarlalarında söyledikleri ağıtlar çok mu modern şeylerdi, klasikti?
Üçüncüsü; arabesk de bir tür sorgulama ve dışa vurumdur, kendini ifade tarzıdır kendi çapında. Konuları bakımından senin sorguladığın üst düzey(!) konulardan aşağı kalır bir tarafı da yoktur! İnsanların bu çıkışını elbette eleştirebilirsiniz ama kendinizi onlardan üstün görme ve onlara küfretme hakkınız yoktur! Böyle bir tarafınız varsa bunu sosyal pratik içinde kanıtlarsınız, çaba sarf edersiniz! Arabesk elbette bir sonuçtur ve arabeski eleştireceğine onu yaratan koşulları eleştir ve onu değiştir.
Dördüncüsü son söylediğin ile ilgili; Ben her şeyi Marks'ın içine atmam! Ama her şeyi sosyalizmin içine atarım. Benim için her şey; senin bu saf saf itirazın da dahil olmak üzere sosyalizmin içindedir! Senin bunu anlayacak denli birikimin yoksa bu da sosyalizmin içindedir!
Arabesk benim için de kötü bir müziktir. Benim için kötü olan üreten için iyidir. Bunu tartışamam. Ancak tartışacağım yer bu kötünün sistem tarafından yeniden yeniden üretilerek servis edilmesi olabilir. Evet, sanatın dönüştürücü gücü nedeniyle kötü sanatın üretilmemesi gerekir. Ama iyi ile kötünün ne olduğunun tartışmasını bitirmek için bitirilmesi gereken iş; sivri sineklerin öldürülmesi değil, bataklığın kurutulmasıdır...
Yabancı -- 16.11.2011 - 07:32
Sn. Aktaş caz sandığınız gibi vıcık vıcık bir arabesk duygusallık değildir. Siyahilerin arabesk yaşamları konusunda itiraz edemem. Bence arabesk ve caz dinleyerek karşılaştırma yapılabilir. Bakın ferdi tayfur dingiline bir de Miles Davis, Louis Armstrong, Ella Fitzgerald, Bassie Smith, Dexter gordon, Charlıe Parker... Bun isimler cazın arabeskle karşılaştırılamayacağı konusunda yeterli sanatsal üretim demek bence. Caz kendini hep yenilemiş, bir adım ileriye taşımıştır.
Şimdi caz nerede arabesk nerede. Üstelik ezilen, sömürülen ve köleleştirilen insanlar arabesk kadar ağlak olmamıştır. Onlar kendilerini çevreleyen ırkçı baskıyı kırmak için sanata sarılmışlar. Oysa arabesk kitle kaderci bir anlayışla müziğin içinde çürümüştür.
Evet arabesk Rock müzikte de, Metal müzikte de vardır. Arabesk hemen her yerde vardır. Bu daha çok insan psikolojisiyle ilgilidir. Fakat arabesk kişinin kendini var etmesiyle ilgili potansiyellerini törpülerken diğer tarzlar bir çıkış bulur kendine.
Ayrıca benim de arabesk dönemim olmuştu. Ve ayrıca biraz arabesk yapmışım sana karşı. :))
oik0s -- 16.11.2011 - 08:36
Arabesk müzikten hazetmemen ve buna istinaden bunu ortadan kaldırmaya çalışman da bir perspektif değil yoksayma meselesidir. Arabeske kültürel bir edim değil, kültürel bir yanlış olarak bakmak yoksayıcılık değil de nedir?
Ortadan kaldırmak... Kültürel yanlış... Bunları nerede söylemişim ? Gerçekten garip...
oik0s -- 16.11.2011 - 08:41
Bütün caz külliyatını sevmek zorunda mıyım veya bütün türküleri sevip dinlemeliyim; "Manda söğüt dalına yuva" yapmamıştır bi kere, yapsa yapsa ibraamın kafasına yapmıştır.
Bunu yazmıştım... Arabesk demiş miyim ? Dememişim. Sözün başında ne var ? Türkü var. Sonrasında ne var... Türküleri evirip çevirip arabesk hale sokan zatın ismi var.
Ama anlamamakta ısrar etmen belki de özümseyerek okumaman çelişkileri doğuruyor. Aynı şeyi Bwallace az yukarıda yapmış.
zensen -- 16.11.2011 - 08:48
hola,
aman dikkat et fazıl gibi "elitist"yaftası yersin sonra :)
ibrahim tatlıses'in ve şimdilerde "popüler müzik"icra ettiği söylenen pek çok şarkıcının yaptıkları müzik kitle kültürü ürünleri.
arabesk'in barındırdığı unsurlar daha farklı...video'da anlatıldığı gibi şehirlerde birkaç farklı gecekondulaşma ve arabesk kuşağı var.
arabesk;bir afyondur.dış dünyayı,gerçekliği algımamızı engelleyen bilinç endüstrisinin bir ürünüdür tıpkı tüm kitle kültürü ürünleri gibi.
fakat arabesk'in "yitik kuşak"dediğimiz dinleyici kitlesi,umutça en düşük olan ve hiçbir beklentisi kalmamış bitik insanlarıdır.
orhan gencebay'ı arada bir dinleyerek keyif alan insan ile,ferdi tayfur'u dinlerken kollarını doğrayan birini aynı kültüre eklemleyemezsiniz.
Stalker -- 16.11.2011 - 09:42
Ikiside Arabeskin kurmaylari
Orhan Gencebayin hatasiz Kul Olmaz parcasi tür sınırlarını asmıstır ,muzikal icerik olarak ciddi dercede kalitelidir.
Muslum Gurses de Rock festivalinde sahne almistir, Mucize ve Bulusma incelemeye deger bir albumdur. turu zorlayan bir adam , ayrica o da Gencebay gibi cok yetenekli bir insan , Arabesk gibi rezil bir turun sinirlari icinde bile guzellik yaratabilmis.
Stalker -- 16.11.2011 - 09:51
Forum konusu olan Arabesk sozcugu Turkiyede 60 larda baslayan belli bir tur icin kullanilan kiralik bir sozcuk aslinda .
Gercek Arabesk sozcugune yakisan muzik bence Hint Muzigi , Ravi Shankar gercek Arabesk ve Dunya muzigi yapmakta bana gore .".Muzik Sanati"nda onemli bir isim..
Bizim dejenere Arabeskin cikis kaynagida sulandirilmis Hint Muzigi aslinda, "Avaremu" filmini bu Arabeskin kok hucresi olarak biliyorum.
bwallace4ever -- 16.11.2011 - 13:57
"orhan gencebay'ı arada bir dinleyerek keyif alan insan ile,ferdi tayfur'u dinlerken kollarını doğrayan birini aynı kültüre eklemleyemezsiniz."
Katılıyorum.
Durum şu. Ferdi Tayfur olmaz Hakan Taşıyan insana hüzünlü gelir: "Bugün de arabesk takılalım arkadaş" cümlesinin coşkusuyla açılır bi emrah, bi kibariye, iki müslüm bi İbo ...
E sabah House öğlen rock akşam arabesk dinleyen bir insan, görgüsüz mü olur, yitik mi olur, kimliksiz mi olur?
Hiyerarşi türlerin içindedir. Arasında değil. İyi arabesk kötü arabesk vardır. İyi rock kötü rock, iyi pop kötü pop olduğu gibi. Ama arabeskin ifadesi kendine özgüdür, rock'ın ve pop'un olduğu gibi.
xenix -- 16.11.2011 - 17:04
Belki konuyla ilgisiz (veya tartışılan şeylerle) ama emrahın söylediği bir şarkının sözleri evrenin şifrelerini içeriyor olabilir. En yakın zamanda kriptosunu çözüp yayınlamayı düşünüyorum.
"Hala hislerimde...
Hala özlemimdesin..
Sen acı sen tatlı günlerimdesin...
Unutmak kolay olsa çoktan unuturdum
Boşvermek kolay olsa kendimi avuturdum
Faydalar faydasız,
İmkanlar imkansız,
Uzayan gecelerde saatler zamansiz...
Ah ne yapsam ne yapsam...
Kurtulabilsem...
Ne yapsam gönlümü avutabilsem.
Kendimi unuttum, unutuldum da...
Bir seni benim gibi unutabilsem
Hiç olmazsa yılda bir gün kavuşabilsem..."
zensen -- 16.11.2011 - 17:07
wallace
orhan gencebay müziğini daha bir "resmi terbiye"içinde üreten bir kişi.üstelik arabesk'in felsefesinin ne olup ne olmadığını da çok iyi biliyor.aynı zamanda müzikal yetenekleri de olan bir adam ki fazıl say bile,tartışmalarımızda,orhan gencebay'in içinde bir sanatçı ruha sahip olduğunu söyler.
senin,benim ve bizler gibilerin orhan gencebay şarkıları dinlemesi,pop star yarışmalarını izlemesi vs. ile arabesk'i hayatının felsefesi yapmış yitik bir kuşağın sosyal zemini hiç benzer değil...
"arabesk'ten kurtulmak gerekir"dedim...tabii arabesk'i sadece bir müzik türü olarak algılarsak doğru çıkarımlar yapmamız mümkün değil.
çünkü arabesk bir yaşam biçimidir...hayatı anlamlandırma motifi olarak,değişmezlik,yinelemecilik,çaresizlik tir.
müzikal olarak arabesk ise,geometrisi olmayan müzik,tekrarlayan-yineleyen müziktir.
fazıl say müzikal bir dehadır...ve aslında arabesk eleştirilerinde çok haklıdır lakin sanatçılığının verdiği duygu yoğunluğuyla hırçın konuşur,"elitist"olarak yaftalanır vs...
aslında gerçekte halkı hakir gören,boğazdaki yalılarda ikamet edip te,arabesk dinleyicilerinin sırtını sıvazlayanlardır.
insana tepeden bakmanın en acımasız biçimi,yoksun durumdaki insanın sırtını sıvazlamaktır.arabesk,sadakayı meşrulaştırır...sadaka ise bence bir insana en büyük hakarettir.
HoLa -- 16.11.2011 - 17:12
Arabesk nireeeee bir şarkıyı yada müzisyeni alıp büyüteç altına yatırmak nire...
Orhan Gencebay oldukça başarılı bir müzisyendir. Birden fazla enstruman virtüözü olmasının yanı sıra inanılmaz bir solfej bilgisine sahip ve de kullanmaya haizdir. Olmazsa olmaz olan sanat icra disiplininden de hiç bir zaman ödün vermez.
Eeeee...bu şimdi TC de Arabesk denilen ucubeyi alıp farklı bir boyuta taşır mı?
Haaaa...onlarca Orhan Gencebay gibi adam olsa...ve üç beş tane şu anki arabesk müziğini bu denli rezil kılan yapıtlar yapanlar olsa burada yazılanlar farklı olurdu.
Kusura bakmayınız ama son 40 senedir sunulanlar ile ortaya çıkan rezil görüntüyü Orhan Gencebay temizleyemez.
İsterseniz TC deki bütün müzik endüstrisine bir bakalım.
Sanat müziğinin durumu ne?
Son 10 yıl içinde Türk sanat müziğine kazandırılmış üç tane şarkı sayabilir misiniz bana?
Haşat.
Pop derseniz...arabeskin altına yayılmış elektronik davullar ve darbuka.
Rock derseniz...nanay.
Duman ın son albümü mesela....2 CD lik...kimse dönüp tükürmedi bile...neden? Oysa ki yaptıkları içinde en iyi yapıtlardan muhteva.
Ben size bir şey diyeyim mi?
Bu ülkede kaliteli müzisyen ve kaliteli müzisyenin yaptığı düzgün yapıtlar başarılı olamaz...
ÇÜNKÜ!
Her bir yapımcı SATACAĞI GARANTİ iş yapıyor.
"Vayyyy...bu çok farklı ve yeni bir şey" diyerek ortaya yapıt koyan YOK!
Bu konudaki iddiamı teyit edebilmeniz için bir kaç gün Unkapanını dolaşmalısınız...
"Elimde şöyle yapıtlar var" diyeceksiniz mesela.
Sonra adamları izleyeceksiniz.
Ya da bilinen yapımcı şirketlerden bir kaçını dolaşacak, yetkilileri ve de sahipleri ile konuşacaksınız...
Ne demek istediğimi çok iyi anlarsınız.
TC nin müzik endüstrisine yön verenlerin 99% si ÇAPULCUDUR.
Tıpkı gösteri ve eğlence endüstrisine yön verenler gibi...
...pavyon ya da kerhane işletiyorlarmış zihniyeti ile çalışırlar.
Kaypak, kan emici, köle taciri, tahakküm ve de şiddet buram buram kokar.
Eminim!
TC de SANAT beş para etmez...Para sanatçının ve müzisyenin sırtından kazanılır.
***
Doğrudur! Her müzik türü içinde melankolik eserler vardır.
Blues...zaten ağıttır.
Caz ise irticalen performe edilerek yaratılan enstruman tınıları arasındaki harmonidir. Enstruman çalma marifetine dayalı bir müzik türüdür. Solfej bilmeyen, en az bir enstruman çalmayan ya da enstrumanlara çzel ilgi duymayan birinin BEN CAZ SEVİYORUM demesi
ise ayrı bir fenomendir.
Bu kısımları hızlı geçerek ne demek istediğime yönelik bir iki de örnek vereyim:
Cassalini (Kasalini mi yazılır acep) bir popçu hanım var...
...tesadüf eseri, Bodrum yat limanında sahne alıyormuş:
-Yok ulan işim olmaz
...dememe ama sonradan da organizasyonun zaten yapıldığını görerek işin işten geçtiğini anlayıp icabet etmek zorunda kalınca çok şaşırmıştım.
Müthiş bir orkestra, müthiş bir ses ve gırtlak, müthiş bir performans.
Piyasadaki tıngırtıları ile alakası yok...
Tek kelime ile şahane idi.
Keza Erkoç kardeşler...
..piyasadaki şarkılarına bakın...
-Ellerim bomboş....şakşak!!
Gel gelelim adam sahnede başka bir şey.
Buna benzer bir durum da Sibel Egemen i izleyince olmuştu...1980 yılında Ankara China Town da...
...piyanonun başına geçip çalıp bir kaç şarkı okudu...
İnanamadım.
***
Biz sadece bildiğimiz şarkıları seven, bildiğimiz şarkılarda danseden...
...ancak birileri tavsiye edince meyil eden...
...şarkı tutunca beğenen...
...sürekli açık olan Kral TV de günde 55 kere dönderilince...
...yani:
Boktan bir dinleyici kitlesinin AĞABABASIYIZ.
Yapımcılar da bu boktanlığı suratımıza sıvayanlardır.
Özetle:
MüsteHalk diyorum.
Stalker -- 18.11.2011 - 15:10
+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
zensen -- 18.11.2011 - 19:41
elitist hola'ya da gelsin...pek içimden geldi nedense :)
muhteşemsin fazıl...arabesk'e rağmen diyelim...
Stalker -- 19.11.2011 - 05:28
Muzik egitimi alanlarin veya muzikle bilincli olarak ugrasanlarin disindaki kitle trendleri takip etme durumundadir , buna istisna alternatif bazi gruplar , ve tekil sahis olma asaletine sahip insanlardir.
zensen -- 19.11.2011 - 18:35
stalker bilinç endüstrisi'nden bahsetmiş.
arabesk'in sosyolojik taban bulması maddi yapı temelli tabii ama kitle kültürü ürünleri tamamen "tasarım".yani bilinç endüstrisi...
arabesk müzik te bunun içinde popüler müzik olarak yanlış lanse edilen kitle kültürü müziğide.
kitle kültürü ile popüler kültür karıştırılıyor...bu daha başka ve derin bir konu.
bitirme tezi konumdu bu ayrıca...
arabesk müziğin nadir de olsa iyi örnekleri olduğunu söylüyor fazıl say.fakat hangi şarkılardan bahsettiğini bilmiyorum.anlamadım da.
Stalker -- 20.11.2011 - 04:51
Dogru ..daha genel bir konuya kayma oldu Hola ya cevaben.. Ben yalnizca bunlari (Fazil Say'in bahsettigigi seyleri) Arabeski(kiralik kelime le ifade edilen arabeski) aşan eserler olarak degerlendirmistim.. bunlar Arabesk olarak degerlendirilememeli bence.. eee kuyruk acimiz da var tabi ..zamaninda sehirlerarasi otubuslerde az kafamiz mikilmedi..
zensen -- 21.11.2011 - 01:07
tam 7 saat önce yazıldı;
"""FAZIL SAY
Turkiye'de Andante diye bir klasik müzik dergisi var. Tirajı 2000-2500 civaridir. Bizim Antalya Piyano Festivali, son 4-5 yıldır hayli destek oldu onlara. 2 yıldır da festivalde onları onurlandirmak için düzenlediğimiz. " andante gecesi" etkinliğimiz var. Ben Türkiye'deki kültür sanat kurumlarının ( zaten memleketteki azinlik hissi ve toplumsal umursanmamisligi icinde) bir bütün olmasına, kopukluk olmamasına, birbirini iyi anlamaya , gereksiz ve manasiz cikarciliklarin yaratılmamasina , kaybolmalara ve de yok olmamaya,,oldum olası, hep özen gösterdim. Üzülerek görüyorum ki andante dergisi bu konuyu farklı görüyor. Her halukarda o gece festivalde; Elif Sahin gibi müthiş bir yeteneğin ( ve de değerli Birsen Ulucan'in) vereceği konserin adının ne olduğu benim icin mühim değildir.andante de olur. Presto da olur. Nazım şiiri masalların masalı ve Turgut Uyar göğe bakma durağı o gece Türkiye'de ilk kez seslendirilecektir. bence bu dergiyi çıkaranlar, o gece mesela Gencebayi da alıp gelmeliler. Onlara o muzikler ve o muzisyenler (!) daha uygun okuduklarımdan anladığım kadarıyla. Yazık...""""
bence de çok yazık :)
gamaro -- 21.11.2011 - 05:37
"Solfej bilmeyen, en az bir enstruman çalmayan ya da enstrumanlara özel ilgi duymayan birinin BEN CAZ SEVİYORUM demesi ise ayrı bir fenomendir."
Sevgili Hola, en azından farklı aralıkları farkedebilecek bir kulak için izah edilebilir bir fenomen olduğunu düşünüyorum:)
Müzik benim için geometrik bir danstı her zaman.
Böyle bir görselliği vardı yani zihnimde.. Eğilip bükülen üçgenler, teğet geçen eğriler, çember doğuran kubbeler, çizgiler, zamana yayılmış konikler, hız, vesaire, vesaire...
Ha Müslüm bunun neresinde derseniz, o başka bi öykü elbet.
Onun sırrı bellekte.
NOT: Zensen'in vurguladığı kitle kültürü ile popüler kültürün farkı önemli. Kitle (mass) kültürü kavramını ortaya ilk atan frankfurt okuluydu sanırım, bunu başka bir başlık altında tartışması eğlenceli olabilir. (Beattles neyse Zeki Müren de odur:)
zensen -- 21.11.2011 - 06:13
gamaro tarafından Pzt, 21/11/2011 - 12:37 tarihinde gönderildi.
NOT: Zensen'in vurguladığı kitle kültürü ile popüler kültürün farkı önemli. Kitle (mass) kültürü kavramını ortaya ilk atan frankfurt okuluydu sanırım, bunu başka bir başlık altında tartışması eğlenceli olabilir. (Beattles neyse Zeki Müren de odur:)
haklısın gamaro..
frankfurt okulu ve özellikle Adorno;kapitalizm,kitle iletişim araçları, medya kitle kültürü ve popüler kültür gibi alanlarda en yetkin isimler zaten.
bu konuyu tartışmaya açabilirim bir ara.
kısaca yayygın olarak kullandığımız popüler kültür'ün yanlış kullanıldığını esasen popüler kültür olarak ifade edilen kültür ürünlerinin(şarkı,film,tv dizisi,dizi replikleri vs..),kitle kültürü olduğunu söyleyeyim.
popüler kültür;"yerel özellikler"barındırır.karacaoğlan,aşık veysel,köroğlu vb.popüler kültürdür.
ibrahim tatlıses'in tamamen urfa ağzıyla söylediği bir urfa türküsü "popüler kültür"iken,"bende isterem"dediği şarkısı kitle kültürüdür.
ferdi tayfur'un fadime'nin düğünü şarkısı da klibinde beyaz takım elbiseli bir adam,mersedes arabalı ve bol mankenli görüntülerle tam bir "kitle kültürü ürünüdür".
beattles'dan bahsetmişsin...
beattles bir konserinde,konser bitimi seyircisine şöyle seslenir(bu arada konseri vip ten izleyen ingiliz kraliyet ailesi vardır):arkadaki seyirciler alkışlayabilirler,öndekiler mücevherlerini şakırdatsa yeter...
bu da bir popüler kültür örneğidir.popüler kültür'ün yerel özellikler dışında barındırdığı başka unsurlar da var.beattles'ın kraliyet ailesi ve diğer seyircilere reverans'ı popüler kültüre bir örnek ama açıklamak lazım.
başka başlıkta inşallah...hele bir müsait olalım :)
gamaro -- 21.11.2011 - 06:24
Okuduklarımdan edindiğim;
Ben popüler kültür ile kitle kültürü ayrımının herşeyi açıkladığı konusunda kendimi ikna edebilmiş değilim.
Ama yine de iyi bir klavuzluk sunuyor, hele ki konu müzikse; gri zonlar üzerine name yapılabilir:)
zensen -- 21.11.2011 - 14:31
popüler kültür adıyla başlık açalım o zaman.
mecalim yok birkaç gün sonra :)
HoLa -- 22.11.2011 - 03:14
Benim bildiğim "POPULER" İngilizce den arak bir kelime olup "O an revaçta olan" manasına gelir. Yöresel kültür ile karıştırılıyor mudur nedir?
İlginç bir yorum yukarıdaki.
zensen -- 22.11.2011 - 05:19
hola
""Benim bildiğim "POPULER" İngilizce den arak bir kelime olup "O an revaçta olan" manasına gelir.""demişsin.
bu bilginin yaygın kullanılan bir yanlış olduğunu söyledim zaten."revaçta olmak"kitlesel üretimin bir sonucu.kitle kültürü yani.
popüler kültür ise folk yani halk kültürüdür.yerel özellikler barındırır.konuyla ilgili bir ünsal oskal röportajı yapıştırayım.müsait olunca başlık açacağım.
http://yayim.meb.gov.tr/dergiler/sayi57/baran-ozudogru.htm
bwallace4ever -- 22.11.2011 - 07:54
Yapılan tarışmalarda kaçırılan bazı noktalar olduğu düşüncesindeyim.
Bir Mozart ile Led Zeppelin'i karşılaştırmak belki yanlıştır. Mozart'ın müziği daha kompleks ve içeriklidir. Ama bu Led Zeppelin'i çizip atacağınız anlamına gelmez.
Aynı şey elektronik müziğin eleştrisinde de karşımıza çıkar. David Guetta'nın yaptığı müzik ile Daft Punk'ın yaptığı müziği aynı kefeye koyamazsınız. Adam F'in Circles'ı tam anlamıyla elektroniktir ama tam anlamıyla da bi başyapıttır, son 50 yılın neredeyse bütün müzikleri arasında bi başyapıttır hem de.
Ya da jazz demiş Hola. Jazz'ın ahengini yakalamak hakikaten zor iştir. Ancak jazz'dan türeyen ve onu biraz daha popüler ve basit bir hale sokan funk'ın, basit olmasına rağmen tadı ayrıdır. Sırf jazz daha kompleks bir müzik diye, funk müziğin içindeki tutkuyu ve coşkuyu da alıp götüremezsiniz.
Her müzik türünde insanı çeken noktalar olabilir. Arabeskte beni çeken sitem duygusu ve o duygunun var gücüyle yansıtılmasıdır. Bunu, arabeski aklamak için değil, arabeskin de bi ruhu olduğunu vurgulamak için söylüyorum.
Önemli olan bilinçli bir dinleyici olmaktır. Bilinçli adam teknik bilgisi yeterli olmasa bile, funk'ın da, arabeskin de, blues'un da iyisini dinler. Her müzikten birşey alabilir.
avcix -- 22.11.2011 - 09:52
Guzel bir tartisma olmus.
Bana kalirsa insan anladigi ya da anlayabildigi muzigi dinler.. Arabeskin ise anlasilir bir yani oldugunu sanmiyorum..
Bazi arabesk sarkicilarin soyledikleri ornegin "batsin bu dunya" gibi sarkilar arabesk icerisinde degerlendirilmemeli, bu tur sarkilar olsa olsa turunun disina cikmis ozel protesto sarkilaridir, arabeskin geneline bakarsak sarkilar iki bile degil bir kisinin etrafinda doner.. Arabesk biraz da" yuksekten atma" dir.. Kisiseldir.. Bu gibi ozellikleri ayni anda barindirdigindan dolayi da degersiz bir muzik turudur...
HoLa -- 22.11.2011 - 11:06
Popüler kültür, yukarıda yazıldığının aksine, medya, moda ya da kişiden kişiye aktarılan kulaktan dolmalar ile şişerek gelişen kültür olarak bilinir.
"Populer" yani İngilizce deki "Popular" kelimesi aynı zamanda "prevalent" şeklinde de anılır.
"Prevalent" kelimesini de açarsak eğer: "Widespread in a particular area at a particular time" şeklinde açıklanmaktadır ki; "sınırlı alanda sınırlı zaman içinde yaygın olan" anlamı çıkar.
Nasıl olur da "populer kültür", "kemikleşmiş kültür" olarak anılır anlamak mümkün değil.