Yeni Sonsuz Us
Sayfalar: 1 - 2 - 3 - 4 - 5 - 6 - 7 - 8 - 9 - 10 - 11 - 12 - 13 - 14 - 15 - 16 - 17 - 18 - 19 - 20 - 21 -

Kötü kötüdür!

delete

"...Öldürmek haklı gösteriliyor, çünkü katil bu sonucun insanlığın yararına olduğunu ileri sürüyor. Yani gelecek için şimdiyi kurban ediyoruz ve biz bu yanlış yolu fikir oluşturarak haklı çıkarıyoruz. Kötüyü haklı çıkartmak için muhteşem bir bilgi abidesi kuruyoruz. Kötü kötüdür; iyilik getirmez. Savaş barışın yolu değildir." Krishnamurti, 1954

Sith lordu sidious, yeni öğrencisi Darth Vader'a Mustafar'a gidip, ayrılıkçıları yoketmesini emretmişti. Böylece kendi çıkarttığı savaşın sonunu getirerek, barışı ilan edecekti. Tabiki evrendeki bütün Jedi şovalyelerinide yok ettikten sonra. (bir kaçı hariç) Sithlerin getirdiği barış ve düzen miydi? Evet bir barış ve düzen geldi...

İnsanlığın gelişimi, çağdaşlaşma, ilericilik, devrimcilik, xlik adına yapılan katliamların hayırlara vesile olduğunu düşünerek, "o günün şartlarında öyle olmalıydı" cümlesini tekrar kurmadan önce bir de bu yaklaşımı düşünebilir miyiz?


Kötü görecelidir

xenix -- 04.03.2010 - 09:03

Jedi'ların binlerce klon askeri katledip, en sonunda sith lordunu öldürmelerine ne diyeceksiniz?

İyi mi kötü mü?

xenix


kötü kötüdür dedik.

Toruk Makto -- 04.03.2010 - 09:20

kötü kötüdür dedik. Kötü tabiki. Master windu Lord Sidious'u tutuklamaya gittiğinde öldürmeye çalışmasaydı, Anakin Sith Lordu olmayacaktı. Kötülük kötülüğü doğurur...


Windu'nun gerekçeside;

Toruk Makto -- 04.03.2010 - 09:24

Windu'nun gerekçeside; Palpatine'in yargıyı elinde tuttuğundan dolayı bu işten bir şekilde yırtacağıydı. Zaten ondan öncede Anakine casusluk yaptırarak, çocuğun inandığı değerlere darbe vurmuşlardı. Ben Jedi'lar ne yapsa yeridir demiyorum. Sizin görecelilik yaklaşımınız her türlü kötülüğü meşru hale getiriyor...


Anakin ondan mı oldu

xenix -- 04.03.2010 - 09:25

Yoksa sevdiği insanı kurtarmak için mi?

Anakin, annesini öldürenleri öldürdüğünde zaten sith lordu olmuştu aslında...

xenix


Öyle. Oda bir

Toruk Makto -- 04.03.2010 - 09:28

Öyle. Oda bir kötülüktü. Gerekçeler meşrulaştırmıyor. O sahne çok mükemmel bir sahneydi. Oyunculuk adınada felsefe adınada. "I hate them" derken yüzündeki ifade ancak bunu yaşamış birinin yüzünde olabilirdi herhalde. Fakat bu derecede bir trajedi bile kötülüğü masumlaştıramaz...


Filmi seyretmedim ancak

rinda -- 04.03.2010 - 09:30

Filmi seyretmedim ancak kötü demek de bir nevi kötülüktür.


İnsan yavrusu bencil

Hüseyin AKTAŞ -- 04.03.2010 - 09:47

İnsan yavrusu bencil doğar. Bu bencillik kendisini var etmek için gereklidir de. Kendisini var etme yolunda bilerek ya da bilmeyerek, başkalarının haklarına el koymaya başladığı anda çatışma başlar ve kaçınılmazdır. Çatışmanın içerisinde bireysel cinayetlerden, toplu savaşlara değin herşey var olmuştur tarihte de.

Saf iyilik yoktur. Saf kötülük de. Her kötü içinde bir iyi barındırırken her iyi de içinde bir kötü barındırır. (Diyalektikten "zıtların birliği ve çelişki yasasını" araştırmanızı öneririm.) Hiç bir devrimci ya da daha iyiyi arayan hiç bir insan öldürmek için yola çıkmaz. İnsanın bebekliğinde var olan bencillik, büyümüş ve örgütlenmiş bir biçimde toplumsal yapılara sirayet ettiğinde, bir kısım insan daha çoğunu istemeye ve bu anlamda başkalarına ait olana elkoymaya başladığında tüm kötülüklerin kapısı aralanmış olur...

Güzel bir konu, irdelenmesi de son derece yararlı olacaktır...


Dediğim gibi

xenix -- 04.03.2010 - 09:47

Ne taraftan baktığına bağlı, görecelidir. Birinin yaşam hakkının elinden alınması kötüdür, ama yaşam hakkı elinden alınan kişinin başkalarının yaşam hakkını alması da kötüdür. Tanrı bile bu kötülüğü meşru gördükten sonra...

Ayrıca
Doğanın kendisinde kötülük var mıdır? Yoksa kötülük sadece insan zihninin bir ürünü müdür?

xenix


"AyrıcaDoğanın

Hüseyin AKTAŞ -- 04.03.2010 - 10:02

"Ayrıca
Doğanın kendisinde kötülük var mıdır? Yoksa kötülük sadece insan zihninin bir ürünü müdür?"

10 puanlık bir soru!...

İnsan zihni doğada doğada varolan şeyleri tanımlamaya çalışır. Sözcükler, deyimler, terimler, doğadaki olguları, görüngüleri tanımlamaya, ifade etmeye yarar. Bu anlamda doğada "kötülük" hem vardır hem yoktur. Görecelidir. Bulunduğun ve durduğun yere ve zamana göre değişir.

Serçeyi avlayan şahin ya da ceylanı parçalayan aslan kötü olduğu için yapmaz bunu. Hatta ceylanın aslan tarafından avlanması, ceylanın kendisini varetmesi için gereklidir de... Aslan gibi bir düşmanı olmazsa ceylan gibi canlı da olmazdı zaten... Peki bu hayvanlar birbirlerini kötü ve iyi olarak tanımlıyorlar mı acaba?...


Toruk bence şu star

gamaro -- 04.03.2010 - 10:16

Toruk bence şu star wars'ları biraz fazla abartıyorsun.


Tanrının olan bitene

Toruk Makto -- 04.03.2010 - 10:20

Tanrının olan bitene seyirci kalması, olanların kötü olmadığı anlamını çıkarmamız için bir gerekçe olamaz. Bir taraftan insan hakları, kadın hakları vb. haklarını savunurken bir taraftanda doğanın düzenini yüceltmek tezat olmuyor mu? Doğanın düzeni doğal ortamda geçerli. Bir padişahın harem kurmasının ne kadar saçma bir şey olduğunu düşünen birisi erkek aslanın bir sürü dişiyi etrafında toplatıp kendi bölgesinde teokrasi kurmasını anlayışla karşılayabiliyor. Çünkü onlar hayvan. Yolda giden birinin gasp edilmesini hiçbir insan kabullenemezken, sırtlanların ceylan avlamış aslanı gasp etmesini kabullenebiliyor. Çünkü onlar hayvan...

Krishnamurtinin bahsettiklerine gelecek olursak; insanların kötüyü haklı çıkartmak için muhteşem bir bilgi abidesi kurduklarını inkar edemeyiz...


gamaro, Star Wars'tan

Toruk Makto -- 04.03.2010 - 10:21

gamaro, Star Wars'tan alıntı yapmamın nedeni şu; Türkiye Cumhuriyetinden alıntı yapsaydım kimse konuyu bu sağduyu çerçevesinde tartışmayacaktı...


Bu tür bir kaygın

gamaro -- 04.03.2010 - 10:29

Bu tür bir kaygın olabilir,anlayabiliyorum.Ama bana sorarsan,herşeyin ötesinde seni star wars'a tutkuyla bağlayan başka bir şey var ve bu da çocukluk çağı algısıyla kenetlenmiş bir tür görüntü estetiği.


Seyirci kalmak mı?

xenix -- 04.03.2010 - 10:34

"Tanrının olan bitene seyirci kalması, olanların kötü olmadığı anlamını çıkarmamız için bir gerekçe olamaz."


Bana oldukça müdahil görünüyor. Hatta kesin emirleri bile var.



xenix


Toruk sen hiç Voltran'ın

gamaro -- 04.03.2010 - 10:39

Toruk sen hiç Voltran'ın yenilmesini istendin mi çocukluğunda?


Yaradan biz insanların

rinda -- 04.03.2010 - 10:43

Yaradan biz insanların düşüncelerine göre karar vermez. Bu sebeple iyi-kötü kavramları bizim düşündüğümüzden çok daha derin manalarda amacını bulur.


Dinlerdeki tanrıdan

Toruk Makto -- 04.03.2010 - 10:57

Dinlerdeki tanrıdan bahsetmediğimi biliyorsun xenix.
Gamaro, görüntü estetiği bağlayan şeylerden birisi olabilir belki. Tek şey olmadığını söylememe gerek var mı? Kaygımın geçerli olduğunu "Türkiye Cumhuriyeti"nikullandığım yorumumun - almasından anlayabilirsin.

Konuya direkt böyle başlasaydım içerikle kimsenin ilgilenmeyeceğini, nasıl yarumların geleceğini tahmin etmek güç değil. Sen duyarlı birisin. Örneği Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşu olarak düşündükten sonra nasıl bir yorum yazacağını merak ettim...


:)

Toruk Makto -- 04.03.2010 - 11:01

"Toruk sen hiç Voltran'ın yenilmesini istendin mi çocukluğunda?" Hatırlamıyorum ama hepsinin kokpitlerinde "ğğaaarrrghhhh" diye bağırmalarının bir an önce bitmesini istemiş olabileceğimi düşünüyorum...


Olayımız Star Wars ya da

Toruk Makto -- 04.03.2010 - 11:02

Olayımız Star Wars ya da Voltran veya Türkiye Cumhuriyeti değil. İlk paragrafa odaklanın ve kendi hikayenizi düşünmeye çalışın. Örnek vermekle hata yaptım sanırım.


iyi ve kötü

oik0s -- 04.03.2010 - 11:22

Bu konuda yabancı'nın sürekli bahsettiği "Tanrı düşüncesi" kalplerde yerini almakta:

Tanrı cezalandıran ve ödüllendirendir ve bunu iyi-kötü algısına istinaden yapan olduğuna göre insanların onu izlemesinde bir sakınca yoktur. İnsanlar da tanrının izinden gidip cezalandıran olacaktır. Kalplerden öncelikle yokedilmesi gereken iz budur.

Spinoza'ya göre iyi ve kötü yoktur. Zira iyi'nin algısı için tanrının kendisi olmak gerekmektedir. Kısaca mutlak doğru ve iyi nedir ? Felsefe buna karışmaz, der ki: her insanın kendi yararcılığı boyutundadır. Bir eylem olarak -yüzme bilmeyen kişiyi denizden kurtarma isteği- ona olan ihtiyacımız ve korkularımızın septik ölçüsüdür. Av ancak toplu yapılınca verimlidir.


"Doğanın düzeni doğal

Hüseyin AKTAŞ -- 04.03.2010 - 11:51

"Doğanın düzeni doğal ortamda geçerli. Bir padişahın harem kurmasının ne kadar saçma bir şey olduğunu düşünen birisi erkek aslanın bir sürü dişiyi etrafında toplatıp kendi bölgesinde teokrasi kurmasını anlayışla karşılayabiliyor. Çünkü onlar hayvan. Yolda giden birinin gasp edilmesini hiçbir insan kabullenemezken, sırtlanların ceylan avlamış aslanı gasp etmesini kabullenebiliyor. Çünkü onlar hayvan..."

Çünkü onlar hayvan. Doğru. Doğru ve onlarda iyi kötü kavramı yok. Burada doğanın düzenini yüceltmek için yazılmadı bu satırlar. Doğada iyi kötü yok. İyi ve kötü insanda, toplumsal yaşamda var ve iyi ile kötünün tarihi insanlaşmanın tarihidir. Çünkü insan da bir zamanlar hayvanlar gibi yaşadı. Bir çok düşünür de "insan alet yapan bir hayvandır" ya da "insan düşünen bir hayvandır" demiştir. insan kendisini hayvandan ayırıp, doğa ile çatışmaya ve doğaya hakim olmaya başladığı andan itibaren açıldı " pandora'nın kutusu"... Doğaya hakim olmaya çalışan insan, kendine yabancılaşma süreci içerisinde hemcinslerine de hakim olma çabasına girdi. İlk dönemlerde insan yiyen insanlar, yedikleri insanın kendisi gibi insan olduğunu bile bilmiyordu, suyun aynasında kendisinin de, yediği gibi bir varlık olduğunu keşfedene değin. Ama keşfettikten sonra da yemeye devam etti, çünkü alışmıştı. Kendine yabancılaşmıştı. İnsanı insan eden de, kötü eden de bu yabancılaşmaydı işte. İnsanlık "Pandora'nın döktüklerinden" bu yana umudu arıyor.

Toruk Makto da umudu arıyor bence. Ben de onu arıyorum. Diğeri de belki. Konu bu yüzden ilginçtir. Herkesi tatmin edebilen bir dünya düzeni mümkün müdür değil midir sorusunun yanıtı, bu konuyla doğrudan ilişkilidir. Ya da insanlık kötülük yapmadan gelişebilir miydi, gelişirken kötülük yapmaya bilir miydi, bundan sonra kötülük yapmadan ilerleyebilir mi, yoksa birilerinin kötü dediğinin diğerlerine göre iyi oluşu normal mi- değil mi?... Sorular sorular... Kan dökülmeden kan dökülmeyen bir düzen kurulabilir mi?

Şili'de Allende kendi düşüncelerini barışçıl yollardan gerçekleştirecekti, seçimle iş başına gelmişti... Silaha sarılmanın kaçınılmaz olduğunu ve varlığını korumanın silahla mümkün olduğunu anladığında ise, çoktan öldürülmüştü...


Ben de daha farklı bir

gamaro -- 04.03.2010 - 12:02

Ben de daha farklı bir zeminde örnek vereyim o zaman Toruk.

Savaş sonrasında Nazi Almanya'sının hayatta kalan liderleri Nürnberg'de yargılanırken söz alan Hermann Göring şöyle söylemişti; "Neden öyle garipsiyorsunuz tüm bu olup bitenleri?Eğer biz kazansaydık yine aynı şeyler olacaktı,sadece siz benim yerimde oturuyor olacaktınız şimdi,ve ben de sizin yerinizde"

İlk bakışta biraz megalomanik görünebilir belki,ama savaş suçları,insanlığa karşı işlenmiş suçlar vs. gibi kategorizasyonlara tabi tutularak diğer önde gelen nazilerle birlikte yargılanan Hermann Göring'in bu çıkışında tamamen haksız olduğu söylenemez.Örneğin savaşın son dönemlerinde Dresden,Köln ve Hamburg gibi pek çok büyük Alman şehri doğrudan şehir merkezleri hedef alınarak topyekün bombardımana tabi tutulmuş,ve sadece Dresden'de iki gün içerisinde 100.000'e yakın sivil insan hayatını kaybetmişti.Ayrıca Hiroşima ve Nagazaki'de yapılan şeyin ne olduğunu tartışmak bile gereksizken, bunlardan hiçbirinin bir savaş suçu ya da insanlığa karşı işlenmiş suç olarak gündeme dahi getirilmemiş olmaları senin tezini destekliyor sanırım.Benim de böyle bir katkım olsun şimdilik.

Keyfim olursa yine yazarım.



Çok haklısın gamaro

xenix -- 04.03.2010 - 12:15

Hatta o kadar uzağa da gitmeye gerek yok. Filistine yapılanları biliyorsunuz. Daha hala da yapılıyor. Niyet mazlumun yanında olmak olsaydı, bugün, şu anda olan mazlumları kurtarmaya çalışmak gerekirdi.

Gerçi para toplandı filistin için toplanmadı değil. Özellikle almanyada yaşayan vatandaşlarımız sağolsunlar çok yardım ettiler, deniz feneri aracılığı ile filistinli mazlumlara.

Dünya da her yıl milyonlarca mazlum açlıktan, sefaletten, savaştan ölüyor. Ama bunlar gelmiyor hiç gündem olarak.

xenix


Güzel katkılarınızdan dolayı teşekkürler.

Toruk Makto -- 04.03.2010 - 13:41

Hüseyin aktaş sorularının cevabı şu olabilir; Herkez bireysel olarak gelişip değiştiğinde dünyada değişir. O zaman düzenede ihtiyaç olmayacaktır. Düzensizlik içinde bir düzen kavramı şu anki bilinç seviyesindeki insanları düşündüğümüzde deli saçması gibi görünüyor. Biz insanları değiştiremeyiz ama insanlar isterse değişir. Kan dökülmeden, kan dökülmeyen bir düzen (daha doğrusu düzensizlik) ancak böyle gerçekleşir. Kötünün kötü olduğunu düşünen milyarlarca insandan nasıl bir dünya oluşacağını bir hayal edin. Böyle bir dünyada sırtlanlar bile değişebilir. Siyaset kesinlikle çözüm olmayacaktır. Bu evrim gibi uzun soluklu bir süreç.
Gamaro, teşekkürler. İşte kötü kötüdüre iyi bir örnek daha.

"Eğer biz kazansaydık yine aynı şeyler olacaktı,sadece siz benim yerimde oturuyor olacaktınız şimdi,ve ben de sizin yerinizde" O koltukta kimin oturduğu durumu değiştirmiyor. Sithler ve Jedi'ların öldürmelerinin birbirinden farksız oluşu gibi. Biz gündeme getirelim diye yazılmış zaten o ilk paragraf.

Xenix hala koltukta kimin oturduğuyla ilgili...


"Herkes bireysel olarak

Hüseyin AKTAŞ -- 04.03.2010 - 15:00

"Herkes bireysel olarak gelişip değiştiğinde dünyada değişir."

İyi de her doğan insan yavrusu bencil ve hatta "hayvan" doğuyor. Nüfusu sabitlesek, doğumlar ve ölümler dursa, belki herkesin geliştiği bir ana ulaşılabilir...

Bir Fransız ata sözü şöyle diyor: "Genç bilebilse, yaşlı yapabilse"... Yeni doğanlar arasından çıkacak olan yeni "katilleri" enerjisi biten yaşlılar nasıl "uyandıracak" ya da onlar nasıl uyanacak, "gelişecek"? Yenilerin eğitimi için bir düzen (düzensizlik içinde düzen de olsa) kurulması gerekmiyor mu?

Ve bir İsveç atasözü: "İki kişi bir ata binince, biri arkada oturmalı"... Kurulan düzende yönetici ve yönetilen olmayacak mı? Yöneten ve yönetilenin olduğu yerde çatışma olmayacak mı? Evet bunun bende 30 yıldır biriktirdiğim bir yanıtı var. Daha sonra yazacağım. İyi bir noktaya geldik. Sürdürebilirsek iyi olacak gibi...


Bebekler dnyanın en egoist yaratıklarıdır.

Toruk Makto -- 04.03.2010 - 17:01

Büyüdükleri dünya onların bu özelliklerini dahada güçlendiriyor. Ağladığında annesinin onunla daha çok ilgilendiğini biliyor. Bu egosunu ilk besleyen şeylerden biri. Bu tür bebekler günümüz dünyası için geçerliler. Bahsettiğim gibi bir dünyada doğacak olan bebeklerin farklı olacağını (örn indigo çocuklar)ve bugünkü şekliyle gelişmeyeceklerini düşünürsek, yeni doğanlar sorun olmayacaktır. Kaldıki sır olan çekim yasasını bütün varlıklar bilecek olduğuna göre...konu dağılmasın diye bu kısma şimdi girmiyorum. Düzensizlikte yöneticiler, liderler olmayacağından, çatışmada olmayacaktır. Herkezin binecek bir atı olacağından kimse kimsenin atının arkasına binmek zorunda kalmayacaktır...


“İnsan, insan olarak

Masal -- 04.03.2010 - 18:20

“İnsan, insan olarak doğmaz, oluşturulur," Erasmus.

Maalesef,çoğu anne ve baba çocukların birey olmasına tahammül edemiyor. İşin üzücü yanı da bunu sevgi adına yapıyor olmaları.
Oysa ki; Bağımsız bir kişilikle yetişen ve birey olabilen genç kurban olmaktan çıkar, kendini daha iyi geliştirebilir.


ben artık

flight -- 04.03.2010 - 19:27

ben artık düşünemiyorum...ne hayvanlık ne insanlık hakkında...hatta neden hayvanlarla kendimizi kıyasladığımızın nedeninin güçlerini kabul etmemekte,olayı abartıp onları yoketmeyi kendimizi kanıtlamanın yollarından biri olduğunu da düşünemiyorum...
yanlış yolda ilerlediğimizi bilerek ,hala yolun sonuna adapte olup geçilmiş yolun

"neden"
geçildiğini sorgulayarak,kaygılarla etrafı izlemeyi unutup,doğru yanlış çıkmazı içinde, geçmiş yanlış oldu
"pardon"
bu yolda gelecek için de aynı şeyler geçerli ama biz yine de konuşalım,kendi doğrumuzu anlatalım ,kabul ettirelim,mutlu olalım ,hayatta bi cacık olamadık,hıyarlığımıza dönelim ,gelecekte acur olup cacık olamayacağımızın sınırlarını çizmeyi düşünemiyorum...
cocukluk travmalarımızı hayatlarımıza mal etmeyi,dünya finansının 3-5
"zekiii"
adam tarafından yönetildiğini,bizim de armut gibi oturduğumuzu,bu yanlış yolda kendimizi haklı çıkarmak için ürettiğimiz düşüncelerin bile yanlış olduğunu düşünen,barış isteyen,geçmişi yargılayan,gelecek kaygısı olan murticiğimin neden katil olduğunu bildiğimi düşünemiyorum...

düşünmenin çatışması içine girenleri de düşünmek istemiyorum.....


Düşünmemek çözüm

Toruk Makto -- 04.03.2010 - 20:00

Düşünmemek çözüm değil, kaçış..daha çok kaçıp daha az düşünerekte cacık olunabiliyor mu? Buda yollardan biri olabilir. Bütün yollar tükendiğinde onuda denemek isterim...


Önce birey olacağız.Birey

Masal -- 05.03.2010 - 08:15

Önce birey olacağız.Birey olmak tabi ki, toplumdan kendini yalıtmak değildir.
Çünkü,insan bireysel varlık olduğu kadar ,toplumsal bir varlıktır da.
Öncelikle; Bi toplumun gelişmesi için bilinçli bireylerden oluşması gerekiyor.
Toplumun genelinin kabul ettiği değerler bütününün güdümünden sıyrılıp, kendi varoluşunun bilincini sorgulayan kaç kişi var?

Köyün birinde; 480 koyunluk sürüden, bi koyun uçurumdan atlamış ve bütün sürü o koyunu takip etmiş. 450 koyun ölmüş, kurtulanlar ise,ölü koyun yığınının üstüne düştükleri için kurtulmuşlar.
''Sürüden ayrılanı kurt kapar sonra'' avam söylemini dikkate almayarak,bu garip sürüden ayrılmak lazım.

Not: Hüseyin bey, insan yavrusu hep insan yavrusu olarak kalıyor:)Ne bağımlılıklarından arınabiliyor, ne de birey olmayı başarabiliyor.


Herkesin Bir Atı Olsa Da...

Hüseyin AKTAŞ -- 05.03.2010 - 08:21

Toruk Makto'ya:

"Düzensizlikte yöneticiler, liderler olmayacağından, çatışma da olmayacaktır. Herkesin binecek bir atı olacağından kimse kimsenin atının arkasına binmek zorunda kalmayacaktır..." demişsiniz.

Benim attan kastım üzerinde yaşadığımız dünyadır. Hepimiz aynı ata binmiş yaşam yolunu sürüyoruz. Kaçınılmaz bir biçimde birimiz önde, birimiz arkada, diğerimiz onun ardında. Herkesin aynı hizaya gelmesi de mümkün değil, dahası hoş da değil. Diktatörlükler örneğin, herkesi hizaya getirmek içindir!...

Diyelimki herkesin bir atı oldu.
Ya senin atın benimkinden daha hızlı koşuyorsa?
Ya senin atın benimkinden daha güzelse?
Ben senin atına göz koyarsam?
Senin atını alma isteğimi önce "çekim yasasının" sınırlamalarıyla bastırdım diyelim. Birgün bastırdım, iki gün bastırdım, üçüncü gün atına el koymak için bir yol araştırmaya başlıyorum. İşte buyrun cenaze namazlarına!...

Bireyin içindeki daha iyiye, daha çoğuna, daha güzeline sahip olma arzusu, bireyin tarih boyunca gelişimine neden olduğu kadar, aynı zamanda bireyin bir başka bireyi yok etme nedenidir de. İşin püf noktalarından biridir bu. Küçüktür, mikrodur ama mikroptur ve makro kadar güçlü ve etkindir.

Sovyetler Birliğinin yıkılışının temelinde bu "küçük bireyin" yok sayılışı vardır. Sosyalist iktidarlar, bir garip yabancılaşma içerisinde bireyi yok saymışlardır ve bir süre sonra yok saydıkları bireyler tarafından, kendileri yok sayılmışlardır. Dikkate alınmayan, bastırılan, katledilen birey, sosyalist iktidarın önermelerine kulak tıkamış, ayak diremiş, işi yavaşlatmış ve bir "cocalaya" satmıştır sosyalizmi... Sosyalist devletin verdiği evler kırılıp dökülürken bakımsızlıktan, bireylerin kendilerine ait evler çiçek gibi bakımlı olmuştur. Çünkü biri kendine aittir, diğeri devletindir- kendine ait değildir...

Bireyin içindeki egoizim, bencillik nasıl yok edilecek? Nasıl denetlenecek? Nasıl sınırlanacak? Uzun zamandır insanlığa bulaşmış olan belki de varoluşuyla birlikte varolan, hatta ve hatta başlangıçta varoluşunu da borçlu olduğu ego, nasıl "terbiye" edilecek?

Bu terbiye uğruna düzenler kuruldu, düzenler yıkıldı. Dinler kuruldu, dinler yıkıldı, yıkılıyor. ...izmler önerildi, ...izmler tüketildi... Bu uğurda ortaya atılan her türlü önerme şu an iflas etmiş, etmediyse de çaresizlik içerisinde tıkanmış durumdadır. Bunun yolunu açmak insanlığın önünde bir zorunluluk olarak duruyor.

Bunun için işte bir kez daha:

Nasıl bir yaşam istiyoruz? (bireysel bazda)
Nasıl bir toplumda yaşamak istiyoruz? (ülkesel-yerel)
Nasıl bir dünyada yaşamak istiyoruz? (evrensel)

Bir kez daha tüm dünyada insanlık bu soruların yanıtını aramalıdır. Herkesin kafasında da bu sorulara bir yanıt olmalıdır. Yanıtlar ortaklaştığı oranda kurtulacaktır insanlık...


Masal'a: Hiç değilse

Hüseyin AKTAŞ -- 05.03.2010 - 08:24

Masal'a: Hiç değilse ekonomik bağımsızlığa değin çocuk aileye ya da içinde bulunduğu toplumsal koşulara bağımlıdır. Bu süre içerisinde de "atı alan Üsküdar'ı geçiyor" ve çocuk kendisini çevreleyen toplumsal koşu-lların etkisi altında, yine aynı toplumun devamı için "oluşturulmuş" oluyor. Bu bağımlılık ilişkisi de insan yavrusu için zorunlu bir süreçtir...

flight'a: Gene de düşünmüşsünüz ama. Hiç kimse sizi zorlamadığı halde, siz kendinizi zorlayarak düşünmüş ve yazmışsınız. Sizi çok iyi anlıyorum ve ben de aslında sizin gibi düşünemeyenlerdenim... Aslında düşünemeyenler yalnızca sen ben de değiliz. 21. Yüzyılda bütün insanlık düşünemez halde. Egemenler "armut gibi oturanların" armut gibi oturmaya devam etmeleri için akla hayale gelmeyecek tüm yöntemleri arayıp buluyorlar. Bunda da bir hayli başarılılar. Ancak yine de düşünmenin ve çözüm arayışlarının devamı zorunlu. Bu böyle gidemez.

21. Yüzyıl düşünmenin, felsefenin yükseliş yüzyılı olacaktır diye düşünüyorum. Çünkü insanlık kendisi için uzun zamandır düşünmüyor. İnsanlığın topyekün çıkarları için bu güne değin ortaya atılan tüm çözüm önerileri eskimiş durumda. "Düşünemiyorum" diye ifade ettiğiniz çaresizlik tüm insanların çaresizliği. Bu duruma çare aramak da tüm insanların ortak sorunu.

İnsan avlandı önce.
Tek başına güçsüzdü.
Önce aile oldu.
Sonra klan oldu.
Kabile oldu.
Ulus oldu
Devlet kurdu devlet yıktı.
Derken bir önceki yüzyılda sınıflar diye bir kavram girmişti toplumların tarihine...
İnsanlık yaşadığı sorunların çözümünü işçi sınıfı önderliğinde yapılacak olan sosyalist devrimlerde diye düşündü.
Sonra sosyalizm kendi anayurdunda yenilgiye uğrayınca dünya tek kutuplu hale geldi ve kitleler sosyalizmin de bir umut olmadığını düşünmeye başladılar. Bu umutsuzluk demekti aynı zamanda ve o gündür bu gündür düşünemiyorlar...

Oysa çok basit: "Bir şeyin alternatifi, o şeyin kendisi olamaz."

1. ve 2. Dünya savaşında milyonlarca insanın ölümüne neden olan motif (güdü) kapitalistlerin daha çok kar edebilme hırsından başka neydi ki?

Haydi kapitalist, sosyalist deyimlerini bir kenara bırakalım, ama dünyayı kan gölüne çeviren olgunun, dünyayı yöneten güç sahiplerinin, daha, daha, daha çok kar edebilme hırsı değil midir? İşgaller, darbeler, gizli servisler, suikastlar neyin ürünü?

Peki bunca kötülüğün sürdüğü bir dünya düzeninin alternatifi, yine bu dünya düzeni olabilir mi? Hayır! Bir şeyin alternatifi kendisi olamaz, başka bir şey olabilir. Kandan, cinayetten, savaşlardan, her türlü sömürüden memnun olmayanların başka bir alternatifi olmak zorunda. Ya da armut gibi oturmaya devam etmek zorundalar ama bu da "eşyanın tabiatına" aykırı...

Bir başka dünya var! Görüyorum, düşlüyorum, özlüyorum, arıyorum ona giden yolları. Bunun için "düşünüyorum"...

Nasıl ki Ay'a gitmeyi önce düşlemiş ve sonra ona ulaşmışsam, bir başka dünyaya giden yolu da mutlaka bulacağım!!... Çünkü ben verili koşullara boyun eğmeyen insan soyundan geliyorum!... Bugün o dünyaya ulaşamamış olmam, ulaşamayacağım anlamına gelmiyor. Ama hiç bir şey de kendiliğinden olmuyor. Ya da kendiliğinden olanların yanında bir de iradi olan şeyler var ki, 21. yüzyılın eşiğinde tüm insanlığın tek eksiği de budur!... İrade!! Bu eksiktir!

Bir başka dünyayı düşlemek, düşünmek, tartışmak, tanımlamak zorundayız. Çünkü "aradığını bilmeyen, bulduğunu anlayamaz"!...

Nasıl bir yaşam istiyoruz?
Nasıl bir toplumda yaşamak istiyoruz?
Nasıl bir dünyada yaşamak istiyoruz?

21. Yüzyılda bu sorulara yanıt bulmak zorunda insanlık. Bulduğu yanıtlar doğrultusunda örgütlenmek zorunda. Çünkü insanlığın başına bela olan sömürü, savaş, cinayet şebekeleri son derece örgütlenmiş durumdadır. Örgütlü bir düşman ancak örgütlü bir mücadele ile yenilebilir. Bir başka dünyaya giden yolda, başka bir yol bilen varsa buyursun konuşsun!...


Zaten konuşmuştum:)

Toruk Makto -- 05.03.2010 - 08:27

"Bir başka dünyaya giden yolda, başka bir yol bilen varsa buyursun konuşsun!..."
Örgütlü düşmana karşı örgütlenmek yeni düşmanlar yaratmaktan başka bir şey değil. Masalın verdiği örnek çok güzeldi. Yeni örgütlenmemizin o sürüden farklı olacağının garantisini ne verebilir? Hiçbirşey. Bence sürüden ayrıldıktan sonra yapılacak tek şey var. O da bireysel olarak gelişmek. Krishnamurtinin dediği gibi; "şimdi kendinize yeni kutular bulabilirsiniz. Ben bununla ilgilenmiyorum..."
Belki hem içeride, hem dışarıda olmak bir yere kadar çözüm olabilir ama yeni örgütünüzün lider kadrosu sizden onaylamadığınız bir şey istediğinde, en acıklısıda eğer siz o lider kadrodan biriyseniz; kendinizle çelişmek durumunda kalabiliyorsunuz. Buda bizi ve gelişimimizi mahveden bir şey...

Not: Yollardan bahsederken eklemeyi unuttum. Ben bunları havalimanındaki kalkış pistleri olarak tanımlıyorum. Hepsi aynı gökyüzüne yükselmek için bir araç. Herhangi bir pistten havalanabiliriz ama havalandıktan sonra kuleyle irtibatımızın kesilmesi gerekli. Sürekli hareket halinde olan birşeye ulaşmak için yollar yoksa uçmak gerek. Sonrasında pusulaya ihtiyacımız olur mu? Olabilir (ben bunun sezgilerimiz ve kalbimiz olduğunu düşünüyorum.) çünkü havada kaybolmak çok kolay...


Benim atımı çekmek

Toruk Makto -- 05.03.2010 - 08:34

Benim atımı çekmek zorunda değilsiniz ki!

"Senin atını alma isteğimi önce "çekim yasasının" sınırlamalarıyla bastırdım diyelim. Birgün bastırdım, iki gün bastırdım, üçüncü gün atına el koymak için bir yol araştırmaya başlıyorum. İşte buyrun cenaze namazlarına!..."

Benimki gibi bir at, hatta daha iyisini düşünürseniz onu çekersiniz.


Yanıtı kendiniz vermişsiniz;

" Bir kez daha tüm dünyada insanlık bu soruların yanıtını aramalıdır. Herkesin kafasında da bu sorulara bir yanıt olmalıdır. Yanıtlar ortaklaştığı oranda kurtulacaktır insanlık..."

Gerçeklikler farklı olabilir ama tek bir gerçek olduğunu varsayarsak ki ben öyle varsayıyorum. Yanıtların ortaklaşması kaçınılmazdır...


çeken çekene çekişme:))

Hüseyin AKTAŞ -- 05.03.2010 - 10:14

Ben sizin atınızı çekmiyorum ki, sizin atınız beni çekiyor ve siz buna razı gelmiyorsunuz sorun bu!... Sen bana "önünden ye", "kendi atına bin" diyorsun, ben "hayır seninkine bineceğim", "senin lokmanı yiyeceğim" diyorum.

Burada çekim yasasına farklı bir yoldan bakmışız. Önceki iletilerinizde satır arası yazıp, "şimdilik girmediğiniz" konudan, ben farklı sonuç çıkarmışım.

"İdeal Toplum Düzenine" ulaşıldığında, ulaşılan düzenin birey için bir cazibe oluşturacağı ve bu cazibe ile "egonun" denetim altına alınacağı söylenir. Bunu, yani toplum düzeninin bireyi çekmesini kastettiğinizi sanmıştım. Dolayısıyla birey bu cazibeden daha cazibeli bulduğu sizin atınızı elde etme isteğini, toplumun cazibe nedenleri ile bastırsa da, bir gün iki gün bastırır, üçüncü gün cazibe olmaktan çıkıp, kendisi için bir baskı unsuru haline gelen toplumsal öğretilerden saparak, sizin atınıza el koymanın yollarını aramaya başlar, demek istemiştim. Bundan sonrası da "cenaze namazları" oluyor...

Güzel bir tartışmaydı. Saygılar.


:) teşekkürler. Sizi anlıyorum.

Toruk Makto -- 05.03.2010 - 11:07

Evet bu şekilde bir iki gün bile uzun süre. :) O çok geniş bir konu ve ayrı bir başlık altında değerlendirilmesi uygun olacağından detay vermedim. Fakat bahsettiğim düzensizlik içindeki düzenin devamlılığını sağlayacak olan etkenlerden biri olduğu için en azından adına değinmek istedim.

Yazdıklarımı ve yazılanları dostça bir paylaşım olarak gördüm. Sizinde negatif anlamda kullanmadığınız "tartışma" olarak görmedim ama öyle görürsekte saygılı ve verimli bir tartışma olduğunu söyleyebilirim. Bu şekilde kendi anlayışsızlık ve duyarsızlık cenazelerimizin namazının nasıl kılınacağına dair elimizde olan verilere ek yapmış olduk...


tamam da...

flight -- 05.03.2010 - 17:02

düşüncenin olmaması demek bence ölüme eşdeğer:)tabii ki hala düşünüyorum...peki sayın toruk,hangi açıdan değerlendirelim şimdi!savaş barışın çözümü değilse,toplumun kabul gördüğü açıdan savaşmamak kaçmak değil mi?düşünmemek kaçış ise,düşünerek insanlığın geldiği noktayı değerlendirirmisiniz? gelecek için şimdiyi kurban etmek şimdiden kaçış değilmidir?

hüseyin aktaş açıklamış,cenaze namazı...barışı şimdiden düşünmek gerekiyorsa ve gelecek için şimdi kesiliyorsa çözüm yolunuzu sorabilirmiyim? gerçekten merak ediyorum insanlık adına bütün yolları denediniz mi?


Sevgili flight

Toruk Makto -- 05.03.2010 - 19:57

Biz toplum tarafından kabul görüldüğü açıdan bakıp öyle yaşayacaksak, asıl o zaman ölmüşüz demektir. Bunu yapmayan birisi olduğunu bildiğimden dolayı, toplumun kabulünden bahsetmene şaşırdım. Düşünce tarzını değiştiren insanlığın geleceği noktayı yukarıdaki yorumlarımda belirttim.
Savaşmamak öldürmekten kaçmaktır. (Günlük yaşam için bazı pratik öğretiler var. Örn, felsefesi olan ve sadece savunma sanatı olan aikido.)

"düşünerek insanlığın geldiği noktayı değerlendirirmisiniz?" demişsin. İnsanlığın çoğunluğu bugüne dek fiziksel olarak gelişmekten başka bir şey düşünmemiş olabilir. Artık bu değişmeye başladı. Quantum fiziğine saçmalık denmiyor eskisi gibi. Dün metafizik olanlar bugün fizik oldu. İleridede bugün metafizik olanlar fizik olacaktır. Bu değişimler gelirken biz hala sanayi devrimini düşünecek değiliz.

""...Öldürmek haklı gösteriliyor, çünkü katil bu sonucun insanlığın yararına olduğunu ileri sürüyor. Yani gelecek için şimdiyi kurban ediyoruz..."

Gelecek için şimdiyi kurban etmek demek; ileride geçilecek demokrasinin sağlam tesisi için şimdiki özgürlükleri ve insan haklarını askıya almak demek. Yarınlarda insanlar ölmesin diye şimdi insanları öldürmek, barışı sağlamak için savaşmak demek...


schidnler list vardı

tosunpaşa -- 05.03.2010 - 20:27

schidnler list vardı film,seyredince kötülük ne kötü,insan şaşıyor ama faydalı bence bilmek.esirleri öldürrmek olmasın faydam olsun diye uğraştı schnler,allah (c.c) razı olur inşallah ondan,insan kurtarmış sevabı ona büyüktür.<
yahudiler korkuyor bizden ama neden,asker dediki evet çünkü çünkü öldürebilriz biz onları.neden öldürüyorz ama asker dediki güçlüyüz çünkü biz,çok güzel cevab vardı orda bence,schnidler dediki öldürünce güçlü olmaz iğnsan,öldürebilirsin ama yine öldürmezsen,ozamn güçlü hakikatta.saygılar.


İnsanlar, sürekli gergin,

Efsunn -- 06.03.2010 - 08:52

İnsanlar; Sürekli gergin, mutsuz, huzursuz,tedirgin ve öfkeli ...
Birey olarak, hiçbir şeye tahammül edemez hale geldik.
Öyle bir hal aldı ki; İnsanlar ne birbiriyle empati kuruyorbiliyor, ne de birbirlerine sempati ile bakabiliyor.
Her zaman ayrışma,ayrıştırılma,ötekileştirme,''biz''den ''siz''den oluşturulması var.


Güçlü insan öldürme

Toruk Makto -- 06.03.2010 - 09:05

Güçlü insan öldürme imkanına ve kudretine sahipken bile öldürmeyen insandır öyle mi? Bencede öyle. Çok güzel bir filmdi. Arabasını satsaydı üç beş kişiyi daha kurtarabilirdi. Bu kadar insanı kurtardım diye gururlanacağına, arabasını satmadığı için hayıflanan birisi...

Güzel durum tespiti Efsunn. Çözümü için önerin nedir peki? Göreceli kötülük teorisi çözer mi bu durumu? Yoksa sebebi mi? Sorular...


Egolar eko yaptığı

Efsunn -- 06.03.2010 - 09:45

Egolar eko yaptığı sürece, çözüm zor gibi görünüyor makto:)
Öyle kötülükler var ki; Ne tarafından bakarsan bak rezalet. Böyle durumlarda o kötülüğü yapan kişinin yada kişilerin yerine kendimi koyup, empati bile yapamıyorum diyebilirim:)Hatta insanlığımdan utanıyorum.

Frederick Langbridge'de dediği gibi;
"Aynı pencereden dışarı bakan iki adamdan biri sokaktaki çamuru, diğeri ise gökteki yıldızları görür"


gökteki yildizi görüpte

ebubekir -- 06.03.2010 - 10:11

gökteki yildizi görüpte yerdeki camuru görmememzlikten gelen göze (gönül/idrak) yuh..

hele
gökteki yildizdan degil de yerdeki camurdan (adaletsizlik) sorumlu tutulacagini idrak etmemis göze göz mü denir ?

slm.


Adalet ne çamurda ne

Agnostik -- 06.03.2010 - 20:25

Adalet ne çamurda ne yıldızdadır ve senin kör gözün hiçbirini görecek kapasitede değil. Sen ne adaletin ne de adaletsizliğin zırhı değilsin. Sen sadece sensin... Hele idrak? İdraksızlığın resmini çekmiş ulu zat! Değerleri yıkarak değerli olmaya çalış. Yüksek egonu çamurla tatmin et. Geleceğe ve geçmişe bak. Olmuş ve olmamış ve olacak: HİÇ... Sonsuz bir hiç olarak yeryüzüne kazınacaksın, adın bile hatırlanmayacak.


Agnostik adimin

ebubekir -- 06.03.2010 - 22:19

Agnostik adimin hatirlanmiyacagi seni niye gerdi !?


Güzel söz

Toruk Makto -- 07.03.2010 - 09:40

"Frederick Langbridge'de dediği gibi;
"Aynı pencereden dışarı bakan iki adamdan biri sokaktaki çamuru, diğeri ise gökteki yıldızları görür""

Florence Littauer bir deneyimini aktarırken buna eğinir. Yolda arabayla giderken kendisi sürekli gökyüzünün güzelliğinden, yerdeki çeçeklerin güzelliğinden bahsederken oğlunada öyle değil mi diye sorar. Melankolik bir karaktere sahip olan oğlu yanıtında yabani otlarında orda olduğunu belirtir ve bir müddet sonra annesine sorarar; Anne neden sen çiçekleri görürken ben yabani otları görüyorum?

Küçük bir çocuğun karamsar olacak dünya deneyimi yokken bunu beşikte bile yapmaya başlıyor. Hep olumsuzluklara odaklanıp onlardan kaçınmak isterken hayatına çektiğinden habersiz şekilde yaşayıp gidiyor. Karakterinin olumlu bir çok yönüde var tabiki ama konuyla bağlantılı olduğu için buna değinmek istedim. Bu çamuru görenlerin kötü kalpli olduğunu göstermez. Gelişip değişebilirler ama hepsi bu fırsatı yakalayamıyor olabilir.

Agnostik şunu demiş;
"Sen ne adaletin ne de adaletsizliğin zırhı değilsin. Sen sadece sensin... " Maalesef durum bu. Dünyayı kurtarmayı bende çok istemişimdir ama önce kendimi kurtarmam gerektiğini anladım. Bu gerçeği anlamak çok önemli. Fakat bu gerçek bize duyarsız olmamız gerektiğinide telkin etmiyor...


tebrik ediyorum toruk

flight -- 23.03.2010 - 14:45

her zamanki gibi anlamaman gerektiği gibi anlamışsın.susuyorum.senle savaşsam ne olacak sanki?çelişkilerin ortada.tıp.


Söyleyecek sözün olmadığından susuyor olmayasın!

Toruk Makto -- 24.03.2010 - 00:27

...


Güçlerin

xenix -- 03.09.2011 - 13:11

Güçlerin el değiştirmesi ve adaleti sağlamak için gelenlerin yaptığı zorbalıklar.

Aynı kafa aynı tas aynı hamam.

"Savaş sonrasında Nazi Almanya'sının hayatta kalan liderleri Nürnberg'de yargılanırken söz alan Hermann Göring şöyle söylemişti; "Neden öyle garipsiyorsunuz tüm bu olup bitenleri?Eğer biz kazansaydık yine aynı şeyler olacaktı,sadece siz benim yerimde oturuyor olacaktınız şimdi,ve ben de sizin yerinizde""


xenix: Takiplerim

Sonsuz Us yorumlar yükleniyor...


Yeni Sonsuz Us
Sayfalar: 1 - 2 - 3 - 4 - 5 - 6 - 7 - 8 - 9 - 10 - 11 - 12 - 13 - 14 - 15 - 16 - 17 - 18 - 19 - 20 - 21 -