MENDERES'İN TÜRKİYE'Yİ 'KÜÇÜK AMERİKA' YAPMAYA ÇALIŞTIĞI GÜNLERDE,YANİ
1955-1960'LI YILLARDA YAŞANMIŞ GERÇEK BİR HAYAT HİKÂYESİDİR
MALATYA'NIN EN CANLI SOKAKLARINDAN BİRİ DE, GENELEV SOKAĞIDIR...
GÜNDÜZ CUMHURİYET BAYRAMI KUTLANMIŞTI.. .
GECE SAAT 12'YE YAKLAŞTIĞI SIRADA İÇERİYE AĞIZLARINDA PİPO, SARI
SAÇLI, UZUN BOYLU İKİ KİŞİ İLE BERABER ŞIK GİYİNMİŞ ŞİŞMAN BİR ADAM
GİRDİ.
BU İKİ YABANCI, 'UZMAN' SIFATIYLA BİR DOST MEMLEKETTEN GETİRİLMİŞLERDİ.. .
BİR YILDIR YAKINDAKİ 15.000 NÜFUSLU BİR ANADOLU KASABASINDAYDILAR.
KAYMAKAM KASABADA BÖYLE BİR ŞEY OLAMAYACAĞINI,
ARZU EDERLERSE FALANCA YERDEKİ 'TÜRK BARI'NA GİTMELERİNİ TAVSİYE ETMİŞTİ...
BUNUN ÜZERİNE İKİ GENÇ, TERCÜMANLARINI DA YANLARINA ALARAK ÖNCE
MALATYA'YA, SONRA DA FAYTONCUNUN REHBERLİĞİNDE BURAYA GELMİŞLERDİ...
YANİ MALATYA GENELEVİNE!.. .
İLK DAKİKALARDA YADIRGADIKLARI BU YER, GİT GİDE HOŞLARINA GİTMİŞTİ.
AKŞAMDAN BERİ 25 MÜŞTERİ SAVMIŞ OLAN KEZBAN, GRAMOFONA OYNAK BİR PLÂK
KOYMUŞ, KIRMIZI MAYOSUNUN İÇİNDE DÖNÜP DURUYORDU...
YABANCILAR KEZBAN'I SEYRETMEYE BAŞLADILAR.
SONUNDA KEZBAN'I İŞARET EDEREK, TERCÜMANLARINA BİR ŞEYLER DEDİLER...
TERCÜMAN ÇAÇA KADINA:
-'MÖSYÖLER BAYANI İSTİYOR..'
TERCÜMANI DUYAN KEZBAN ADAMLARA ŞÖYLE BİR BAKTI...
SONRA: -'MÜTHİŞ YORGUNUM ANNE. MAZUR GÖRSÜNLER,'
CEVAP TERCÜME EDİLİNCE, YABANCILARDAN UZUN BOYLUSU SERTLEŞEN SESİ İLE,
'NE DEMEK??? BÖYLE YERLERDE MÜŞTERİ REDDEDİLMEZ!' DİYE DİKLENDİ...
KEZBAN HİDDETLENEREK:
-'YORGUNUM EFENDİM!.. LÂFTAN ANLAMAZ MISINIZ SİZ?'
TERCÜMAN:
-'BU MÖSYÖLERİN KİM OLDUĞUNU BİLMİYORSUN GALİBA!.. HEM BİR OROSPU
MÜŞTERİSİNİN ARZUSUNU YERİNE GETİRMEYE MECBURDUR.'
KEZBAN:
-'BEN OROSPUYUM AMA, BU MÖSYÖLER KİM OLURSA OLSUNLAR, ARZULARINI
YERİNE GETİRMEYECEĞİM. '
DİĞER KADINLAR ŞAŞKIN ŞAŞKIN ONA BAKMAKTAYDILAR. ..
KEZBAN'I O GÜNE KADAR HEP PARA CANLISI OLARAK DÜŞÜNMÜŞLERDİ!...
TERCÜMAN YEDİĞİ HAKARETİ HAZMEDEMEMİŞTİ:
-'SENİN GİBİLERİNİN HAKKINDAN POLİS GELİR!'
-'BUYRUN EFENDİM, POLİS İKİ ADIMLIK YERDE.'
ŞİŞMAN TERCÜMAN DIŞARI ÇIKTI. BİRAZ SONRA YAŞLICA BİR POLİSLE İÇERİ
GİRDİ... ECNEBİLERE KARŞI DAİMA NAZİK OLMAYI, ONLARA KOLAYLIK
GÖSTERMEYİ VAZİFESİNİN MÜHİM BİR DÜSTURU SAYAN POLİS, KEZBAN'A:
-'MÖSYÖLER SENİ ÇİFTETELLİ OYNARKEN BULMUŞLAR... DEMEK Kİ YORGUNLUK
BAHANE... ŞU HALDE SEBEP NE KEZBAN?'
-'SADECE İSTEMİYORUM.'
-'FAKAT VAZİFENİ UNUTUYORSUN. SONRA SENİN İÇİN FENA OLUR!'
GENELEVİN DİLBERİ KEZBAN, ÂDETA DELİYE DÖNDÜ:
-'BANA HİÇ BİR ŞEY OLMAZ, POLİS BEY!.. ' 'BEN GAVURLARA OROSPULUK
YAPMAM POLİS BEY!.. BENİ NİHAYET BURADAN BAŞKA BİR YERE
SÜREBİLİRSİNİZ... ''FAKAT SÜRÜLECEĞİM YER GENE TÜRK MEMLEKETİ DEĞİL
MI?'
HERKES SUSUYOR, İKİ YABANCI ALIK ALIK BAKIYORDU...
KEZBAN İSE YUMRUKLARINI SALLAYARAK SÖYLENİYORDU:
-'BEN GAVUR OROSPUSU DEĞİLİM, POLİS BEY!... BEN TÜRK OROSPUSUYUM! ..'
DİĞER KADINLAR BAŞLARINI ÖNLERİNE EĞMİŞLERDİ...
YAŞLI POLİS İSE GÖZLERİNDEKİ ISLAKLIĞI GÖSTERMEMEK İÇİN, AĞIR AĞIR
BAHÇEYE ÇIKARKEN KEZBAN HÂLÂ BAĞIRIYORDU:
-'BEN GAVURUN ALTINA YATMAM, POLİS BEY!.. BEN TÜRKLERİN OROSPUSUYUM!
.. GAVURUN DEĞİL!'
***
KADERİN SİLLESİNİ YEMİŞ VESİKALI KEZBAN'IN, CILIZ ELLERİYLE ÜLKEMİZİ
İŞGÂL EDEN GAVURLARA ATTIĞI YAMAN TOKADIN HİKÂYESİ... BU.....!
İŞTE BÖYLE!..
-BİR KAÇ DOLAR KAZANABİLMEK İÇİN, YABANCILARIN ÖNÜNDE EĞİLEN
(....)
-BÜTÜN POLİTİKACILARIMIZA. ..
-İŞADAMLARIMIZA. ..
-BÜROKRATLARIMIZA. ..
-MEDYA MENSUPLARINA. ..
-VE KEŞKE İNGİLİZLERİN İDARESİNDE OLSAYDIK DİYEBİLEN O ÇOK NAMUSLU !
HANIM KIZLARIMIZA..
VELHÂSIL, KADIN-ERKEK BÜTÜN VESİKASIZ OROSPULARIMIZA İTHAF OLUNUR!..
Ve o şişman tercümanın adı neydi biliyor musun?
TURGUT ÖZAL
hesna -- 15.11.2008 - 04:34
yukarıdaki hikaye bana emaille geldi:)
orcagada -- 15.11.2008 - 05:29
Bu memleketin orospusu bile icabında başını dik tutmayı bilir ama siyasetçisi, yazarı, gazetecisi, iş adamı, bir Kezban kadar olamazlar.
Keşke başımızda bunlar yerine, Kezbanlar olsaydı.
apple -- 15.11.2008 - 12:25
ben inanmadim bu yaziya. gercek bir kaynak gosterilmesi lazim. yoksa yaziyim bir hikaye boyle boyle olmus diye anlatiyim.
ama
-BİR KAÇ DOLAR KAZANABİLMEK İÇİN, YABANCILARIN ÖNÜNDE EĞİLEN
(....)
-BÜTÜN POLİTİKACILARIMIZA. ..
-İŞADAMLARIMIZA. ..
-BÜROKRATLARIMIZA. ..
-MEDYA MENSUPLARINA. ..
-VE KEŞKE İNGİLİZLERİN İDARESİNDE OLSAYDIK DİYEBİLEN O ÇOK NAMUSLU !
HANIM KIZLARIMIZA..
VELHÂSIL, KADIN-ERKEK BÜTÜN VESİKASIZ OROSPULARIMIZA İTHAF OLUNUR!..
kismina katiliyorum.
zautt -- 15.11.2008 - 15:29
Katılıyorum...
mAnyitikAdd_a -- 22.11.2008 - 15:50
Gerçekten buna benzer bir olay olduğunu varsayalım üstelik hiç aklımızın ucundan bile geçmeyen bu sektörde para kazanmaktan başka hiçbir kaygısı olmadığı düşünülen bu kadının cebelleşip durduğu hayata karşı bazen hiç umulmadık alanda sergilediği kırılmaz iradesini takdir etmek gerekir sanırım.Yine bence bu tavır salt değerlendirildiğinde erdem olduğunu görebilirsiniz.
sametali -- 14.12.2008 - 13:49
Şovenizm böyle bir şey işte; Bahsedilen kadının manevi değerleri bu kadar ön planda tutmasına rağmen öyle bir batakhaneye düşmesinin acısını duymak yerine BEN TÜRK OROSBUSUYUM gibi akıllara ziyan yürek dağlayan bir cümleden gurur payı çıkarmak.
Türk orjinli birisi olarak milletime mensup insanların –hangi kadının başına gelse üzüleceğim bir durum- bu hale düşmesinden sadece utanç duyarım. O ablamızın öyle bir tepki vermesinde de bu utancı hafifletecek hiçbir şey bulamadım.
Ne yani ‘’AKŞAMDAN BERİ 25 MÜŞTERİ SAVMIŞ OLAN KEZBAN, GRAMOFONA OYNAK BİR PLÂK KOYMUŞ, KIRMIZI MAYOSUNUN İÇİNDE DÖNÜP DURUYORDU...’’ burada belirtilen durum çok mu ayrı bir şey Kezban ablamızın reddettiği tekliften.
Aslında hikâyenin gerçekliği konusunda da bize ipucu veriyor, Türk Orospusu Kezban’ın ecnebilere kırmızı mayosu içinde striptiz yapması.
Cinsel ilişki beş duyu organına aynı anda hitap eden bir ilişki türüdür. Hikâyenin başında, cinsel ilişkinin bir kısmı olan görsel boyutu, kırmızı mayo içinde striptiz yapılmak suretiyle gerçekleşmektedir.
Müşterilerin cinsel ilişkilerini kâmilen gerçekleştirmek için yaptıkları teklif aynı organizma tarafından reddedilmektedir. Bu birbirinin aksi iki tepkinin aynı bilinçten kaynaklanmış olması düşük bir ihtimaldir.
Bence yine ideolojik bir safsata ile karşı karşıyayız.
Ayrıca soramadan geçemeyeceğim. Bu öykü yaşanmış olsa bile;
‘’Bu memleketin orospusu bile icabında başını dik tutmayı bilir ama siyasetçisi, yazarı, gazetecisi, iş adamı, bir Kezban kadar olamazlar. Keşke başımızda bunlar yerine, Kezbanlar olsaydı.’’
Yani Kezban’ın kırmızı mayosu içinde striptiz yapmasında bir beislik yok mu? Yoksa hikâyedeki TÜRK MEMLEKETİ, TÜRK OROSPUSU gibi parçalar bütünü algılamanızı engelledi mi? Eğer öyleyse şovenizm böyle bir şey işte.
canu -- 14.12.2008 - 15:52
Yani Kezban’ın kırmızı mayosu içinde striptiz yapmasında bir beislik yok mu? Yoksa hikâyedeki TÜRK MEMLEKETİ, TÜRK OROSPUSU gibi parçalar bütünü algılamanızı engelledi mi? Eğer öyleyse şovenizm böyle bir şey işte.
Doğrusu bu hikayeden sadece kadınların yaşam kalitesini sorgulama sonucunu çıkarmanıza şaşırdığımı itiraf edeyim.
Siz de gayet iyi anlamış olmalısınız ki esas vurgulanmak istenen "toplumda hor görülen " kişilerin bile ortak değerler söz konusu olduğunda verdikleri tepkilerdir. İster şovenizm olarak değerlendirin , isterseniz başka türlü değerlendirin bir ülkenin en önemli ortak değeri "başka ülkelere peşkeş çekilmemek"tir.
Bu yazıdan sadece fuhuş batağına düşmüş kadınlara vah vahlanmak sonucunu çıkarmanızı da ben, başka bir şovenizm örneği olarak değerlendirdim.
Eğer, kadınların batakhanelere düşmeleri ile bu kadar ilgileniyorsanız lütfen "sosyoloji" bölümüne ilgi alanınız ile ilgili başlık atınız. Hem sizi ilgiyle takip edelim hem de tartışmalara katılalım.
sametali -- 14.12.2008 - 19:32
‘’Doğrusu bu hikayeden sadece kadınların yaşam kalitesini sorgulama sonucunu çıkarmanıza şaşırdığımı itiraf edeyim.’’
Doğrusu bu hikâyeden kadınların yaşam kalitesini sorgulama sonucunu çıkarmadım.
Doğrusu itiraf kelimesi başkalarınca bilinmesi sakıncalı görülen bir gerçeği saklamaktan vazgeçip açıklama, söyleme, bildirme durumlarında kullanılır.
Vardığım sonuçlar hakkında içine düştüğünüz bir yanılsamayı ifade etmek itiraf mıdır?
Siz de gayet iyi anlamış olmalısınız ki esas vurgulanmak istenen "toplumda hor görülen " kişilerin bile ortak değerler söz konusu olduğunda verdikleri tepkilerdir. İster şovenizm olarak değerlendirin , isterseniz başka türlü değerlendirin bir ülkenin en önemli ortak değeri "başka ülkelere peşkeş çekilmemek"tir.
Bu, siyaset-kurgu olduğunu düşündüğüm öyküde, vurgulanmak istenen, ortak değerler söz konusu olunca farklı statülerden fertlerin bile tepkilerinin muvazi olması ise, öyküyü oluşturan giriş gelişme ve sonuç bölümleri tamamen bu vurgunun altını çiziyor mu? Burada bir tutarsızlık yok mu? Yani öykü kahramanına göre görsel cezbelendirme sırasında sorun yok lakin müşterilerin isteklerinin artması sonucu var. Burada bir çelişki var.
Hayret ettiğim mevzuyu tekrar belirteyim; öykü başlı başına utanç verecek bir durumken çeşitli üyelerden ‘’katılıyorum’’ ‘’başımızda olsaydı keşke’’ gibi düşüncelerin ifade edilmesi. Bu düşünceleri Kezban’ın TÜRK OROSPUSUYUM (sadece Türklere veririm) gibi cümlelerine bağladım. Bu yüzden, yoksa hikâyedeki TÜRK MEMLEKETİ, TÜRK OROSPUSU gibi parçalar bütünü algılamanızı engelledi mi? Eğer öyleyse şovenizm böyle bir şey işte, Çıkarımını yaptım.
Bu yazıdan sadece fuhuş batağına düşmüş kadınlara vah vahlanmak sonucunu çıkarmanızı da ben, başka bir şovenizm örneği olarak değerlendirdim.
Doğrusu, bu yazıdan sadece fuhuş batağına düşmüş kadınlara vah vahlanmak sonucunu çıkarmadım. Fuhuş batağına düşmüş kadınların başından geçenlerden bile şovenizmin fışkırtılabileceğini de çıkardım.
Bu fuhuş yatağına düşmüş kadınlar konusuyla karşılaştığım her zeminde ve zamanda olduğu gibi burada da acının iliklerime işlemesini sizin vah vahlanmak tabiriyle küçümsemenizi başkalarının acılarına karşı duyarsızlığınıza yorarsam tekrar doğrusu diye başlayarak bir yanıt daha verir misiniz? Ben bunu istemiyorum.
''Eğer, kadınların batakhanelere düşmeleri ile bu kadar ilgileniyorsanız lütfen "sosyoloji" bölümüne ilgi alanınız ile ilgili başlık atınız. Hem sizi ilgiyle takip edelim hem de tartışmalara katılalım.''
İlgilendiğim her konu gibi bu konu da zihnimde tam olarak bir yazıya dönüştürebilecek şekilde değil. Ya da bunu tam olarak beceremiyorum. Becerebilirsem söz size özelden mesaj da atıp değerlendirmelerinize sunacağım.
DOSTÇA
canu -- 15.12.2008 - 05:56
Önce yanıtınızın tümüyle ilgili dikkatimi çeken bir noktaya değineğim .
İtiraf kelimesini bu sitede bilmeyip , anlamını merak eden olduğunu sanmıyorum.
Siz, kendiniz için benim hiç de gerekli görmediğim bir açıklama yapmışsınız . Buyrun keyif
sizin, açıklayın. Keşke artık hiç kullanılmayan ve bazılarının anlamlarını sadece tahmin
ettiğim" cezbelendirme, muvazi" gibi sözcüklerin anlamlarını da açıklamak zahmetinde
bulunsaydınız, doğrusu işe yarar bulurdum ;).(Her kelimenin anlamını araştırmayı çok seviyorsunuz izlenimini aldım da ondan söyledim)
Hayret ettiğim mevzuyu tekrar belirteyim; öykü başlı başına utanç verecek bir durumken çeşitli üyelerden ‘’katılıyorum’’ ‘’başımızda olsaydı keşke’’ gibi düşüncelerin ifade edilmesi. Bu düşünceleri Kezban’ın TÜRK OROSPUSUYUM (sadece Türklere veririm) gibi cümlelerine bağladım. Bu yüzden, yoksa hikâyedeki TÜRK MEMLEKETİ, TÜRK OROSPUSU gibi parçalar bütünü algılamanızı engelledi mi? Eğer öyleyse şovenizm böyle bir şey işte, Çıkarımını yaptım.
Sn. sametali, bir kere daha "doğrusu" sözcüğünü kullanarak diyorum ki; doğrusu bu yazı uzun za
mandır orada durur ,hiç de bir açıklama veya fikir yürütme gereği duymadım. Bana gerçekmiş
gibi gelmediği gibi abartı gibi de gelmişti. Siz neden bu kadar hayretler içinde kaldınız?
Yani, öyküde "bütünü algılama" derken neyi kasttiniz? Sizin dikkatiniz (yapay bulduğum bir
şekilde) Türk fahişelerinin dramına yönelikken benim dikkatimden kaçan "bütün" nedir sizce?
Yukarıda öykünün sizin yorumunuzu görene kadar öyküyü ilginç bulmadığımı söyledim. Peki
neden yorumunuza tepki duydum(tepkiyi özellikle kullandım lütfen açıklama zahmetine
girmeyin)?
1.Sitemizde ilk yorum olarak epigram şiire yaptığınız yorumu önyargılı ve irite edici buldum.
Yorumları silmekten hiç hoşlanmanmayan ve çok demokratik (bazan fazla hoşgörülü )
bulduğum site yönetimi o yorumunuzu sildiğine göre "önyargı " sözcüğünün açılımını benden çok
siz düşünmelisiniz.
2.Türk orjinli birisi olarak milletime mensup insanların –hangi kadının başına gelse üzüleceğim bir durum- bu hale düşmesinden sadece utanç duyarım. O ablamızın öyle bir tepki vermesinde de bu utancı hafifletecek hiçbir şey bulamadım.
Sn. sametali, neden Türk orijinli olduğunuzu vurgulamak gereğini duydunuz? Doğrusu ben Türk
orijinli olup olmadığımı bilmiyorum, çok da umursamıyorum.Eminim kurcalarsam farklı etnik
kökenler ortaya çıkar ve bu benim umurumda olmaz.Ama ülkemin ve kökenleri ne olursa olsun
ülke insanlarımın yabancılar önünde aşağılanması tepkimi çeker.
Not1.Fuhuş batağına düşen kadınlarla ilgili bir yazı aklınıza gelirse lütfen bana özel mesaj
falan atmayın. Genelden gerekli görürsem yorum yaparım :).
Not2.Siz yazınızı DOSTÇA diye bitirmişsiniz ben de diyorum ki:
İÇTENLİKLE...
oik0s -- 15.12.2008 - 07:03
Sn.Sametali,
Batakhaneleri bildiğiniz sonucuna vardım. Gitmiş, görmüş olmalısınız bu batakları ve sonra onların acılarına ortak oldunuz sanırım.
Dört veya daha çok kadınlı arap alemi erkeklerine acıyınız. Onlar zor durumda ve sizden acil yardım bekliyorlar.
Zira,
Söz konusu iffetse eğer,
Hortumlayan,
Çalan,
Tecavüz eden,
Taciz eden,
Ülkeyi satan,
Arkadan vuran,
nicelerinden iffetlidir herhangi bir batakhane çalışanı...Kim olduğu bellidir, kendisinden başkasına zarar vermeyen bir çalışandan başka bir şey de değildir. Ve üstelik burada bir şovenizm varsa, varsın olsun size zararı nedir? Kim bu şovenler acaba? bugünlerde ülkesini sevenlere şovenist denir oldu ya, o halde ben de bir şovenim var mı itirazı olan?
Oik0s: Kadının iffeti üzerinden prim yapanlara, ona buna milliyetçilik hakkı veren ama Türklere bu hakkı hor görenlere acırım ancak.
Batakhaneleri talep eden ERKEKLER olmasa kadınların bu işi yapmayacaklarını da unutmayın.
sametali -- 16.12.2008 - 00:44
‘’İtiraf kelimesini bu sitede bilmeyip, anlamını merak eden olduğunu sanmıyorum.’’
Açıklama gereği duyma nedenim kelimeyi yanlış anlamda kullanmanızdır.
‘’Yani, öyküde "bütünü algılama" derken neyi kasttiniz?’’
Öykünün giriş kısmında Türk Orospusu Kezban striptiz yapmaktadır. Gelişme kısmında müşterilerin daha ileriye gitmesini Kezban’ın reddetmesiyle ortalık karışmakta ve polis çağırılmaktadır. Sonuç kısmındaysa Kezban karakolluk olmaktadır.
Bu öyküden ''KADERİN SİLLESİNİ YEMİŞ VESİKALI KEZBAN'IN, CILIZ ELLERİYLE ÜLKEMİZİ İŞGÂL EDEN GAVURLARA ATTIĞI YAMAN TOKADIN HİKÂYESİ... BU.....!'' sonucu çıkarılmaz bütününe baktığımız zaman.
Öykünün giriş kısmında Kezbanın striptiz yapması çok mu normal bir şey? Yani ne kadar farklı reddettiğiyle? Orda zaten aşağılık bir durum yok mu?
Bu anlamda sadece sonuç kısmına bakıp Pembe İncili Kaftan’ı okumuş gibi yorum yazanların bütünü algılayamadıklarını düşünüyorum.
‘’benim dikkatimden kaçan "bütün" nedir sizce?’’
Bu konuya ilk yorumu girdiğimde siz herhangi bir yorum yapmamıştınız. Dolayısıyla size değil, sizden önceki üyelere yönelik bir ifadeydi.
Eğer siz de aynı sonucu çıkarmışsanız bahsettiğim şekildedir bütünü algılayamamak.
‘’1.Sitemizde ilk yorum olarak epigram şiire yaptığınız yorumu önyargılı ve irite edici buldum.’’
Bu sitedeki ilk yorumum o şiir değil ‘’Geleceğe mail’’ başlıklı yorumumdur.
Bu kısım Kırmızı Mayolu Kezban öyküsü üzerine yaptığımız yorumlarla alakalı değildi ama madem açtınız bu konuyu…
‘’Yorumları silmekten hiç hoşlanmanmayan ve çok demokratik (bazan fazla hoşgörülü )bulduğum site yönetimi o yorumunuzu sildiğine göre "önyargı " sözcüğünün açılımını benden çok siz düşünmelisiniz.’’
Demokratik olduğunu iddia ettiğiniz yönetim, hiç kimseyi aşağılayan unsurlar ihtiva etmemesine, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'na göre bile suç teşkil edecek hiçbir şey barındırmamasına rağmen sildiği epigram tarzındaki şiirim hakkında bana bir açıklama tenezzülünde dahi bulunmadı. Demek ki şiirleri şarkıları yasaklayan zihniyetlerin sitesi burası.
‘’Sn. sametali, neden Türk orijinli olduğunuzu vurgulamak gereğini duydunuz?’’
Öykü kahramanın Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı kimliğinden ziyade onun (BEN TÜRK OROSPUSUYUM) ırki özellikleri ön planda tutulmuş. Ben de Kırmızı Mayolu Kezban ile aynı ırka mensup olmama rağmen ortada gâvurlara atılan yaman bir tokat görüp bundan övünemediğimi belirtmek için gerek duydum. Zira Kürt veya Ermeni olsaydım övünülecek bir şey bulamam doğal olabilecekti.
‘’Doğrusu ben Türk orijinli olup olmadığımı bilmiyorum, çok da umursamıyorum.’’
Bu konudaki umarsızlığınızı paylaşıyorum.
Ama ülkemin ve kökenleri ne olursa olsun ülke insanlarımın yabancılar önünde aşağılanması tepkimi çeker.’’
Hak etmeyen inanın aşağılanması tepki nedenidir, insani duyguları kuvvetli olan bir insan için. Bir insan haksız yere aşağılanıyorsa hangi coğrafyada hangi kişiler önünde olursa olsun şahsımda sebebiyet vermiş olduğu rahatsızlığın tepkisini şartlar dâhilinde gösterebilirim.
Şartlar dahilinde derken neyi kastettim?
Örneğin bir sanatçı bir ödül töreninde başka bir dilde şarkı yaptığını, ona klip çektiğini, bunu yayınlayacak yürekli insanların olduğunu, yayınlamazlar ise Türkiye Halkıyla nasıl hesaplaşacaklarını bildiğini söyleyince ‘’sünnetsiz pezevenk’’ diye küfredenlere çatal bıçak atanlara tepki gösterebilmem için şartlar mevcut değil.
DOSTÇA
sametali -- 16.12.2008 - 01:01
Batakhaneleri bildiğiniz sonucuna vardım. Gitmiş, görmüş olmalısınız bu batakları ve sonra onların acılarına ortak oldunuz sanırım.
Demokratik yönetimimize havale ediyorum silinmesi niyetlerimle.
Akis takdirde sizin hakkınızda ben de zanlarımı yazacağım.
Zannınız üzerine inadırmak zorunda olmadığım bir anı;
Ankara/Tandoğan'da ikamet ederken eve iki arkadaşım( onların hiçbiriyle görüşmüyorum şimdi) tarafından getirilen bir hayat kadınının bedeninden istifa etme sırasına girmediğim için gay saçmalıklarıyla alay edildim.
Yazınızı düzeltmedikçe sizinle fikir alış verişi içine girmek istemiyorum.
oik0s -- 16.12.2008 - 03:05
Örneğin bir sanatçı bir ödül töreninde başka bir dilde şarkı yaptığını, ona klip çektiğini, bunu yayınlayacak yürekli insanların olduğunu, yayınlamazlar ise Türkiye Halkıyla nasıl hesaplaşacaklarını bildiğini söyleyince "sünnetsiz pezevenk" diye küfredenlere çatal bıçak atanlara tepki gösterebilmem için şartlar mevcut değil.
Tam da tahmin ettiğim gibi,
Kürt şoven ahmet kaya'dan bahsediyor.
"Türkiye halkıyla hesaplaşmak" vay canına ???Bu nasıl bir yargı yahu inanın anlamak imkansız. Biz şoven oluyoruz, Türkiye halkıyla hesaplaşacak biri sadece sanatçı oluyor.
Sen git önce bebek katiliyle hesaplaş sonra ikide bir "orospu" diyerek küçümsediğin "aşağılık durum" kahramanı Kezban'dan daha orospu olanlara tepki göster.
Bu yazıların silinmesi umuduyla....
sametali -- 16.12.2008 - 03:10
O kadınları aşağılasam bu kadar önemser miyim bu konuyu? Onlara acırım üzülürüm çünkü içinde bulunduğum toplum yapımızın sonuçlarıdır içinde bulundukları ortam.
İki de bir orosbu oldğunu belirtmem(Bilinçli bir şekilde) öykünün iğrençliğindendi. Neden öyküyü yazanlara kızmıyorsunuz da bana kızıyorsunuz?
Evet iyice çirkinleşti bir fikir alış veriş teşebbüsü daha silinsin iyi olur.
oik0s -- 16.12.2008 - 03:25
Öykü iğrenç falan değil, gayet güzel kurgulanmış. Kezban'ın da seçme hakkı olduğunu belirtiyor ve üstelik "fahişelik" bugünün değil geçmiş binlerce yılın bir mesleğidir. Toplum yapısıyla ilgisi yoktur. Erkek egemen erklerin ve paranın itici gücünün devreye girmesiyle oluşmuştur.
Öykünün "gavur" nitelemesi emperyalizme bir karşı duruştan başka bir şey değildir.
Burada sizi irite edenin ne olduğunu biliyorum. Fazla lafa gerek yok.
Marsseh -- 16.12.2008 - 05:35
şartlar mevcut değil mi? öykünün bir hayal ürünü olduğu varsayıldığında bile işaret ettiği sizin aşağılık olarak tanımladığınız işi yapan bir insanın tercihleri konusunda özgür olabileceği, olmayı isteyebileceği ve bu yoldaki çabasıdır. Bu çaba öyle değerlidir ki hali hazırda tüm demokratik olanakları kullanarak ülkemi talan edenlerin göstermeye yüreğinin olmadığı bir çabadır ve öykü gereği kezban'dır bu çabayı gösteren. Efendim öykünün giriş bölümü, gelişme ve sonuç bölümü......ilkokuldaki kompozisyon dersleriniz, lisede kompozisyon dersleriniz, üniversitede kompozisyon dersleriniz....ama canım öyküyü yazanın hiç mi kabahati yok nidalarınız. yok efendim.öykü gerçek olup olmamasının bile tarih nezdinde bir değerinin olmadığı öyle bir öyküdür. Sizin değişinizle mevzu Kezban'ın 'aşağılık' işi olsaydı (tabi bu durum da aşağılık olan insanlık durumudur..yüzyıl insanı bu durumu ağır eleştirmiştir. bakınız dadaizim, expresyonizm, postmodernizim...) öykünün yinr sizin değişinizle sonuç bölümünde kezban kendisine teklif edilen işlişkiyi gerçekleştirmiş ve bir diğer kadınla güne ilişkin bir sohbete girmiş, işinden yakınmış, işini övmüş vs olacaktı. Hayır konu sizin ısrarla öyle göstermeye çalıştığınız kırmızı mayo, kezban ve fahişelik sorunu değildir...konu o şişman tercumandır ve ülkesinde bağımsızlık için akıtılan kanların sahiplerinin hislerine tercüman olamayan diğerleridir. Ortak değerlere duyulan saygıyı kırmızı bir mayo ve bir bölücü provakatif eyleme ve geçmişinize ait tuhaf bizi hiç de ilgilendirmeyen deneyime indirgeyişinizi hayretle izledim. Site ve yönetimine gelince burası bir kamp, rehabilitasyon olanağı yaratan bir alan değildir. düşünür söyleriz. düşünür söylersiniz ve söylediklerimizin arkasında olmak da yerleşik tavrımızdır. yazılarınızı dostça falan diye sonlandırmanız gerekmez.(cidden severiz seviliriz, tanır, anlar, dinleriz vs. e zamanla tabi) düşüncelerinizi ifade etmek için dost olmanız da gerekmez. (bu arada giriş, gelişme sonuç dedik
yani diyorsunuz ki;
sonuç:
1-yorumunuz erkek egemen 'tüh tüh kezban fahişeymmiş yazık çok üzülürüm ben ona elimi sürmem'
2- Fahişelerin seçim yapma gibi bir hakkı (insanlık hakkı) yoktur 'işine bak kızım'
3- Canım ne önemi var 'hesaplaşsınlar' maksat gönüller bir olsun.
bişiy söyleyeyim mi; yok öyle bişey.
sametali -- 16.12.2008 - 08:49
Marsseh inanın bu açılardan düşünmemiştim. Gerçekten öykünün asıl içeriğini sizin bu anlamlı yazınızla fark ettim. Beni aydınlattığınız için teşekkürler.
xenix -- 17.12.2008 - 01:06
Türk tanımını ırkçılıkla özdeş tutmak bir yanılgı. "Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkes Türktür." Bu yüzden öyküde şovenizm varsa bile ırkçılık üzerine değil Milliyetçilik üzerinedir.
İkinci bir tespitimde, yorum yazanların çoğunun genelev görmediği üzerinedir. Öyküdeki kırmızı mayo ile ilgili bölüm özel değil genel bir durumdur.
Son olarak bana sorarsanız öykü bir kurmacadır, değinmek istediği nokta da gayet güzeldir. Namusun iki bacak arasında olmadığını zihniyette olduğunu vurucu bir şekilde anlatmaktadır.
xenix