Yeni Sonsuz Us
Sayfalar: 1 - 2 - 3 - 4 - 5 - 6 - 7 - 8 - 9 - 10 - 11 - 12 - 13 - 14 - 15 - 16 - 17 - 18 - 19 - 20 - 21 -

Sınırsız Olanaklar

delete

Her toplumsal sistem kendisinin tarihsel gelişmenin son durağı olduğunu hayal eder. Tüm önceki tarihin, bu özel üretim tarzına ve onu tamamlayan tüm yasal mülkiyet biçimlerine, ahlâki yasalara, din ve felsefeye yalnızca bir hazırlık olduğu varsayılır. Yine de her toplumsal sistem yalnızca, insanların ihtiyaçlarını karşılama ve onlara gelecek için umut verme yeteneğinde olduğunu gösterdiği sürece varolur. Bunu başaramadığı an, yalnızca ekonomik değil, ahlâki, kültürel ve diğer tüm açılardan geri dönüşsüz bir çöküş sürecine girer. Böyle bir toplum, savunucuları asla kabul etmese bile artık ölüdür.

20. yüzyıl kapanmaya yüz tutarken, kapitalist toplumda elle tutulur ve her yanı saran bir bıkkınlık ve tükenmişlik duygusu hakim. Sanki bütün bir yaşam tarzı eski ve yıpranmış hale gelmiştir. Bu durum çeşitli yazarların atıfta bulunduğu mal du siecle’den* ibaret değildir. Bu, “piyasa ekonomisinin” kendi sınırlarına gelip dayandığının belirsiz bir farkına varışıdır. Yine de, verili bir toplum biçimi tahmin edilenden daha uzun süre ayakta kalsa da, bu, insanlığın gelişiminin de benzer şekilde sınırlandığı anlamına gelmez. Tarih, bir sona ulaşmış olmak ne kelime daha başlamamıştır bile. Dünyanın yaşını 5 milyar yıl alarak, tarihi, 1 Ocağı dünyanın başlangıcı ve 31 Aralığı da bugün olarak gösteren bir takvim olarak hayal edersek, her saniye 167 yılı, her dakika da 10.000 yılı temsil eder. Erken Kambriyen dönem bu durumda 18 Kasımda başlar. İnsan 31 Aralıkta akşam 11:50’de sahneye çıkar. Tüm yazılı insanlık tarihi, gece yarısından önceki son kırk saniyeye sığmaktadır bu durumda. Ilya Prigogine bilgece şuna işaret ediyor: “Etrafımızdaki dünyanın bilimsel kavranışı daha yeni başlıyor.” Bize çok yaşlı görünen insan uygarlığı gerçekte çok gençtir. Aslında, insanların kendi yaşamlarını bilinçlice denetledikleri ve hayatta kalmak için hayvanca mücadele etmek yerine gerçekten insani bir varoluşu yaşama yeteneğinde olduğu bir toplum anlamında gerçek uygarlık henüz başlamadı. Doğrusu şu ki, toplumun özel bir biçimi eskimiş ve tükenmiştir. Artık sunacak hiçbir şeyi olmamasına rağmen yaşama dört elle sarılıyor. Geleceğe kötümser bakmak, boş inançlar ve temelsiz kurtuluş umutları, tümüyle bu tür dönemlere özgüdür.

Roma Kulübü, 1972’de, dünyanın fosil yakıt kaynaklarının birkaç onyıl içerisinde tükeneceğini öngören Gelişmenin Sınırları başlıklı kasvetli bir rapor yayınladı. Bu açıklama, petrol fiyatlarını hızla yükselterek ve alternatif enerji kaynaklarına dönük çılgınca bir arayışa yol açarak bir paniği kışkırttı. Yirmi yıldan uzun bir süre geçti, ne petrol ne de gaz kıtlığı var, ve bugün daha az sayıda insan canını alternatif arayışlarıyla sıkıyor. Bu miyopluk, kısa vadeli kâr arayışıyla güdülen kapitalizme özgüdür. Er ya da geç fosil yakıt kaynaklarının kuruyacağını herkes biliyor. Ucuz ve temiz bir alternatif bulmak için uzun vadeli bir plan kesinlikle gerekli.

Doğa harfi harfine sınırsız bir potansiyel enerji kaynağı sağlar: güneş, rüzgâr, deniz ve her şeyden önce de içerisinde muazzam enerji barındıran maddenin kendisi. Ancak alternatif yakıtların gelişmesi büyük petrol tekellerinin çıkarına değildir. Burada bir kez daha üretim araçlarının özel mülkiyeti, insan gelişiminin önüne dikilmiş muazzam bir engel olarak davranır. Gezegenin geleceği bir avuç insanın zenginleşmesi hedefine göre ikinci planda kalır. Dünyanın ivedi sorunlarının çözümü ancak insanların bilinçli denetimi altındaki bir sosyoekonomik sistemde bulunabilir. Sorun, gelişimin önünde özsel bir sınır olması sorunu değildir. Sorun, yaşamı ve kaynakları çarçur eden, çevreyi yerle bir eden ve bilim ve teknoloji potansiyelinin tam olarak gelişmesini engelleyen eskimiş ve anarşik bir üretim sistemi sorunudur. “Büyük bilim ve büyük iş fırsatları arasında zorunlu bir bağlantı yok” diye yazıyor bir yorumcu, “genel görelilik teorisi hâlâ bir para makinesine dönüştürülmeyi bekliyor.” (The Economist, 25 Şubat 1995)

Yine de bugün bile, teknolojide saklı bulunan olanaklar nefes kesicidir. Teknolojik buluşlar gerçek bir kültürel devrime kapıları aralıyor. İnteraktif televizyon halihazırda hayata geçirilebilir bir öneridir. Televizyon programlarının karmaşıklığına aktif olarak katılma olanağının, hangi programları izlemek istediğinize karar vermekten çok daha muazzam potansiyelleri vardır. Bu, geçmişte ancak hayali kurulabilen bir şeyin, yani toplumun ve ekonominin işleyişine demokratik bir katılımın önünü açmaktadır. Kapitalizmin doğuşu eski kilise temelli ilişkilerin yıkılışı ve ulus devletlerin doğuşuyla karakterize olur. Bugün üretici güçlerin, bilim ve tekniğin gelişmesi ulus devletin kendisini gereksiz kılıyor. Marx’ın öngördüğü gibi, en büyük ulus devlet bile dünya pazarına katılmak zorunda kalır. Eski ulusal tek yanlılık olanaksızlaşmıştır.

Sonsuz Us yorumlar yükleniyor...


Yeni Sonsuz Us
Sayfalar: 1 - 2 - 3 - 4 - 5 - 6 - 7 - 8 - 9 - 10 - 11 - 12 - 13 - 14 - 15 - 16 - 17 - 18 - 19 - 20 - 21 -