“Şişme” Teorisi

Alan Guth
Alan Guth

Bu ve diğer sorunlardan kurtulmak için Amerikalı fizikçi Alan Guth “şişen evren” teorisini geliştirdi. Bu teoriye göre, sıcaklık o denli hızla düşmüştü ki, farklı alanların ayrışması için ya da farklı taneciklerin oluşması için hiç zaman kalmamıştı. Farklılaşma ancak daha sonraları, evren daha da genişlediğinde meydana geldi. Büyük patlamanın en son versiyonu budur. Bu versiyon, büyük patlama anında evrenin, her 10–35 saniyede büyüklüğünü ikiye katladığı üstel bir genişlemeden (bu nedenle “şişme” adı verilir) geçtiğini iddia eder. “Standart model”in daha eski versiyonları tüm evreni bir greyfurt boyutuna sıkıştırılmış olarak tahayyül ederken, Guth daha iyisini yaptı. O, evrenin bir greyfurt gibi başlamadığını, bir hidrojen atomu çekirdeğinden milyarlarca kez daha küçük olabileceğini hesapladı. Bu takdirde, ilk hacminin 1090 katı bir büyüklüğe (bu da 1’den sonra 90 tane sıfır demektir) erişene kadar inanılmaz bir hızla –saniyede 300.000 kilometre olan ışık hızından defalarca kat fazla– genişleyebilirdi!

Bu teorinin içeriğine bir bakalım. Bu teori de diğer büyük patlama teorilerinin hepsi gibi, evrendeki bütün maddenin tek bir noktada yoğunlaştığı hipotezinden yola çıkar. Buradaki temel hata, evrenin gözlemlenebilir evrene eşit olduğunun, ve maddenin içinden geçtiği tüm farklı evreleri, dönüşümleri ve farklı durumları hesaba katmaksızın evrenin tüm tarihini lineer bir süreç olarak yeniden kurmanın mümkün olduğunun tasavvur edilmesidir. Diyalektik materyalizm evreni Einstein ya da Newton gibi statik veya sürekli “denge” durumunda bir varlık olarak değil, değişken ve dengesiz bir varlık olarak kavrar. Madde ve enerji yaratılamaz veya yok edilemez; periyodik patlamaları, genişleme ve daralmaları, itme ve çekmeleri, hayat ve ölümü içeren sürekli bir hareket ve değişim süreci içindedir. Bir veya birçok büyük patlama düşüncesi aslında olmayacak bir şey değildir. Buradaki sorun bambaşka bir şeydir; sorun, gözlemlenmiş kesin bir olgunun (Hubble’ın kırmızıya kayışı gibi) mistik bir yorumu ve evrenin yaratılışı hakkındaki dini fikirleri bilimin içine arka kapıdan sokma girişimidir. Öncelikle, evrendeki tüm maddenin “sonsuz yoğunluğa” sahip tek bir noktada yoğunlaşmış olması gerektiği düşünülemez. Bunun ne anlama geldiğinde net olalım. İlkin, sonlu bir uzaya sonsuz miktarda madde ve enerji koymak imkânsızdır. Sadece soruyu ortaya atmak bile onu yanıtlamak için yeterlidir. “Ah! der büyük patlamacılar, fakat evren, Einstein’in genel görelilik teorisine göre sonsuz değil, sonludur.” Eric Lerner kitabında Einstein’ın denklemlerinin sonsuz sayıda farklı evreni mümkün kıldığına işaret eder. Friedmann ve Lemaître birçok denklemin genişleyen evren sonucuna çıktığını gösterdi. Ancak hiçbir surette bu denklemlerin hepsi bir “tekillik” durumunu ima etmez. Yine de Guth ve ortaklarının dogmatik bir biçimde ileri sürdükleri varyant budur.higgs-alani

Görebildiğimiz evrenin ufak bir köşesini evrenin tümü olarak ele alırsak –ki bu hiçbir mantıksal ve bilimsel temeli olmayan keyfi bir kabuldür– her biri yaklaşık 100 milyar ana yıldız (bizim güneşimiz gibi) silsilesi içeren, 100 milyardan fazla galaksiden bahsediyoruz demektir. Guth’a göre, bu maddenin hepsi tek bir protondan daha küçük bir yerde yoğunlaşmış durumundaydı. Madde, saniyenin trilyonda birinin trilyonda birinin trilyonda birinin milyarda biri kadar bir sürede, trilyon kere trilyon kere trilyon derece sıcaklığındayken, sadece tek bir alan ve sadece bir çeşit tanecik etkileşimi vardı. Evren genişleyip sıcaklık düştükçe, farklı alanların, ilk basitlik durumundan “yoğunlaşmış” olduğu farz edilir.

Böylesi eşi benzeri görülmemiş bir genişlemeyi harekete geçirecek enerjinin nereden geldiği sorunu ortaya çıkar. Bu bilmeceyi çözmek için Guth, bazı teorik fizikçiler tarafından varlığı öngörülen, her yerde ve her zaman hazır bulunduğu varsayılan bir kuvvet alanına (“Higgs alanı”) başvurdu. Eric Lerner şu yorumda bulunur: Guth’un teorisinde, bir boşluk içinde bulunan Higgs alanı, gerekli tüm enerjiyi hiçlikten –ex nihilo– üretir. Onun ortaya koyduğu şekliyle evren, Higgs alanının lütfettiği büyük bir “bedava öğle yemeği”dir.

Bir yorum ““Şişme” Teorisi”

  1. Yüce Yaratıcı’nın ‘kün fe yekun’ dediği noktaya tek bir proton kadar yaklaşmışken bile ‘higs alanının lütfettiği bedava yemek’ hokkabazlığına başvurarak diyalektik materyalizmin ‘kasap havası’na ayak uyduranlara bilmem ki ne demeli?
    Plank sabiti, Plank zamanı, Plank uzunluğu, Plank hacmi diye diye o noktanın etrafında tur atıp duruyorsunuz ve yorulduğunuzda da hiçlikten enerji ürettiğini söylediğiniz higs alanının bedava öğle yemeğine çöküyorsunuz.
    Halbuki, Allah’ın davetine icabet etseniz, envai çeşit yiyecek-içecekle donatılmış mükellef bir sofranın şükredenleri olacaksınız.
    Gerçi; higs alanına atfettiğiniz bedava öğle yemeği de O’nun ama enaniyetiniz ‘hiçliğe’ atfediyor…
    Zavallı higs alanı, kendisine böyle hiçlikten enerji üreten ‘tanrısal’ bir atıfta bulunacağınızı bilseydi gizlenmeye devam ederdi…

Bir yanıt yazın