Niagara Şelalesi – Bölüm 1

ŞELALENİN KURUDUĞU GÜN

Eğer Niagara Şelalesi’ne hiç gitmediyseniz, olağanüstü bir manzarayı kaçırmışsınız demektir. Şelalenin kuvvetini, hiddetini ve eşsiz güzelliğini anlatmaya kelimeler yetmez. Suyun bir kısmı Niagara Nehri üzerindeki büyük hidroelektrik santrallerine yönlendirilmeden önce, dakikada 350 milyon litrenin üzerinde suyun yaklaşık 58 metrelik yükseklikten aşağı aktığı tahmin ediliyordu. Evdeki duş gibi bir şey değil kuşkusuz.

Eğer balayı, tatil veya herhangi bir sebepten dolayı Niagara Şelalesi’ne bir seyahat planlıyorsanız, şelalede su olmasını umut edersiniz. Ne de olsa kuru bir şelale yüksek bir kayalıktan başka bir şey değildir ve bunun da hiçbir özel tarafı yoktur.

Amerikan Şelalesi’nin, askeri mühendisler tarafından, 1969 yılında, nehre bir set kurularak kapatıldığını duymuşsunuzdur. Ancak şelale bütünüyle durdurulmamıştı; su, Horseshoe Şelalesi’ne ve elektrik santrallerine yönlendirilmişti.

Benim burada bahsedeceğim ise, 29 Mart 1848 tarihinde şelalenin kuruduğu gün meydana gelen bir dizi tuhaf olay. O günlerde kuraklık falan da yoktu.

Peki ne olmuştu?

28 Mart gecesi, şelalenin gürültüsüne alışmış bölge sakinlerinin alışılmamış bir sessizlik sonucunda uyandıkları anlaşılıyor. Kudretli Niagara susmuştu. Sanırım bu tren yolu çevresinde yaşamak gibi bir şey; bir süre sonra gürültüyü fark etmez hale geliyorsunuz ama ses kesildiğinde yadırgıyorsunuz. (En azından annemin iddiası bu; çocukken ne zaman büyükannemlerin evinde kalsam, tren yüzünden bütün gece uyuyamazdım.)

Yüzlerce insan evlerinden çıkıp ne olduğunu anlamaya çalıştılar. Şelaleden geriye birkaç küçük su akıntısı kaldığını gördüler. Herkes evlerine çekildiği sırada suyun normal seviyesinde olduğuna emindiler.

Kimse ne olup bittiğini bilmiyordu. Nasıl olsa kimsenin bir uçağa atlayıp ırmağın yukarı kısımlarının ne durumda olduğuna bakma şansı yoktu. Birilerini aramak için telefon da yoktu. Ve elbette, televizyon ya da radyo gibi lükslere de sahip değillerdi.

Bir başka deyişle, ne olup bittiği hakkında kimsenin en ufak bir fikri yoktu.

Kimileri bunun dünyanın sonu, kutsal kitapların bahsettiği mahşer günü olduğu sonucunu çıkardı. Bölgedeki kiliselere doluşup, her şeyin yoluna girmesi için dua ettiler.

Kimileriyse biraz para kazanmaya karar verdi. Nehir yatağı ilk kez ortaya çıktığı için, hatıra avcıları işe koyuldu. Bir sürü ıvır zıvır buldular; daha çok 1812 Savaşı’ndan kalma eski silahlar, kılıçlar, baltalar ve paslı eşyalar. Girişken bir adam nehir yatağındaki kütükleri çıkardı; böylesi ağaçları kesmekten daha kolaydı. Elektrikli testerenin olmadığı bir dönemden bahsediyoruz. O güne kadar tekne seferlerini hep engellemiş olan kayalar kırılıp parçalandı.

Peki bütün bunlara ne sebep olmuştu?

Kesin cevabı hala bilmiyoruz. En sık bahsi geçen açıklamaya göre, o gün rüzgar öyle güçlüydü ki nehirdeki su seviyesinin düşmesine sebep oldu. Aynı anda, Niagara Nehri’nin Erie Gölü’nden ayrıldığı nokta bir buz kütlesi yüzünden tıkandı. Sonuç, herkesi uyandıran kurumuş şelaleydi. Buz tıkanıklığı otuz saat kadar sürdü ve l Nisan’da şelale normale döndü. Sanırım doğa bu şekilde Niagara Şelalesi halkına l Nisan şakası yapmıştı.

Bir yorum “Niagara Şelalesi – Bölüm 1”

Bir yanıt yazın