Hawking ve Din

hawking-popeHawking kendi teorilerinden dini birtakım sonuçlar çıkarılabileceği düşüncesinden açıkça rahatsızdır. 1981’de Vatikan’da kozmoloji üzerine Cizvit papazlarınca düzenlenen bir konferansta şu yorumda bulunur:

Katolik Kilisesi güneşin dünya etrafında dolaştığını ilân ederek bilimsel bir sorun hakkında bir yasa ileri sürmeye çalıştığında, Galileo konusunda büyük bir yanlış yapmıştı. Bugün, yüzyıllar sonra, kozmoloji hakkında akıl danışmak için bir dizi uzmanı davet etmeye karar vermiştir. Konferansın sonunda katılımcılar bir lütuf olarak Papayla görüştürüldüler. Papa da bize, evrenin büyük patlamadan sonraki evrimini incelememizde bir sorun olmadığını, ama büyük patlamaya burnumuzu sokmamamızı, çünkü onun Yaratılış anı ve dolayısıyla Tanrının işi olduğunu anlattı. O zaman, biraz önce konferansta yaptığım konuşmanın konusundan haberdar olmayışına çok sevindim. Çünkü konuşmam, uzay-zamanın sonlu ama sınırsız olabileceği, yani bir başlangıcının, bir yaratılış anının olmadığı konusundaydı. Ölümünden tam 300 yıl sonra doğmuş olmamın da biraz etkisiyle kendimi güçlü bir şekilde özdeşleştirdiğim Galileo’nun yazgısını paylaşmak istemiyordum!

4 yorum “Hawking ve Din”

  1. Çünkü konuşmam, uzay-zamanın sonlu ama sınırsız olabileceği, yani bir başlangıcının, bir yaratılış anının olmadığı konusundaydı.

    Bunu anlayamadım. yani sonlu ama sınırsız olmasının yaratılış anının olmamasına neden bir sebep olabileceği konusunu…

    Burada eğer sözkonusu düşünce bir kürenin yüzeyi gibi bir sonlu ama sınırsız olabileceği savına benzer ise bu sanal bir sınırsızlıktır. Gerçekte ise küreyi oluşturan “son” ‘un aslında gerçekte ona bir sınır verdiği anlaşılacaktır.
    Kürenin üzerinde hareket eden bir aracın herhangi bir sınırla karşılaşmaması kürenin yüzeyinde seyahat ettiği sürece geçerlidir. Küreyi dikine kesecek bir yörünge sözkonusu sınırı ve sonu zaten bulacaktır.

  2. Küre üzerinden anlatım bir analojidir elbette. Ben de evrenin sınırsız olduğunu düşünüyorum. Yani bir yöne doğru devamlı giderseniz evrenin diğer tarafından gelirsiniz.

    Burada takıldığınız nokta, küre için iki boyutlu varlıkları düşünüp üç boyutlu varlıklar açısından kürenin sınırlı olduğunu varsaymanızdır. Evrenin kaç boyutlu olduğuna dair henüz net bir görüş olmadığı gibi düşündüğünüz kadar basit de olmayabilir.

    Bence evrenin yapısı hakkında henüz bildiklerimiz, bilmediklerimizin yanında çok az kalıyor.

  3. Kuantum fiziği ile makroölçeği birleştirmeye çalıştığı kuramı sonlu ama sınırsızlık sonucunu verdiği için
    Belli bir sınır vermeye çalıştığınıda kuantumun belirsizliği buna musade etmez diyor o yüzden bir son belirleyebilirsiniz ama o sona sınır çizemezsiniz o sınırın dışındada uzay olur
    Bu yaklaşımı ile karadelikden olan püskürmeyi açıklamış

  4. Bilime katkılarından dolayı Hawking’e saygı duyuyorum.
    Roger Penrose’la birlikte yaptıkları çalışmalar neticesinde evrenin oluşumunu tekilliğe kadar takip edebildiklerini söylüyor. Haliyle, buradan öteye (tekilliğin de gerisine) gidemiyor. Evrenin var oluşunun ayak izlerini tekilliğe kadar sürdükten sonra geri dönüş yolunda sesli olarak şöyle düşünüyor:”Evrenin nasıl başladığını, fizik yasaları belirlemiş olabilir. Fizik yasalarının aydınlatmasıyla tekilliğin kapısına kadar geldik. Şu an için bize içeriyi gösterebilecek bir aparat henüz yok. Ama bulacağız, endişeye mahal yok. Acele edip, işe Tanrı’yı karıştırmayın. Büyük patlamanın oluşum şekli bilim yasaları tarafından belirlenmiş olabilir ve evren kendi kendini taşır durumdadır. Evren konusundaki çalışmalarımız devam ettikçe evrenin kendisi, kendisini anlamamız konusunda bize ilham verecektir. İşi tekilliğe kadar getirmişken paniklemeyin, ümitsizliğe kapılmayın. Bilimden gelecek takviyelerle bu noktanın da ötesine geçeceğiz.”
    Evet, o noktayı da aşacağız fakat onun sonunda da aşılması gereken başka bir nokta bulacağız. Her nokta aşımında;’ya, adım adım gidiyoruz işte, bizi Tanrı’nın gölgesinde bırakmayın’ diyeceğiz.
    Diyalektik materyalizmin ve insan egosunun bileşiminden oluşmuş bu körlüğe de ‘evrenin bilinci’ diyeceğiz…
    ‘Evren’in bilinci’, ‘Bilinç’in evreni’…
    Herkes kendi yoluna…

Bir yanıt yazın