Fırsat

Sıra dışı başarılı insanlar hakkında öğrenmek istediğimiz şey nedir? Nasıl biri olduklarını, kişiliklerini, zeka düzeylerini, yaşam tarzlarını, yeteneklerini merak ederiz. Ve biz bu kişisel özelliklerin, onları nasıl olup da zirveye çıkardığına açıklık getireceğine inanırız. Her yıl yayınlanan otobiyografilerde ünlülerin ve başarılıların nasıl mütevazi koşullardan geldiklerini, sırf kendi çaba ve yetenekleriyle zirveye vardıkları anlatılır. Hatta bunun dışında sahip olduğu imkanların ve fırsatların gizlendiği bile olur. Bizim için ‘başarı eşittir kişisel çaba.’ dır.

Outliers’da sizi, başarının bu açıklamasının işe yaramadığına ikna etmek istiyorum. İnsanlar sıfırdan yükselmezler. Aile, hamiler (koruyan, gözetenler), gizli avantajlar, doğaüstü fırsatlar, kültürel miras, doğum tarihi ve yetiştiği yer kişinin öğrenmesini ve çok çalışarak başarı kazanmasını sağlar. Ait olduğumuz kültür ve atalarımızdan kalan miras başarı düzeyimizi tahminlerin üzerinde etkiler.

Biyologlar organizmaların ekolojisinden söz ederler. Ormandaki en uzun meşe yalnızca en sağlıklı palamuttan doğduğu için en uzun değildir. Aynı zamanda, başka hiçbir ağaç güneşini engellememiş, etrafındaki toprak derin ve zengin, kabuğunu ve filizlerini hiçbir hayvan kemirmemiş ve büyürken birisi onu kesmemiştir. Hepimiz başarılı insanların sağlam tohumlardan geldiğini biliyoruz fakat onları ısıtan güneşi, kök saldıkları toprağı, hayvanlardan ve oduncuların saldırılarından koruyan şansı yeterince biliyor muyuz?

Kanada’nın ulusal sporu hokey’i ele alalım. Başarılı hokey takımlarının oyuncularının hangi ayda doğduklarına bakıldığında bunların ağırlıklı olarak (%70) yılın ilk üç ayında doğdukları görülür. Bu oran aylar ilerledikçe git gide düşerek ekim-aralıkta %10’a iner.

Bunun açıklaması gayet basittir. Kanada’da hokey seçmelerinde sınıflandırma aynı yılın 1 Ocak- 31 Aralık arası doğan çocuklarını bir araya toplar. Dolayısıyla 2 Ocakta 10 yaşını dolduran bir çocuk 31 Aralıkta doğanla aynı yaş grubunda oynar. O yaşlarda 12 aylık fark, fiziksel olgunlukta muazzam fark yaratır. Çocuklar 9 – 10 yaşlarındayken koçlar, yıldızlar takımını seçmeye başlarlar. Tabi ki yılın ilk aylarında doğanlar daha yapılı, hareketleri daha eşgüdümlü olduğu için yıldızlar takımlarına seçilme şansları çok yükselir. Bir kere seçildiler mi de diğerlerine göre daha fazla antrenman yaparlar, takım arkadaşları ve antrenörleri daha iyidir. Böylelikle önce gençler ligi, oradan da süper lig oyuncusu olma şansları adamakıllı katlanır.

Gruplandırmanın doğum tarihlerine göre yapıldığı, erken yaşta kimin iyi olduğuna, kimin olmadığına karar verildiği, ‘yetenekli’ nin ‘yeteneksiz’ den ayrıldığı ve ‘yetenekli’ ye çok daha fazla imkan tanındığı her alanda, gruplandırmanın başladığı tarihe en yakın tarihte doğanlara acayip avantaj sağlanması kaçınılmazdır. Amerika’da futbol ve basketbol seçmeleri böyle yapılmadığından bu fark yoktur. Ancak beysbol seçmeleri doğum tarihine göredir. Seçmeler 31 temmuzda başladığından süper lig oyuncularının pek çoğu ağustos doğumludur.

Eğitimde de durum farklı değildir. Aynı yılın 1 Ocak – 31 Aralık tarihinde doğanlar aynı sınıfa başlarlar. Daha sonra da erken yaşta yetenek gruplarına ayrılırlar. Öğretmenler olgunlaşma ile yetenek arasındaki farkı göremediğinden genelde daha büyük çocuklar ‘ileri’ giderler. Böylece daha yoğun eğitim aldıklarından, daha geç doğmuş çocuklarla aralarındaki fark her yıl git gide açılır; ta üniversiteye kadar. Kimse de bunu umursamaz ne yazık ki.

Sosyolog Robert Morton, bu duruma Matta (Mathew) incilindeki bir ayete dayanarak ‘Matta etkisi’ adını veriyor. Ayette, ‘Sahip olanlara daha fazla verilecek, hem de bol miktarda; sahip olmayanlardan ise sahip oldukları şeyler bile alınacak’ denmektedir. Gerçek hayatta da başarılılara hep daha fazla fırsat sunulduğundan daha da başarı kazanırlar. Zenginler çok daha az vergi verir. En iyi öğrenciler en iyi eğitime ve en fazla ilgiye mazhar olur. Sosyologların deyimiyle başarı, ‘avantaj birikimi’ nin sonucudur. Erken yaşta yetenek gruplandırması yapılan eğitim ve sporlarda sadece başlama tarihine yakın doğmak ömür boyu süren bir avantaj sağlar. Fakat aynı sebepten, çocuk nüfusunun yarısı sırf yılın ikinci yarısı doğmakla, yeteneklerini ilerletebilme şansından mahrum bırakılmış olurlar. Toplum olarak başarılılara hayranlık duyar, başarısızları küçümseriz ama, kişinin kendisine mal edip toplumun etkilerini görmezden geliriz. O yüzden hangi ayda doğmuş olursa olsun bütün çocuklara aynı şans verilse başarılıların sayısı çok daha artar.

Bir yanıt yazın