Eşekli Kütüphaneci Mustafa Amca

esekli-kutuphaneYıl 1943.
Genç Mustafa’nın tayini kütüphaneci olarak Ürgüp Tahsin Ağa Kütüphanesi’ne çıkar. Devlet memurluğu o dönemde süper bir şey, çünkü özel sektör falan yok. Bizimki kütüphanede heyecanla okurları bekler; bir gün olur, beş gün olur, gelen giden yok.

Etraftakilerle konuşur, herkese anlatır:

“Bakın kütüphane bomboş duruyor, gelin kitap okuyun.” Gelen giden olmaz. Amirlerine durumu bildirir.

– Kardeşim otur oturduğun yerde, maaşını düzenli alıyon mu, almıyon mu?
– Alıyorum.
– Eee, o zaman ne karıştırıyon ortalığı, gelen giden olsa maaşın mı artacak? Başına daha fazla bela alacan, o kütüphaneye yıllardır kimse gelmez zaten…

23 yaşındaki genç memur “Ne yapayım, ne yapayım?” diye düşünür durur. Sonunda aklına bir fikir gelir, eşine söyler. Eşi önce “Deli misin bey?” der, ama kocasının bir şeyler üretme, işe yarama çabasını yakından görünce fikri kabullenir.
Devamını oku “Eşekli Kütüphaneci Mustafa Amca”

Bir fantastik bilim kurgu romanı: Laniakea

2000’li yılların başında ülkemizde fantastik ve gerilim dalında yazan yeni yazarları desteklemek için kurulan Xasiork Ölümsüz Öykü Kulübü’nün oluşumunda kurucu ortaklık yapan Sibel Atasoy, fantastik bilim kurgu alanında bir başyapıt olan Laniakea’yı yayımlandı.

bir-fantastik-bilim-kurgu-romani-laniakea

İçinde savaş olmayan bir bilim kurgu romanı olan Laniakea aynı zamanda Anayurt Lemurya Üçlemesi’nin ilk kitabı ve günümüz kadar 2037 yılı Türkiyesi’nden de bizlere merhaba diyor.
Devamını oku “Bir fantastik bilim kurgu romanı: Laniakea”

Okumak ve Öğrenmek

kitap-bilgisayarYeni nesil okuyarak öğrenmek yerine daha çok seyrederek öğrenmeye eğilimli. İnternetten görseller, videolar ile medya unsurları yüksek ama zihinsel bağ süreci düşük bir öğrenme yöntemi hızlı ve etkin bir öğrenme gibi görünsede uzun vadede daha karmaşık problemleri çözme aşamasında işe yaramayacağını düşünmeme sebep oluyor.

Bu yüzden ilköğretim ve ortaöğretimde derslerde medya kullanımı arttırmak, bilgisayar destekli eğitimler almak, videolar eşliğinde öğrenmek dersin akışını ve işleyişini iki taraf için de kolaylaştırıyor. Bu da kalıcı bir öğrenme yerine geçici bir öğrenme sağlıyor.

Filmlerde görmüşsünüzdür; Amerikadaki üniversiteler son teknolojiye sahip olması hatta teknolojiyi kendileri üretmesi açısından ileride olmasına rağmen hala hoca tahtada tebeşir kullanarak ders anlatır. Son yıllarda yine dikkatinizi çekmiştir, televizyonun yaygınlaşması sonucu bütün çocuklar küçük yaşlarda herşeyi biliyormuşcasına hızlı bir gelişim içine girip hiç birini uzun vadede hayatına yansıtamamaktadır. Zihin özgürleşmesi gereken yerde daha çok köleleşir. Bağları aşmak için önce bol miktarda bağ oluşturmak gerekir. Bu da görsel medyaya oranla okumanın ve kendi zihinsel çabasının daha önemli olduğu anlamına gelir.