Yağmur Adam

BİR ŞEYİ ÇOK FAZLA İSTEMEYİN

Bana mı öyle geliyor, emin değilim ama sanki her yaz bir kuraklık yaşıyoruz. Sonbahar, kış ve ilkbaharda ne kadar çok yağmur yağmış olursa olsun, haberleri sunan adamlar her yazın başında yaklaşmakta olan bir su krizini bildiriyorlar.

Vergi mükellefleri olarak, politikacılarımızın bu sürekli tekrarlayan soruna bir çözüm bulmalarını talep etmek hakkımız. Ne kadar para gerekiyorsa harcayın ve çözün bunu.

Herhalde şimdi oturmuş kafanızı kaşıyorsunuzdur. Başkentteki adamların su sorununu nasıl çözebileceklerini merak ediyorsunuzdur. Ben burada size sadece teoride bir çözümün var olduğunu değil, bu çözümün daha önce uygulandığını da göstereceğim.

Charles Mallory Hatfield adlı adamı ele alalım. Vefatının üzerinden çok zaman geçmiş olan Charlie, teknik olarak bir plu-vikültüristti.

Pluvi-kim? Ne?
Devamını oku “Yağmur Adam”

Peigneur Gölü Faciası

GÖL DELİKTEN AKIP GİDİYOR

21 Kasım 1980 tarihine dönelim. Bu gün size hiç de önemli değilmiş gibi gözükebilir. Ancak, Lousiana’da New Iberia yakınlarında yaşıyorsanız, bu tarihte meydana gelmiş bir dizi tuhaf olayı unutmanız mümkün değildir.

Bu gün de her zamanki sıradan bir gün gibi başlamıştı. (Galiba bütün tuhaf hikayeler böyle başlıyor.) Güneş, Peigneur Gölü üzerinde yeni yeni yükseliyordu. 1300 dönümlük bir alana yayılmış olmasına rağmen derinliği bir metreyi geçmeyen bu gölün üzerindeki Jefferson Adası, Live Oak Gardens botanik parkına ev sahipliği yapıyordu. Fakat bu doğal güzellikle çelişkili biçimde, adanın çevresine petrol ve gaz kuyuları sıralanmıştı.

Burada karşımıza, test amacıyla 20 Numaralı Kuyu’yu açmakta olan, Texaco tarafından tutulmuş Wilson Kardeşler Şirketi çıkıyor. İlk 374 metre boyunca sondaj işlemi sorunsuz geçmesine rağmen, 375. metrede işleri sarpa sarmaya başladı.

Beş kişilik gece ekibi mesaileri sırasında bir sorunla karşılaşınca sabah saat altıda işbaşı yapacak yedi kişilik gündüz ekibini beklemeye karar verdi. Saat altı buçuk olduğunda sondaj aracı hafifçe eğilmeye başlamıştı. Ekiptekiler, aracın ayakları altındaki zeminin çökmekte olduğunu düşündüler. Sorunu Texaco’nun New Iberia’daki bölge merkezine bildirdiler. Tüm ekipler platformu tahliye etmeye ve iki yüz metre kadar uzaktaki sahile yönelmeye karar verdiler.
Devamını oku “Peigneur Gölü Faciası”

Citicorp Kulesi

CITIBANK’IN EĞİK KULESİNE DİKKAT EDİN

Son yirmi yıl içerisinde New York’ta bulunduysanız, Citicorp Kulesi’ni muhakkak biliyorsunuzdur. Bu binanın gözünüzden kaçmış olması mümkün değil. Üçgen çatılı tek gökdelen olduğundan, sanki Bay Pisagor’un (dik üçgen teorisiyle ünlü olduğu için) şahsına ithafen inşa edilmiş.

Ancak bu devasa yapının az daha Manhattan Island halkının üzerine yıkılacağını pek az kişi biliyor gibi. Eğer New Jersey’de bir üniversite öğrencisinin dikkatini çekmemiş olsaydı, on binlerce insan tek bir felaketle yaşamlarını kaybedebilirlerdi.

Öncelikle bu süper binanın geçmişi hakkında biraz bilgi verelim.

Sanırım Otis’in emniyet asansörünü keşfedişine kadar gitmemiz mümkün. Fakat o hikayeyi bir başka sefere saklamak daha doğru olacak. Biz şimdilik 1977 yılına dönelim. Güçlü New York şehri iflasın eşiğine gelmişti ve suç oranı da giderek yükseliyordu. Kimse bu şehirde gelecek görmüyordu. Bazıları hala görmüyor.
Devamını oku “Citicorp Kulesi”

Büyük Boston Şeker Pekmezi Trajedisi

TARİHİN EN YAPIŞ YAPIŞ FELAKETİ

Bu hikayeyi çok gençken dinlemiştim ama doğrusu kaynağını hatırlamıyorum. Hep uydurma olduğuna inandığım o hikayelerden biriydi. Yirmi yıldan uzun bir süre sonra yeniden karşıma çıkana dek.

Elbette (başlıktan da anlayabileceğiniz gibi) 15 Ocak 1919 tarihinde Boston, Massachusetts’in büyük kısmını kaplayan Büyük Şeker Pekmezi Seli’nden bahsediyorum.

Bu dönemde şeker pekmezi Amerika’nın en çok kullanılan tatlandırıcısıydı. Her tür kurabiye, pasta, ekmek ve özellikle de içki yapımında kullanılıyordu. Popülerliğine bağlı olarak, Boston sahil şeridine yayılmış birçok şeker pekmezi fabrika ve depoları mevcuttu. Ne de olsa Boston, ABD’nin damıtma merkezi kabul ediliyordu.

Şimdi anlatacağım hikayede bu tesislerden sadece birini ele alacağız: Boston’un kuzey sınırında, bugün dünyaca ünlü Faneuil Hail, Quincy Market ve New England Akvaryumu’nun bulunduğu bölgedeki geniş bir depo.

Bu, ufak bir şeker pekmezi tankı değildi. Dökme demirden tankın çapı yirmi beş metre, yüksekliği ise on beş metreyi buluyordu. Kapasitesinin 2.2 ile 2.5 milyon galon arasında olduğu tahmin ediliyordu.

Ve hepimiz bu hikayenin sonunun nereye varacağını biliyoruz.
Devamını oku “Büyük Boston Şeker Pekmezi Trajedisi”

Balonla Yolculuk

UÇAN HALIMLA UZAKLARA

Yüzlerce televizyon kanalında bir tane bile seyretmeye değer program bulamadığınız geceler oldu mu hiç? O gecelerden birinde Çöplük Savaşları: Uçan Makineler adlı bir şov programına rastladım. Programda bir grup çamaşır makinesi tamircisi ile bir grup psikolog en iyi uçan makineyi yapabilmek için yarışıyorlardı. Kurallar son derece basitti. Her ekibin çöplükte buldukları malzemelerden bir uçan makine yapmak için on saati vardı. Bir insanı en uzun süre havada tutmayı başaran ekip yarışmayı kazanıyordu.

Beni bir düşüncedir aldı. On saat içinde bir uçak yapmayı başardığımı farz edelim. Öyle bir şeyin içine binerek hayatımı riske atmak ister miydim? Hiç sanmıyorum. Daha sonra Larry Walters adlı adamı düşünmeye başladım. Yıllar önce kendi uçuş cihazını üretmiş ve gökyüzünde alışılmadık bir yolculuğa çıkmıştı.

Çöplük ekiplerinden farklı olarak, Larry, tüm yaşamını bu uçuşu planlayarak geçirdi. Her şey 9-10 yaşlarındayken ailesi onu Disneyland’e götürdüğünde başlamıştı. Larry, bir çalışanın elinde gördüğü kocaman Mickey Mouse balonlarından büyülenmişti. O an, günün birinde böyle balonlarla birlikte gökyüzünde uçmak istediğine karar verdi.
Gençlik yılları boyunca, hidrojen gazı doldurduğu küçük balonlarla deneyler yaptı. (Hatırlarsanız, Hindenburg hidrojen ile doldurulduğu için patlamıştı. O yaştaki bir genç için hiç de güvenli bir şey sayılmaz.) Daha sonra Vietnam’da ordu aşçısı olarak görevini yaparken planını tamamladı.
Devamını oku “Balonla Yolculuk”