Düz Dünya Teorisi

Buna teori demek elbette yanlış olur. Bilimsel teoriler bu şekilde olmuyor. Hipotez veya inanç desek daha doğru. Bilirsiniz tarih kitaplarında bunu savunanlar orta çağ avrupasıdır. Çok daha öncesinde de bazı mitolojilerde rastlıyoruz. 

Fakat günümüzde ilginçtir ki bir çok insan bu hipoteze geri dönmüş ve dünyanın düz olduğuna inanıyor. Her birinin ayrı ayrı gerekçesi var fakat sayıları azımsanmayacak kadar fazla.

Açıklayamadıkları çok şey olsa da veya zorlama açıklamalar bulsalar da yine bu inancın kaynağının başta Amerika olmak üzere diğer batılı ülkelerden çıktığını görüyoruz. Bizim ülkemizde de bunu şiddetle savunan bir kesim var. Kendilerinin bilimsel düşündüğünü bile iddia edebiliyorlar. (Oysa ne deney ne gözlem var ellerinde, sadece yabancı kaynaklar)

Ben bu hipotezin yeniden gündemde olmasını trollere bağlıyorum. Birilerinin ortaya attığı oysa kendilerinin inanmadığı bir şeye bu kadar inanan çıkınca şaşırıp devam ettirmişler gibi hissediyorum.

İnsan inancı tuhaf işte neye inanacağını seçemiyor çoğu zaman. Dünyanın düz olduğuna inananlar hakkında da ufak tefek gözlemlerim var onları da eklerim yorumlara zamanla.

Şeyler Arasındaki İlişkiler

bakis-acisi

Birçok kavram bütünüyle göreli bir karakterdedir. Meselâ, birine, bir evin yolun solunda mı yoksa sağında mı olduğu sorulduğunda, bu soruyu yanıtlamak imkânsızdır. Bu, kişinin eve göre hangi yönde ilerlediğine bağlıdır. Diğer taraftan, bir nehrin sağ kıyısından bahsetmek mümkündür, çünkü nehrin akışı nehrin yönünü belirler. Benzer şekilde, arabaların yolun sağından gittiğini (en azından Türkiye’de) söyleyebiliriz, çünkü arabanın hareketi yoldaki iki olası yönden birindedir. Ne var ki tüm bu örneklerde, “sol” ve “sağ” kavramlarının, ancak kendisiyle tanımlandıkları yön gösterildikten sonra bir anlam kazanmalarından ötürü, göreli oldukları görülür. Aynı şekilde, “gece mi gündüz mü?” diye sorduğumuzda yanıt nerede olduğumuza bağlıdır. Londra’da gündüzdür ama Avustralya’da gece. Gece ve gündüz göreli kavramlardır, yerküre üzerindeki konumumuz tarafından belirlenirler. Bir cisim, verili bir gözlem noktasından uzaklığına göre daha büyük ya da daha küçük görülecektir. “Yukarı” ve “aşağı” da, dünyanın düz değil de yuvarlak olduğu keşfedildikten sonra değişen göreli kavramlardır. Bugün bile, “sağduyunun”, insanların Avustralya’da “başaşağı” yürüyebildiklerini kabul etmesi güç bir şeydir. Yine de, diklik kavramının mutlak değil göreli olduğunu kavradığımızda ortada bir çelişki yoktur.

Devamını oku “Şeyler Arasındaki İlişkiler”

Karşıt Kutuplar

manyetik-alanKutupluluk doğanın her yanına nüfuz etmiş bir özelliktir. Sadece dünyanın kuzey ve güney kutupları olarak mevcut değildir. Aynı zamanda, çekirdeklerin bir değil iki manyetik kutbu varmış gibi davrandıkları atomaltı düzeyde de mevcuttur. Diyalektik, doğa tecrübemizin sonucu olarak kanıtlamıştır ki, genelde tüm kutupsal karşıtlar, karşıt kutupların birbirleri üzerine karşılıklı eylemiyle belirlenirler, bu kutupların ayrışması ve karşıtlığı, ancak bunların karşılıklı bağlantı ve birliğiyle varolur, ve tersinden, bunların birliği ancak bunların ayrışmasında varolur ve karşılıklı bağlantıları da ancak karşıtlıklarında varolur. Bu bir kez saptandı mı, itme ve çekmenin sonuçta birbirini götürmesi, ya da hareketin bir biçiminin bir yarıya ve diğer biçiminin diğer yarıya bölünmesi gibi bir sorun olamaz, dolayısıyla iki kutbun karşılıklı olarak iç içe geçmesi ya da mutlak ayrışması gibi bir sorun da olamaz. Bu, ilk durumda mıknatısın kuzey ve güney kutuplarının karşılıklı olarak birbirlerini götürmelerini istemekle, ya da ikinci durumda mıknatısı iki kutup arasında ortadan bölmenin, bir tarafta güney kutbu olmayan kuzey bir yarım ve diğer tarafta da kuzey kutbu olmayan güney bir yarım doğurmasını istemekle eşit olur.

İnsanların mutlak ve değişmez karşıtlar olarak gördüğü bazı şeyler vardır. Örneğin, aşırı bağdaşmazlık kavramını anlatmak istediğimizde “karşıt kutuplar” terimini kullanırız: kuzey ve güney mutlak olarak sabitlenmiş ve karşıt olgular olarak görülürler. Gemiciler bin yıldan fazladır kaderlerini, onlara bilinmeyen denizlerde kılavuzluk eden ve her zaman kuzey kutbu denen esrarlı şeyi gösteren pusulaya teslim etmektedirler. Oysa daha yakından bir analiz, kuzey kutbunun ne sabit ne de kararlı olmadığını göstermektedir. Dünya, kendi merkezinde, yer eksenine paralel olarak uzanan adeta dev bir mıknatıs varmışçasına güçlü bir manyetik alanla (jeosantrik bir eksen dipolü) sarılmıştır. Bu, dünyanın merkezinin esasen demirden oluşan metalik bileşimiyle ilişkilidir. Güneş sisteminin oluşumundan bu yana geçen 4,6 milyar yılda, dünyadaki kayalar defalarca oluştular ve yeniden oluştular. Ve sadece kayalar değil, her şey.
Devamını oku “Karşıt Kutuplar”

Güzel Kısa Zeka Soruları

Aşağıda bir kaç tane güzel zeka sorusu var. Çözümlerini yorum olarak yazabilirsiniz. Yorumlarınızı tartışırız.

buzlu-su

Güzel Soru 1: 127 kişinin katıldığı bir tenis turnuvasında eleme usulü maç yapılmakta ve yenilen elenmektedir. Tek sayı insan olduğunda ise eşleşmeyen tur atlamaktadır. Soru şu, şampiyon belirlenene kadar kaç maç yapılması gerekir?

Güzel Soru 2: Delinin biri dünyayı ekvatordan bir kurdela ile doluyor. Bir başka deli ise bu kurdelanın insanların ayaklarına takılacağını iddia ederek 2 metre yukardan dolamayı teklif ediyor. Kaç metre daha kurdela gerekir?

Güzel Soru 3: Bir bardakta bulunan bir miktar suyun içine buz atıyorsunuz ve suyun seviyesini bardağa kalemle işaretliyorsunuz. Buz eridikten sonra su seviyesinde ne gibi bir değişme olur?

Güzel Soru 4: Bir eşkenar üçgenin köşelerinde duran 3 karınca var. Her karınca, rastgele seçtiği bir köşeye doğru, üçgenin bir kenarı üzerinde yürümeye başlıyor. Karıncalar arasında bir çarpışma olmaması ihtimali nedir?

Dünyanın yuvarlak olduğunu ilk kim bulmuştur?

Bilinen kayıtlara göre (muhtemelen daha öncesi de vardır) dünyanın yuvarlak olduğundan bahseden ilk kişi Pisagor’dur. Bunu da Milattan önce 500 lü yıllarda (yani günümüzden 2600 yıl önce) yapmıştır. Bunun için gök cisimlerine bakıp genelleme yapması ve ufukta bir geminin kaybolmasını gözlemlemesi yetmiştir.

Asıl daha önemlisi M.Ö. 240 yıllarında Eratosthenes tarafından dünyanın çevresinin ve çapının küçük bir hata ile ölçmesidir. İki farklı noktada aynı anda ölçtüğü güneş eğimleri farkını basit bir orantı kurarak kürenin çevresini ve çapını yaklaşık olarak bulmuştur.

Eratosthenes mısırdan çıkmadan Dünyanın çevresini ölçmüştür. Eratosten Antik Mısır’da Asvan (Grekçe ismi Syene, Antik Mısırda Swenet olarak adlandırılmıştır.) şehri Yengeç Dönencesi’nde olduğu için yaz gündönümünde güneş tam tepede yani gölge boyu sıfır olacağını biliyordu. Gnomonu kullanarak öğle vaktinde İskenderiye’deki gölge açısını ölçtü ve güneye doğru 7°12′ olarak buldu ve pusula yardımı ile gölge açısını buldu. Dünya’nın tam küre olduğunu varsaymış ve İskenderiye Asvan’nın kuzeyinde olduğundan aradaki yay farkı oranı 1/50=7°12’/360°dir. Yani bu iki şehir arasındaki mesafe Dünya’nın çevresinin 50’de 1’idir. Firavunun defterdarları tarafından yapılmış ölçülere göre iki şehir arası mesafe 5.000 stadyumdur.( 927.7 km ya da 500 mil) Hesaplama sonucunda 1 dereceye 700 stadyum düşmektedir. Bu durumda Dünya’nın çevresi 252.000 stadyumdur. 1 stadyum 185 metreye tekabül ettiğini kabul edersek Çevreyi 46.620 km olarak buluruz ve 16.3%. hata payı ile gerçeğe çok yaklaşırız ancak Antik Mısır’da 1 stadyum 157.5 metredir . Bu durumda ölçüm 39,690 km olur, yani hata payı 1.6% ile gerçek çevre uzunluğuna ulaşılmıştır.