Konuyu temelden alalım. Bilinç ile kastedilen şey nedir? İnsan bilinçli midir peki ya evren ya da evreni yaratan bilinçli midir? Öncelikle insanın bilinçli olması ön kabulüyle başlayalım. Hiç bir nöronumuz bilinçli değilken, bunların oluşturduğu sistem bilinçli hale gelmektedir.
---
Buda bize gösterir ki, bütün, parçaların toplamından büyüktür. Şimdi daha da geliştirirsek Toplum Bilinci denilen birşey vardır. Bu da her bir bireyin bağımsız bilincinden farklı bir şekilde işleyen bir sistemdir. Hepimiz toplum bilinci içinde yer alırız ama onu istediğimiz gibi değiştirip şekillendiremeyiz. Bundan sonra İnsanlık Bilinci getirilebilir. Aslında toplum bilincinden çok farklı olmasa da yerellikten çıkıp daha genel hale gelmiş halidir.
Bundan sonra Canlılık Bilinci gelebilir. Henüz biz farkında olmasak da evrendeki diğer canlılarla bir etkileşim içinde olabiliriz.
Şimdi bu noktada birşeye dikkat çekmek istiyorum. Sistem büyüdükçe, alt sistemlerin tüm özelliklerini taşır hale geliyor. Yani bir üst küme alt kümenin özelliklerini dolayısı ile barındırıyor. Evrenin de işleyen bir sistem olduğunu kabul edersek ve tüm alt kümelerinin özelliklerini de içerdiğini bilirsek karşımıza Evren Bilinci kavramı çıkar. Evren bilinçli değildir demek, o nun alt sistemlerinden hiç birinde bilinç yoktur demekle aynı özelliktedir. Evrenin bilinçli olması insanın bilinçli olması önermesinin kaçınılmaz bir sonucudur. Evrende bilinç nerededir sorusuna verilecek en basit yanıtlar, evrendeki insanlardadır, evrendeki toplumlardadır vs türünden herhangi bir alt kümeyi işaret edebilir. Nasıl insanda bilinç nerededir diye sorulduğunda, midededir yada akciğerdedir değil de beyindedir cevabı verilebiliyorsa, evren içinde aynı şey söylenebilir. Evrenin bilinçli olduğunu kabul edersek, O nu kapsayan her ne ise, O'nun da bilinçli olduğu kaçınılmazdır.
Zaphod -- 27.12.2007 - 16:23
Evren gerçekten var mı? Bizim bilinç sandığımız şey yanılsamadan başka birşey değildir. Ne biz bilinçliyiz ne de evren bilinçli. Ne biz varız, ne de evren var.
xenix -- 28.12.2007 - 05:09
Herşeye yok demişsiniz. Önce varlığın tanımını yapalım isterseniz. Sizce "Yokluk" var mıdır? Yoksa o damı bir yanılsama...
xenix
Bilgisev -- 28.12.2007 - 07:47
Postmodern Yaklaşım başlığı altında verildi. Oraya bakmanızı öneririm. Varlık-Yokluk ikilemine de o tanımla yaklaşmakta fayda vardır.
Golem -- 28.12.2007 - 14:45
Evren gerçekten var mı? Bizim bilinç sandığımız şey yanılsamadan başka birşey değildir. Ne biz bilinçliyiz ne de evren bilinçli. Ne biz varız, ne de evren var.
Aslında hiçbir şey yok mudur?
Peki Tanrı var mıdır?
Vendetta -- 26.12.2010 - 14:21
Matrixin içindeyiz ama bu sandığınız gibi bir bilgisayar programı değil. Sistemin kendisi bir matrixtir.
V
Nibelunga -- 27.12.2010 - 17:24
Bugün bir meslek grubundan insanlarla birlikteydim. Meslektaşlarını, işlerini eleştirip dalga geçtiler. İçlerindeki tek farklı gruba mensup kişi olarak gözlemci sıfatıyla anlattıklarıyla, kendileriyle eğleniş biçimleriyle ben de eğlendim. Ama bir sorun vardı; bu insanlar tek tek içinde bulundukları sistemle dalga geçiyorlar ancak sıra mesleklerini icra kısmına geldiğinde o sistemin dışına çıkmayıp sistem içinde hareket ediyorlardı. Sonra kendi meslek grubum aklıma geldi ve aynı tavrı bizim de gösterdiğimizi gördüm. Bu neden böyledir?
oik0s -- 28.12.2010 - 03:00
Küçük bir Karınca her sabah erkenden işine gelir ve neşe içinde çalışmaya başlardı. Çok çalışır… Çok üretir... Ve bunları keyif içinde yapardı.
Patronu Aslan, Karınca’nın başında yöneticisi olmadan kendiliğinden bu kadar hevesle çalışmasına çok şaşırırdı. Bir gün kârı ve verimliliği arttırmak için aklına parlak bir fikir geldi. Eğer Karınca, başında bir yönetici bile olmadan bu kadar üretken olabiliyorsa, bir de başarılı bir yöneticisi olsa neler yapardı.
Bunun üzerine, müthiş bir yöneticilik kariyeri olan ve yazdığı raporlarla ünlü Hamamböceği’ni işe aldı. Hamamböceği işe öncelikle bir saat alarak başladı. Böylece Karınca’nın çalıştığı saatleri tam olarak ölçebilecekti. İş saatlerinde gevşekliğe müsaade etmeyecekti. Elbette raporlarını düzenleyecek bir sekretere de ihtiyacı olacaktı. Bu nedenle hem telefon trafiğini yönetmek ve hem de arşiv işleri için Örümcek’i işe aldı.
Aslan, gelişmelerden çok memnundu. Hamamböceği’nin hazırladığı raporlar gerçekten harikaydı. Hatta ondan üretim hızını ölçen ve karlılığı analiz eden renkli grafikler de hazırlamasını istedi. Böylece bu raporları ortaklarına sunum yaparken kullanabilecekti.
Hamamböceği, bu raporları üretebilmek için yeni bir bilgisayara ve donanıma ihtiyaç duydu. Artık artan ekipmanlar için de artık bir bilgi işlem departmanı oluşturmanın zamanı gelmişti. Bu işleri idare etmek için Sinek’i işe aldı.
Bir zamanlar mutlu, üretken ve rahat olan Karınca bu yeni toplantı düzeninden ve evrak işlerinden yılmıştı. Zamanın büyük bir kısmını sorulan soruları cevaplamak ve evrak işleri yapmakla geçiyordu.
Aslan, Karınca’nın bölümünün giderek büyümesinden memnundu. Bölümü daha da büyütmek üzere bir üstyöneticiye ihtiyaç olduğunu düşündü. Ve bölüm başkanı olarak başarıları ile ünlü Ağustosböceği’ni işe aldı.
Kendi rahatına ve keyfine düşkün Ağustosböceği’nin ilk icraatı ofisi rahat edebileceği yeni mobilyalarla döşemek oldu. Tabi ki kendisinin yeni bir bilgisayara, bütçe kontrol ve stratejik verimlilik planı hazırlanması için kişisel bir yardımcıya ihtiyacı vardı. Bunun üzerine eski işyerindeki yardımcısını işe aldı.
Karınca’nın çalıştığı yer giderek kimsenin gülmediği, neşesiz ve mutsuz bir mekana dönüşmüştü. Ağustosböceği, patronu Aslan’ı ortamın ruh halini değiştirecek bir çalışma yapılması gerektiğine ikna etti.
Bunu üzerine, Karınca’nın bölümünde olup bitenleri gözden geçiren Aslan, üretimin ve karlılığın dramatik bir şekilde düştüğünü farketti. Hemen, son derece itibarlı ve iyi tanınmış bir Danışman olan Baykuş’u sorunu çözmesi için işe aldı.
Baykuş, Karınca’nın departmanında 3 ay geçirdi. Bu hummalı çalışmanın ardından ciltlerce süren muhteşem bir rapor yazdı.
Raporun sonucu şuydu: “Departmanda aşırı istihdam” vardı.
Aslan, raporu inceledikten sonra dramatik bir karar verdi. Ve, elbette, ilk olarak negatif tavırlarıyla dikkat çeken, mutsuz ve çalışma isteğini kaybetmiş olan Karınca’yı işten çıkardı.
G Milat -- 18.04.2011 - 04:16
Anladigim kadariyla yukaridaki yaziya gore bilinc siralamasi:
Evren bilinci>Canlilik bilinci>Insanlik bilinci>Toplum bilinci>bireyin bilinci olarak belirlenmis...
Bir yerde bir eksiklik var gibi degil mi? Evet evet kesin var... Bence; kisinin bilinci>evren bilinci oyle olmasaydi evrenin bilinc duzeyinin farkinda bile olmazdik. Sadece kendi bilincinin sahibi olanlar evrenin ne olcude bilincli oldugunu bilirler. Evren ve insan bilinci bir butunun parcalaridir.Ve yukarida denildigi gibi "bütün, parçaların toplamından büyüktür."
Yani soylemek istedigim evren butunun kendisi degil, sadece bir parcasidir.Tipki insan bilinci gibi...
*G Milat*
parçuket -- 18.04.2011 - 09:32
Bana kalırsa bilincin ne olduğu ve ne olmadığı konusunda konuşabilmek için özgür iradenin ne olduğu tanımlanmalıdır. Çünkü biz özgür değil isek eğer bilinç sadece bir yanılsamdan ibarettir. Ama benim tahminim biz özgürüz..
Salih -- 18.04.2011 - 09:57
Ruhu dışlayarak bir sonuca varmak isteyen ateizmin geldiği noktada bilincin aciz kalması kaçınılmaz. Materyalist felsefeyle düşünürsek bilinç kendi kendini açıklayamaz.
Hüseyin AKTAŞ -- 19.04.2011 - 02:36
Çok "düşündüğüm" ve kafayı "yediğim" bir konu...
En sonunda;
"insan evrenin özETİdir" dedim...
Şimdi de diyorum ki; dünya evrenin kafasıdır!... Ayakları nereye basıyor bilemem... Kafası kafama basıyor...
Bu konuda ilginç denklemler de kurdum, şimdi hiç biri usumda değil ama, konu başlığını okurken hepsini anımsar gibi oldum. Toparlayabilirsem yazarım...
G Milat -- 19.04.2011 - 03:31
Aslinda Dunya'yi bu kadar cok onemsemek, biraz da insanin kendi bilincini inanilmaz derecede onemli gormesiyle ilgilidir diye dusunuyorum. Dunya'yi evrenin en onemli gezegeni yapan bir sey yoktur.Tipki insan gibi gayet siradan (ama son derece mukemmel ve sevilesi) bir varliktir Dunya...
Insanin evrenin ozeti olduguna katilmiyorum.Ikisi de, bir ormandaki farkli turden olan iki agac gibidirler bence... Evren algimiz evreni sinirsiz olarak dusundugu icin (oyle olmadigini iddia etmiyorum) bizi evrenin bir parcasiymis gibi gosteriyor ya da tam tersi evreni bizim genislemis halimiz gibi gosteriyor.Dedigim gibi ayni ozde farkli bilincleriz biz(evren ve insan bilinci) ve hala insan bilinci>evren bilinci oldugunu dusunuyorum.
*G Milat*
xenix -- 19.04.2011 - 14:42
Birden fazla kişinin bilinci, bir kişinin bilincinden daha büyüktür. En azından birden fazla kişiden biri o bir kişiyse. Yani düşünün, siz ve bir arkadaşınız oturuyorsunuz. Sizin bilinciniz var, onun bilinci var. İkinizin toplam bilinci, sizin bilincinizden elbette büyük olmalı. Zaten minimum sizin bilinciniz kadar olur, eğer arkadaşınız bir masa değilse.
xenix: Takiplerim
G Milat -- 19.04.2011 - 15:31
Evren bilincinin insan bilincinin bir parcasi olmadigindan ve insan bilincini olusturan seylerden biri olmadigindan cok emin gibisiniz... Buyukluk alginiz yaniltici olabilir, evrenin insandan daha buyuk oldugunu dusunmeniz, sizi bilincler icin de ayni oranlamayi yapmaya itiyor sanirim... Atiyorum kucuk bir elementin enerjisi koca bir dagin enerjisinden fazla olabilir.
Yani soylemek istedigim evet, "butun, parcalarin toplamindan daha buyuktur" fakat butun dediginiz sey bu evren degildir (bence), bu durumda insan bilinci de evren bilincini olusturmaz. Yukarida da demistim insan bilinci ve evren bilinci ayni ozden gelen iki bilinctir ve toplamlari bir butun olusturabilir. Tipki bir ormandaki iki agac gibi demistim. Farklilar arz ederler ama maddesel buyukluk ile bilincsel buyukluk her daim ayni oranda artip azalmayabilir.
(insan bilinci > evren bilinci )+ x + y = butunsel bilinc
*G Milat* Not : Hatta o yuzden meditasyonlarda insan lar evrenin de enerjisini almak icin ugrasirlar boylece kendilerininkiyle birlestirip butune ulasmaktir amac...
xenix -- 19.04.2011 - 15:47
Evrenin içindekilerden ayrı bir bilinci varsa yazdıklarınız kabul edilebilir. Fakat benim savıma göre evrenin bilinci içindekilerinin bilinçlerini de kapsar.
Tıpkı bir beynin bilincinin, nöronların bilinçlerini kapsaması gibi.
xenix: Takiplerim
aron -- 20.04.2011 - 19:10
"Evrenin içindekilerden ayrı bir bilinci varsa yazdıklarınız kabul edilebilir. Fakat benim savıma göre evrenin bilinci içindekilerinin bilinçlerini de kapsar.
Tıpkı bir beynin bilincinin, nöronların bilinçlerini kapsaması gibi."
bwallace4ever -- 21.04.2011 - 06:41
Muhteşeme bir yazı, sen mi yazdım bilmiyorum ama çok güldüm o kesin.
Buna yabancılaşma denir işte. Varolan bireyin yabancılaşması gerek ekonomik sebeplerden gerekse dini sebeplerden olur. Yani Marx ve Feuerbach ayrı ayrı noktalarda haklıdır. Sen işin ekonomik boyutuna değinmişsin. Burada bizi ilgilendiren nokta sadece sistemin bozulması değil aslanın bu sistemdeki rolu. Yani tanrı rolü. Sıkıntı her zaman burada.
bwallace4ever -- 21.04.2011 - 06:50
İnsan hiçbir zaman bir bütünün parçası değildir. Evreni matruşkalar gibi bilinç düzeylerine indirmek bu dünyadaki tek yaratıcı varlık olan insana hakarettir. Çünkü insan doğadan ayrı bir ligde değerlendirilmesi gerekir. Doğa derken diğer canlılardan da bahsediyorum. İnsan bilincinin kutsanması herşeyden önce insanı bir bütünün parçası olarak görmeyi reddeder. Bu yazıdaki neden sonuç ilişkisi yanlıştır o yüzden. Ayrıca insan birey olduğu ölçüde kutsaldır. Sosyal insan bilinci bireyden güçlü değil tam tersi kitle psikolojisinin devreye girmesiyle daha düşük bir düzeyindedir. Burada da Nietzche çok haklıdır.
aron -- 21.04.2011 - 10:56
Bu lig Türkiyede olan bir lig'mi,yoksa, Nietzche'nin kendi zamanında oynadığı lig'mi.
Yoksa; Marx ve Feuerbach Ligi'mi...
Neden,sonuç ilişkisinin;neden olduğu lig nerede oynanmaktadır? ve bir nedeni yoksa,sonucu hangi nedenlerden dolayı,sonuç ilişkisine tesir edip yanlış olmasına "NEDEN" olmuştur.
" Sosyal insan bilinci bireyden güçlü değil tam tersi kitle psikolojisinin devreye girmesiyle daha düşük bir düzeyindedir. Burada da Nietzche çok haklıdır.
bwallace4ever'den alıntı"
Tam bir zırva,zira toplum bireylerden meydana gelir ve kitle psikolojisinin uygulandığı (toplum) kişilerde,haliyle birer bireydir,üstelik Birey'in (İnsan) sosyalleşmesi de İnsan olmasının bir gereğidir...
Bilinç düzeyi her İnsanda (bilgi) farklı olmasıda, çok normaldir,yoksa her bilinç (bilgi) her insanda aynı olsa,kitle psikolojisi uygulayacak "SOSYAL" İnsan olmaz.
Bittabi.
»
bwallace4ever -- 21.04.2011 - 11:23
İnsanlar birbirinden o denli farklı olduğu için kutsaldır. Sen hayatta kalmak için topluma uymak zorundasın. Bu yüzden sosyalsin, zorunda olduğun için. Kendi olma bilincine varmış birey, bu hayatta fiziksel değil metafiziksel bir yalnızlık yaşar. Evet birey kutsaldır. Dönüp arkana baktığın zaman tarihte bireylerin adı kalır. Roma'yı da, Osmanlıyı da, İslamı da, Nazizmi de birey yaratmıştır. Birey olmak senin o çok sevdiğin sosyal ortamdan düşünce olarak ayrılmayı gerektirir.
"Birey sosyalleşmesi de insan olmasının gereğidir" lafı asıl tam bir zırvalıktır. İnsan felsefi açıdan kendini aşmış hayvan ise, insanlık, aşma bilincine ulaşamamış hayvanlardır. Her yalana inanır (başta tanrı), her höt deyişe pardon abi der. Kitleden kastım, sosyolojik bir yaklaşımdan ziyade kendi gücüne varamamış insanlar yığınıdır. Güçten kastım kendi olma gücüdür. Değer seçme, yaratma, yoketme, ifade etme gücü; Kısaca metafiziksel bir patron olma hissi. Evet bunu hayvan yapamaz. Ama evet bunu insanlar da yapamaz. Bunu birey yapar. Kendi beyninin ön lobuna hakkını veren birey.
aron -- 21.04.2011 - 14:27
İnsanlar,birbirinden farklı oldukları için kutsaldır, der vatandaş, ve topluma uymak zorundasın’da der.
Bu yüzden “SOSYAL” olduğumuz, “NEDEN” in’i de peşinen kabul eder…
Kendini aşmış “İNSAN’İ” hayvan olaraktan…
Üstelik “METAFİZİKSEL’İ” de kabul ederek, vede BİLİNÇ düzeyi artmış bir sosyal birey olarak…
Artı; yalnızlığı bir “NEDEN” olarak görür…
Bu yalnızlığı’da İslam,Osmanlı,Roma,Nazizm, olarak kabul eder…
Ada sahillerinde…
Birey olarak…
İnsan kendini aşmış bir hayvandır??? (felsefi açıdan), ama bir araya gelip toplum olduklarında “HAYVANDIRLAR” ve kitleden kastı ise (toplum) kendi gücüne varamamaları imiş, ve bu gücü’de yine “METAFİZİĞE” bağlamak, tam bir rasyonalist PATRON olma durumu yaratır,özgürleşen patolojik birey durumunu,nede olsa kendini aşmış İnsani hayvan durumu var “SERDE”…
Olayın en güzel kısmını sona saklamış “ÜSTAD” Beyninin ön lobuna hakkını veremeyen,zaten İnsan değil? hayvandır. …
Bu kadar muhteşem bir “ÖN LOB” sergilemesini bize bahşeden sayın bireye ne kadar müteşekkir olduğumu anlatamam…
Teşekkürler…
Ama bir sorun var? Ben bir İNSAN’ım…
Ne olacak şimdi?.
bwallace4ever -- 21.04.2011 - 19:23
Topluma uymayi bir zorunluluk olarak goruyorsan zaten benle ayni fikirdesin demektir. Sosyal olmak madem bicok seyi neden olarak goruyor o zaman niye zorunluluktan bahsediorsun. Aslinda sen kolektif bilinci birey icin konforlu bir amac haline getiren bir soylemdesin. Tipki tartismayi metafizigi kucumseyerek sosyolojinin o pratik hayata dayanan konforuna cekmeye calisman gibi. Marx bile felsefeyi eyleme donustururken metafiziksel cikarimlari kullandi.Sen hayati bu baglamda degerlendirmeye devam edersen soruna cevabim evet sen yazi yazan bir hayvansin.
Ikinci nokta hayata varolustan once hicbirseyin gelmedigine inanmak degerler uzerinden konusmayi gerektirir.tanriyi katledip yerine geriye tek yaratici kalan kendini koyarsan senin populist pratikliginin yerini o metafiziksel mucadele alir. Kendin olma bilinci; sosyal bir insan, bir turk, bir musluman, bir aile babasi olmadan once kendin olmanin on sartini gerektirir
.Bu rasyonalist bir patronluktan ziyade senin mide bulandirici butun parca iliskine karsi bir baskaldiridir.evet USTAD bir kere daha tekrarliyorum: dunyada olan esitsizlik pratik anlamdaki esitsizliktir. Olmasi gereken esitsizlik insan olmanin hakkini verenle veremeyen arasindadir. Var mi baska sorun konforlu insan
aron -- 22.04.2011 - 11:08
bwallace4ever
Evvela,yazdığın yazıya sadık kal ve benim yazdıklarımı’da çarpıtma, sonra işi entel pozisyonuna çekip ben neymişim be abi kliklerine takılma,geçti borun pazarı kastro bile Marx’ı bırakmaya çalışıyor,neyse, topluma uymayı bir zorunluluk olarak yazan sensin”BİREY” üzerinden ahkam kesende sen, yazdıklarından bile habersizsin ve burayada alıntılamıyorum yazdıklarını,hepten kafan karışır,sosyal olmak;bir çok şeyi “NEDEN” olarak görmez,neden sonuç ilişkisi zaten sosyal ve birey’in durumunu açıklar,bu arada kolektif bilinç’te böyledir.
Metafiziği küçümsemek? Yahu bak işine Marx’ı bile metafizikçi yaptın ya,uç ha,uç Marx’ın değil metafizik söylemi (eylemi) metafiziğin düşmanı olduğunu herkes bilir, yine neyse.
Şimdi senden bir alıntı yapacağım,yapacağım’ki yazdıklarından bihaber olduğun meydana çıksın ve senin gibilerinin işinin çalakalem çene suyu çorba oldukları meydana çıksın.
"“Aslinda sen kolektif bilinci birey icin konforlu bir amac haline getiren bir soylemdesin. Tipki tartismayi metafizigi kucumseyerek sosyolojinin o pratik hayata dayanan konforuna cekmeye calisman gibi.”"
Toruk Makto -- 22.04.2011 - 13:33
Güzel önermeler. Yazarın üslubundan yola çıkılınca konu pek karmaşık görünmüyor. Gerçekten de bu konu karmaşık bir konu olmamalı. Biraz karmaşıklaştıralım diyenlere; Sen bilinçli olduğunu varsayıyorsan, bu bilinci çalıştırıp evrenin bilinçsiz olduğunu, hatta yok olup her şeyin yanılsama olduğunu düşünüyorsan, ilk varsayımınla sonraki varsayımlarını çürütmüş oluyorsun...
bwallace4ever -- 23.04.2011 - 02:55
Oncelikle sizinle bu platformda adamakilli bir bicimde tartisacagimi dusunerek hata ettigimi anladim. Karsit gorusler birbirlerine bir seyler katar diye dusunurken aslinda cok da sevinmistim. Sizi felsefenin hakkini veren ENTEL biri zannediordum cunku. Size hayvan diyerek bende biraz haddimi astigimi dusunuyorum ama ordaki hayvanin metaforsal bir ifade oldugunu anlamissinizdir sanniyorm. Yine de ozur dilerim. Ancak alinti yaptiginiz son sahis onun bunun hazretleri olunca ulkedeki universitelerin fesefe bolumlerine neden ilahiyatcilarin alindigini daha iyi anliyorum. Agresifliginizden anlasilacagi uzere felsefenin elitligine yakismayan bir kenar mahalle dilberi oldugunuzda belli. O yuzden sizi ayetlerinizle basbasa birakarak hazreti bilmemlelerle baskalarinin kafasini utulemeniz dilegyle kendinize iyi bakin diyorum. Son olarak nietzchenin su sozuyle size ve sizin pensilvanyadaki o cok degerli hoca efendinize elveda diyorum. “Hayata karsi yapilmis en buyuk itiraz tanridan gelir“
Misafir -- 23.04.2011 - 03:01
Hiristiyan felsefe yapar, ama felsefenin hakkını verir, hakkıyla yapar. Müslümansa felsefe yapacağım diye felsefeyi tahrif eder. Şu dünyada islamdan daha tahrifkar birşey yoktur.
aron -- 23.04.2011 - 12:09
bwallace4ever
Sen evvela nietzche'yi öğrende gel, onun eleştirileri kime (hangi din) öyle yaz.
Gerisi teferruat, (yazıların).
Ucuz polemik'e İnsanların karnı tok,bak sana oy verenlerle med,değnek oyna (çelik,çomak).
Balık kavağa çıkmış
Zift turşusun yemeğe
Leylek koduk doğurmuş
Baka şunun sözünü
Yunus
Anladın.
Hightech -- 23.04.2011 - 14:08
Aslında evren dahil maddesel hicbirseyin varolmadıgı
total bilincin icindeki yansımaların aynasıyız.
Yasadıgımız ortama ne isim versek degisen bir sey olmaz
Matrix te diyebiliriz baska birseyde.
Buyuk oyunun kucuk bir kısmında oyuna kapılmıs
gidiyoruz kimimiz cok az kimimizde cok fazla
miktarda.
cok az bazılarımız oyunun farkında, bazılarımız hic
farkında degil.
Oyun cok uzun bir gun farkına varılıp
oyunun daha ust katmanlarına gecilecek.
xenix -- 15.06.2011 - 12:55
"Sayın xenix.
Sizce pasif bilinç varmıdır...
Evren determinist bir yasaya göremi işler...
Külli "İRADE" cüzi "İRADE" varmıdır veya ne demektir..."