Dunning-Kruger Sendromu

Televizyon izlerken birilerine bakıp da, “bu adam bu sığlıkla nasıl buralara kadar gelebilmiş” diye düşündüğünüz oldu mu hiç? Ya da işyerinizde sizinle aynı veya daha üst aşamada bir görevde olan bazıları, sizde büyük bir şaşkınlık uyandırdı mı?.. Onlara bakıp, “bu cahillik, kendinibilmezlik nasıl fark edilmez?” diye iç geçirdiniz mi?

Justin Kruger ve David Dunning adlı iki ABD’li, bu hissi çok yaşamış olacak ki, iki psikiyatri uzmanı 10 yıl kadar önce bir teori ortaya attı:

“Cehalet, gerçek bilginin aksine, bireyin kendine olan güvenini artırır.”

Ve bunun üzerine bir araştırma başlatıldı. Fizyolojik ve zihinsel alanda yapılan çeşitli uygulamaların sonucunda şu bulgulara ulaşıldı:

Niteliksiz insanlar, ne ölçüde niteliksiz olduklarını fark edemezler.

Niteliksiz insanlar, niteliklerini abartma eğilimindedir.

Niteliksiz insanlar, gerçekten nitelikli insanların niteliklerini görüp anlamaktan da âcizdirler.

Eğer nitelikleri, belli bir eğitimle artırılırsa, aynı niteliksiz insanlar, niteliksizliklerinin farkına varmaya başlarlar.

Bitmedi…

Cornell Üniversitesi’ndeki öğrenciler arasında bir test yapıldı ve klasik “nasıl geçti?” sorusuna öğrencilerden yanıtlar istendi…

Soruların yüzde 10’una bile yanıt veremeyenlerin “kendilerine güvenleri” müthişti! Onların, “testin yüzde 60’ına doğru yanıt verdiklerini” düşündükleri; hattâ “iyi günlerinde olmaları halinde yüzde 70 başarıya bile ulaşabileceklerine inandıkları” ortaya çıktı.

Soruların yüzde 90’ından fazlasını doğru yanıtlayanlar ise “en alçakgönüllü” deneklerdi; soruların yüzde 70′ ine doğru yanıt verdiklerini düşünüyorlardı.

Tüm bu sonuçlar biraraya getirildi ve Dunning-Kruger Sendromu’nun metni yazıldı:

“İşinde çok iyi olduğuna” yürekten inanan ‘yetersiz’ kişi, kendini ve yaptıklarını övmekten, her işte öne çıkmaktan ve aslında yapamayacağı işlere talip olmaktan hiçbir rahatsızlık duymaz! Aksine, her şeyin hakkı olduğunu düşünür!

Ancak, bu ‘cahillik ve haddini bilmeme’ karışımı, meslekî açıdan müthiş bir itici güç oluşturur.

‘Eksiler’, kariyer açısından ‘artıya’ dönüşür. Sonuçta, ‘kifayetsiz muhterisler’ her zaman ve her yerde daha hızlı yükselirler.

Bu arada, gerçekten bilgili ve yetenekli insanlar çalışma hayatında ‘fazla alçakgönüllü’ davranarak öne çıkmaz, yüksek görevlere kendiliklerinden talip olmaz, kıymetlerinin bilinmesini beklerler… Tabii beklerken kırılır, kendilerini daha da geriye çekerler… Muhtemelen üstleri tarafından da ‘ihtiras eksikliği’ ile suçlanırlar… ”

Ne olur, fazla mütevâzı olmayın!..

“Siz de çevrenize şöyle bir bakın” diyeceğim ama, eminim bu satırları okurken bile aklınızdan bir dolu yüz, bir dolu isim geçti…

Bence Dunning ile Kruger’in, bu çalışmalarıyla 2000’de Nobel yerine Harvard Üniversitesi’nin Ig Nobel’ini alma nedeni “cahil olmamaları”ydı.

Gönlümün nobelini bu ikiliye vererek, yazımı Bertrand Russel’ın bir sözüyle bitiriyorum:

“Dünyanın sorunu, akıllılar hep kuşku içindeyken aptalların küstahça kendilerinden emin olmalarıdır.”

Bir yorum “Dunning-Kruger Sendromu”

  1. Tebrik ediyorum, çok güzel bir yazı.
    Farkına varıpta anlatamadığımız, nasıl anlatacağımızı bilemediğimiz ve öylece kalakaldığımız pek çok durumu hem de çarpıcı bir biçimde açıklamışlar.
    Hele şu, ‘cehalet, gerçek bilginin aksine, bireyin kendine olan güvenini artırır’ cümlesi yok mu, vallahi çerçeveletip her yere asmak lazım.
    Demek ki, şu ‘yaşam koçu’ soytarıları da aslında bu sendromu manipüle ederek geçiniyorlarmış. ‘Aklı başında insanlar bunların palavralarına nasıl inanıyorlar’ diye düşünmemin nedeni demek ki ‘diğerleri’ymiş.
    Adamlar, en azından ‘cevher bulma’da uzmanlaşmış olmalılar…

Bir yanıt yazın