Bebek Yarışı

BİR KADIN ON YIL İÇİNDE KAÇ ÇOCUK DOĞURABİLİR?

Zaman makinemize atlayıp, tarihi 31 Ekim 1926’nın 16.30’una ayarlayalım. Bu tarihte, Charles Vance Millar adlı zengin bir Kanadalı avukat, 73 yaşında hayata gözlerini yumdu. Masasının başında oturuyordu ve tam konuşmaya başlamak üzereydi ki “başı öne düştü ve ses bile çıkarmadan vefat etti.”

Ne olmuş yani, diyeceksiniz. İnsanlar her gün ölüyor.

Bu doğru. Zaten onun Ölümüyle ilgili olağandışı bir durum yok. Bizim ilgimizi çeken, son arzusu ve vasiyetnamesi.

Millar hiç evlenmemiş ve çocuk sahibi olmamıştı. Ailesi olmadığı için servetini bırakacağı biri de yoktu. Bu yüzden, Millar vasiyetini bir insanın para için neler yapabileceğini gösterecek bir dizi eşek şakası şeklinde düzenledi.

Vasiyetindeki bir madde ile, Ontario Jokey Kulübü’ndeki değerli hisselerini, kumar karşıtı olmalarıyla ünlü bir yargıç ile bir rahibe bırakıyordu. Ne mi yaptılar? O güne kadarki laflarını bir kenara bırakarak derhal bu hediyeyi kabul ettiler. Hisselerin üçüncü kısmı, iki rakip atın sahibi olan ve güvenilmez karakteri yüzünden çoktan üyelikten çıkarılmış olması gereken bir adama bırakıldı.

Bir başka madde ile, ‘günahkarlar için kutsal kitabı’ yorumlayan şehirdeki her Hıristiyan papaza Kenilworth Jokey Kulübü’nden bir hisse senedi bıraktı. Uzun tartışmalardan sonra, ruhban sınıfının ancak bir kısmı bu hediyeyi kabul etti. Daha sonra, her senedin sadece yarım sent değerinde olduğunu öğreneceklerdi.

Toronto’daki her papaza, O’Keefe Bira Şirketi’nin bir hissesini bıraktı. Öyle ki, bira fabrikası Katolik mülkiyetine girmiş olacaktı, iki grup arasında büyük düşmanlık olduğu bir dönemdi ama hak sahibi 260 rahipten 91’i, her biri 56 dolar değerindeki hisseleri kabul ettiler.

Ancak, vasiyetinin en ünlü kısmı Bebek Yarışı ile ilgiliydi.

Bebek Yarışı nasıl gerçekleşecekti?

Çok basit. Millar, servetinin kalanını ‘ölümünden on yıl sonrası itibariyle “Toronto şehrinde en fazla sayıda çocuk doğurmuş olan anneye” bırakacaktı. Bir başka deyişle, tüm servetini, tahminen 100 bin doları, ölümünü izleyen on yıllık süre içerisinde en çok çocuk doğuran kadına bırakıyordu.

Elbette, kendi yeğenleri de dahil olmak üzere, birçok kişi bu maddeye itiraz etti. Bazıları ise, vasiyetinin toplumsal ahlaka uygunluğunu tartıştılar. Gayri meşru veya ölü doğan çocuklar da ayrı bir meseleydi. Fakat unutmayın ki, Millar bir avukattı ve dosya eksiksizdi. On iki yıllık yasal mücadelenin ardından, Kanada Yüksek Mahkemesi’ne gelen vasiyetnamenin içeriği kabul edildi.

İlk başta, bu yarışma sadece biraz merak uyandırdı. Fakat Büyük Kriz patlak verince insanlar iş ve paraya muhtaç duruma düştüler. Aynı dönemde Millar’ın, bir tünel projesinin yüz bin adet hisse senedini satın aldığı öğrenildi. Öldüğü sırada toplam iki dolar eden senetler tamamen değersizdi. Ama Windsor, Ontario ve Detroit, Michigan arasındaki tünel projesi gerçekleştirildi. Millar’ın mal varlığı birdenbire 750 bin dolara fırladı. Millar’ın serveti artık çok daha çekiciydi.

Böylece büyük yarış başladı.

Yola çıkıldı!

Toronto’nun gebelik merkezleri dolup taşıyordu. Gazetelerde, hangi kadınların önde gittiğine dair listeler yayımlanıyordu. İkiz veya üçüz doğuran anneler özellikle dikkat çekiyordu. Şehrin çocukları kayıt etmekten sorumlu dairesi ‘unutulmuş çocuklar’ için gelen yeni başvurulara boğulmuştu. İlave başvuruların reddedilmesi gerekti.

Bahislerin de yürütüldüğünden emin olabiliriz.

Millar’ın öldüğü saniyeden tam on yıl sonra yarışma sona erdi. Vasiyete dair tüm yasal tartışmaların sona ermesinin ardından, sıra ödülü vermeye gelmişti.

Bugünün standartlarına göre, Pauline Clarke adlı bir kadın, on yılda on çocukla kazanmış olmalıydı ama diskalifiye edildi. Neden mi? Çünkü çocukların babaları farklıydı. Eski kocasıyla boşanma işlemleri henüz tamamlanmamışken yeni sevgilisinden çocuk sahibi olduğu ortaya çıkmıştı. 1930’lar için büyük bir hata.

Lillian Kenney adlı bir başka kadın, on yılda on iki çocuk doğurmuştu. Vay canına! Fakat sonuçta o da diskalifiye edildi çünkü çocuklardan bazıları doğumda Ölmüştü. Ölüm belgelerini sağlayamadığı için, ölü doğmuş olduklarım ispatlaması mümkün değildi.

Yine de tüm ‘çabaları’ ve çektikleri inanılmaz acılar için iki kadına da 12 bin 500 dolarlık teselli ödülleri verildi.

Tüm mahkeme ve avukat masrafları düşüldüğünde, Millar’ın serveti 500 bin dolara düşmüştü. Arta kalan ganimet dört kadın arasında bölüştürüldü: Annie Smith, Kathleen Nagle, Lucy Timleck ve Isabel MacLean. Dördü de on yıllık süre içerisinde dokuzar çocuk doğurmuştu.

Bu yarış, her türlü at yarışından daha ilginçti ve birçoğundan da daha iyi para veriyordu.

Bir yanıt yazın