Ana Tanrıça Ma

MA kimdir?

İnsanlar Onu: Kawa, kuwa, awa, ata, ama, aya, kubala, kibele, moo, rama, maya, manitu, dawa, deus, zeus, ara, ra, kangrı, tengri ve daha birçok isimle çağırdılar.

Ana Tanrıça MA kimdir sorusu ancak cok yönlü bir bakış açısı ile ifade edilir, net bir kimliği yoktur. Tam anlamıyla anadolulu veya mezopotamyalı dememizde mümkün değildir. Yeryüzündeki tüm kıtalarda ona ait birşeyler yakalayabilmemiz mümkündür, hem tanrıdır hem tanrıçadır.. her kültürde değişik bir görünüm ile karşımıza çıkar ama o ilktir, tektir, tüm çok tanrılı kültürlerin hatta tek tanrılı dinlerin anasıdır. Esin kaynağıdır. Ayrıca ilkel rastlantıların ürünü değildir, yaşadığımız tüm çağlara adını ve dilini entegre etmiştir. (entegrasyon önermesi tezimizin ana hatlarını oluşturmaktadır). Tarihçilere göre o sadece bir figürdür. Anlaşılmaz nedenlerle kimliği gizlenmiş veya farkına varılmamıştır.

Bu figürlerde ana tanrıça , anaç ve hamile görüntülenmiştir. Çıplak memeleri ve göbeğinin üstünde üçgen! sembolü vardır. Omuzlarında gücü simgeleyen apoletleri ile bağdaş kurmuş veya tahtında oturan çıplak bir kadın heykelidir, cinsel organı görülmez, hamile karnı kapatır onu. Memeleri ile toprağı ,havayı ve suyu emzirir, bu üç element hayatı simgeler, kısaca o doğayı (dünyayı) doğurmuştur. Ve bu elementlerin oluşturacağı kurallar zinciri hayatın yeni elementlerini doğuracaktır. Böylece bu oluşum kaçınılmaz olarak tüm dinlerin yapı taşı olacaktır.

Anadolunun herhangi bir yaylasında veya ovasında toprağı biraz eşelerseniz bu figürlere rastlarsınız. Ufak bir gazete kupüründe 8,000 yıllık bir kadın heykeli (yukardaki özelliklerde) bulunduğu haberi pek kimseyi ilgilendirmez, hele üniversite camiası hiç sevmez bu haberi bilirlerki kendi tezleri geçmişten gelen yalanlar zincirinin bir halkasıdır ve o ufak heykel kendi kariyerlerinin sonunu hazırlayacak en gerçek objedir. Çünkü feyzleri hans veya joe’dur, onlar düşünmüş bizimkiler vay canına demişlerdir, yalanmı, yanılgımı hiç araştırmamış, düşünmemişlerdir. Sadece kazılarda onlar için hamallık yapar sonrada hans’ın tezini türkçeye çevirerek profesör payesi alırlar. Ve elbette tezimizi bilime! aykırı bulacaklardır. Ama Tanrı gerçeğin yanındadır.

Tezimiz ana kaynağını isimlerden almaktadır, bunlar özel isimler, tanrı isimleri, coğrafi isimlerdir. İsimlerin özellikle özel isimlerin konuşmaya başlayan ilk primatların (ilk insan) kullandıkları ilk kelimeler olabileceği bir çok antropolojik kaynak tarafından öngörülmektedir. Tezimizde özel isimlerin epistomolojik (hece yapıları) çözümlerini yaparak ma kültürü ile yakınlığını araştırmaya çalışacağız.Böylece MA adının tanrının ilk adı olup olmadığı tartışmasını ortaya atacağız.Tevrat babil kulesi yapılana kadar tüm dünyada tek dil kullanıldığını belirtmekte,bunun gerçek olup olmadığını hep birlikte göreceğiz.Bu konuya yardımı dokunacak herkes bana email atabilir,yardımlarınızı bekliyorum.

Dil’in Evrimi

Bugün dünyada yüzlerce dil kullanılmaktadır. Ses ve gramer yapısı veya yüklendikleri kelime anlamları açısından birbirinden farklı olan bu dillerin tek bir dilden türemiş olacabileceğini acaba düşündünüz mü?
Dünyanın farklı coğrafyalarında yaşayan toplulukların oralara nasıl gittikleri, kendi kültür ve dillerini nasıl geliştirdiklerini, En önemlisi kendi dinlerini nasıl yarattıkları konusunda en ufak somut bir araştırma yoktur. Bizlere söylenen sadece o dil, din ve kültürün orada olduğudur. Kutsal kitaplar insanın konuşmaya Hz. Adem ile başladığını ve Tanrı’nın cisimleri adlandırarak Hz. Adem’e bildirdiğini söyler. Bence aksi kanıtlanmadıkça doğru olan görüş budur, kaldıki insanın maymundan geldiğini varsaysak bile konuşmaya başlayan ilk insanı Adem olarak algılamamız gerekmektedir.

Başka bir açıdan bakarsak, ancak insan fizyolojisinin izin verdiği sesleri çıkarabilir ve duyarız, böylece insan tabiatının evrensel gücüne karşı koyamayız, tabii olduğumuz fiziksel kurallar ister tabiattan gelsin, ister tanrısal olsun sonuçta bir büyük gücün adlandırdığı gibi konuşmak (dil) zorundayız. Konuşmaya başlayan insanların cisimleri adlandırırken kullandıkları heceleri notalara benzetebiliriz. Varolan 8 nota ile milyonlarca melodi yaratma olasılığı vardır ve elbette 8 hece ile yüzlerce cisim ve kavramı seslendirebilmek mümkündür. İşte bu Araştırmamızın amacı öz heceleri o günkü değerleri ile inceleyip kavramlarını ve anlamlarını, günümüz dünyasında veya antik çağlarda kullanılmış cografi veya özel isimlerle karşılaştırarak ,evrensel bir temele yerleştirmek, ve tanrı kelamı olan o ilk hecelere ulaşarak batı dünyasının bize sunduğu tüm yalanları tersine çevirmek.


Medeniyet ve Dil

İlk tarım ve insanlığın yerleşik düzene geçmesiyle paralel dil yetkinliğin artması sanal bir tarih olan MÖ.8000 olarak belirlenir. Benim şahsi görüşüm hazar denizi civarlarında bir yerde bir kavim veya iq derecesi yüksek biri tarım yapmayı başarmış kavmini zamanının ötesine taşımış böylece dil ve din ikilisi yozlaşma sürecini başlatmıştır. Tüm yozlaşma sürecinde değişmeyen bazı noktalar vardır:

1.Coğrafi adlar
2.Dinsel özler (yaratıcıya olan hayranlık gibi)
3.Özel isimler

Buna göre ölçüt olarak alacağımız şey nedir? Ölçütmüz Ma (toprak ana) tanrısına tapan ve o dili konuşan gruptur.

Önerme 1 : Bu kavimden bir çok kavim türemiş dil yozlaşmıştır.
Önerme 2 : Bugün bile kullandığımız kelimeler olabilir.

Her ikiside doğrudur.

Örnekler : Kaan ile Kenan arasında ilişki nedir ?
Ma dilinde KA baş buna istinaden KUTSAL demektir. Yani en büyük ulu lider Tanrı MA dır. KA onun kutsallığını ifade eder. Ma dilinde NAN veya NA ülke anlamındadır.

Dönüşüm 1) AGAMEMNON = aka ma nan = ma ülkesinin kutsal komutanı (helence zannedilen bu kelimenin ne helen dilinde nede şimdiki yunan dilinde bir anlamı yoktur)
Dönüşüm 2) Farsi “a-ka” veya türkçe “ağa” kelimeleri.
Buna göre ;
KA-AN = Ülkenin kutsal başı (lideri)
KE-NAN = Kutsal ülke (toprak)
“Kenan Vadisi” MUSA’nın kavmini götürmek istediği yerdir. Musevilere göre orası kutsal topraklardır ama “Kenan” özel isimdir ve ne ibrani nede semit dilinde anlamı yoktur. Burada dikkat edilecek nokta “Kenan” aslen cografi bir isimdir. Ve sümer yazıtlarında bile adı “Kenan” dır. O halde bölgeyi isimlendiren onlardan daha eski bir olgu vardır.

KHAN = KAAN
TAR = TA-ARA
TA = Kainat (göksel olan herşey)
ARA = Sunak (din)

Böylece TAR-KHAN
Kainatın ve dinlerin kutsal lideri (koruyucusu) anlamını ifade eder…

MA-Nİ-TU = MA-NA-TA
Amerika yerlilerinin (yaygın anlayışla kızılderililer) taptıkları Manitu adlı tanrı bize pek yabancı olmayan Mani dini tapkısını dile getirir… Yerliler kendi ağızlarında ölünce “Manitunun Yeşil Çayırları”na gideceklerini söylerler… Ma dili çok net bir şekilde “Manitu” kelimesini “gök ülkenin tanrısı” olarak tercüme eder…
Ve bugün tümden varım ile daha eskiye ulaşabiliyoruz, zira hangi dili konuşursa konuşsun, hiç bir kavmin gücü coğrafi isimleri değiştirmeye yetmez.

Fonografik Değişim

Kullandığımız kelimeler ,duyduğumuz sesler ile ilgili olarak sürekli bir değişim gösterirler.
Duyabildiğimiz ve anlayabildiğimiz sesler algıladığımız harflere dönüşür.
Aynı harfinin harfine dönüşümü gibi, Ülkemizdeki bu yaygın fonografik dönüşüm
Zaman zaman kız yerine gız diyen anadolu insanımı haklı yoksa yazı dili mi haklı tartışmasını ortaya atar.
Her dil kendi fonotik yapısını kendi yaratmıştır,Alışageldiği sesleri kullanmak insan ırkının doğal bir hakkı olmuştur.

Kısaca asırlarca süren bir kulaktan kulağa oyunudur bu…Alttaki satırlarda bu oyunun akılalmaz ispatını göreceksiniz.

Kuran kelimesi

Ku-ran = Kuwa-Ara-Wana = Kutsal Kitap

Kuwa = Kutsal
Ara = Sunak-Din (kitap)
Wana = Ait olan

Kuwa-Ara-Wana okunuşu = kuarana

Tevrat Kelimesi

sami dillerine göre dönüşüm
Daw-rat = Dawa-Ara-Ata (Aka) = Kutsal Yasa Kitabı

Helen dillerine göre dönüşüm
Theu-rat = The-arat (Themis helen dilinde “Yasa”, sonradan adalet tanrıçası)
Da-wa MA dilinde “Yasa” anlamındadır.
(Arap dilinde “Dava” kelimeside “Yasa” anlamındadır.)

MA dilinde Ara, Ra kelimeleri Sunak anlamındadır. Sunak rahiplerin emrindeki kutsal mekandır ve bir yazıtla korunur… “Ara” kelimesi yazıta işaret eder veya konmuş kuralları..
Bu da günümüzde kitabı ve dini ifade eder…

MA dilinde (Kawa) kutsal demektir.
Biçemleri KU, KUT, KUR, KA, AKA, ATA,AWA,AYA dönüşümü ile sıralanır.

Ma Dili Sözlüğü

Kawa : Kutsal , Tanrıçanın erkeği, Baba
Kuwa, Kut, Ka, Ha, Ku, Suwa, Su, Swa, Awa, Aya, Ata gibi dönüşümler de aynı anlamı taşır

Ara : Sunak, Yazıt, Din, Kitap- Ar, Ra, Rab

Na : Yer, Evren, Mekan – An, Nan, Nun

Ma : Tanrıça, dolayısıyla ulu ve ulaşılmaz Yüceliği kasteder.
Ana, Ama, Mama, Ani, Ni ,Mo, Mu, Amo gibi Dönüşümler de aynı anlamı taşır.

Ta : Bilinmeyen Noktaya işaret eder, Evren, Uzaklık – At, Tu, Ti

Arba : Su, Nehir ,Deniz – Arwa, Rv, Rb, Ro, Ars, Arı

Lu : Işık, Güneş – La, Lat, Li, Lim, Lu, Lut, Lum

Wi : Gökyüzü, Wu, Yi, Ya

Ka : İnsan, Adam (tanrıçanın erkeğini kastederek) – Kan, Da, Ada, Ad

Dawa : Ev,Yasa – Dama, Hama, Hana

Wa : Ateş – Ha, Fa, Ca, Şa

Araştırmamızın doğruluğunu test etmek için son hecemiz Wa(ateş) ya bir göz atalım.

Türkçe : Ocak-Sıcak-Baca-Cayır-Ateş(Ataş)-Aş (Yemek Ateşte pişirilir) ve Şa-man (ateş adamı) Şaman gece yakılan ateşin sahibidir, klan ateş etrafında dizilir, kararlar alınır, konuşulur, eğlenilir. Bu sırada şaman kötü ruhları kovar, klanın selameti için ateşe bi takım otlar atar. Dilekler diler, büyü yapar.
Türkçede Ataş kelimesinin önüne gelen hecesi Kutsal Anlamındadır.Türklerde Ateş Kutsaldır. Asla su ile söndürülmez.

Fransızca : Feu(Fö)-Chaleur(Şalör)-Charbon(Şarbon)-Calorie

İngilizce : Fire – Warm(Vorm)- Hot(Hat)-Coal-Funnel(Fanıl)-Furnace-Fever

Fuat Kenan Çakır

2 yorum “Ana Tanrıça Ma”

  1. Türkçede Ataş kelimesinin önüne gelen … hecesi Kutsal Anlamındadır.Türklerde Ateş Kutsaldır. Asla su ile söndürülmez.

    Nokta nokta koyduğum yer boş kalmış. Merak ettim..

Bir yanıt yazın